“Bu toprakları Timur gibi, Moğol gibi, Haçlı gibi yağmalıyorlar!”

Yukarıdaki müthiş söz CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’a ait... Bir programda dayanamayıp böyle söylemişti...

Engin Altay bu tespitinde haksız mı? Ülkede satılmayan ne kaldı ki?

Özelleştirme adı altında bankalar, fabrikalar, işyerleri, limanlar, araziler yabancılara satıldı.

Türkiye’nin en güzel koyları, körfezleri imara açılıp yandaş müteahhitlere verildi.

Sanırım artık satacak fazla bir şeyimiz kalmadı!

★★★

Önceki gün Bodrum’da “Yurttaş İnisiyatifi” adı altında ilginç bir protesto yapıldı.

Eldeki pankartlarda “Cennet Koyu’muzda yağmacı istemiyoruz” yazılıydı...

Bodrumlular Cengiz İnşaat’ın sahibi Mehmet Cengiz’in Cennet Koyu’na yapacağı turistik tesis ve rezidans (yüksek devlet görevlileri, büyükelçiler ve varlıklı kişilerin oturmaları için yapılan lüks konut) projesine tepkiliydi.

Bir grup vatandaş da “Cennet Koyuma dokunma... Dokunmayı aklından bile geçirme!” diye Mehmet Cengiz’e mektup yazdı...

Mehmet Cengiz kim?

Devletten en büyük ihaleleri alan bir Saray müteahhidi...

Hani bir vakitler “Milletin a.... koyacağız!” diyen işadamı var ya, işte o!

★★★

İşin içine rant girince ne memleket sevgisi, ne tarih, ne sit alanı, ne doğa, hiç bir şey kalmıyor!

Mehmet Cengiz’in o zarif (!) sözü gibi yapıyorlar!

Doğa, çevre, ekoloji, iklim, koruma alanı, milli servet... Bunlar da neymiş? Rant olunca, ortaya paralar dökülünce hepsi lâfta kalıyor.

Koruma kurullarının gücü bunları önlemeye yetmiyor.

★★★

Muğla’nın Bodrum İlçesi’ne bağlı Gölköy’ün, güya koruma altındaki 678 bin metrekarelik, Hazine’ye, yani millete ait Cennet Koyu arazisi, 278 milyon liraya Mehmet Cengiz’in şirketine verildi.

İyi ki, bölge koruma altındaymış! Nasıl korumadır bu? Ülkemizin değerleri, milletin arazileri zenginlere satılarak mı korunuyor?

Güya, mevzuatı düzenleyip yağmayı önlemekle görevli bir kurul var: “Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu”

Nerede bu kurul? Emir tepeden gelince hiçbir şeye gücü yetmiyor!

★★★

Sevgili okurlar... Böyle bir yönetimde sonucun değişmeyeceğini biliyorum. Bunları sadece sizlerin bilgisi olsun diye yazdım.

Ülkede ne hukuk kaldı, ne doğa sevgisi...

Memleketin başka yerlerinde olduğu gibi Bodrum’da da yağma devam ediyor. Bu projenin, tüm itirazlara ve hukuki mücadelelere rağmen uygulanacağı kesin!

Sadece, ülkeyi yöneten zihniyeti bir kez daha hatırlatmış oldum! Daha iyi tanınsın diye!

Risk primi arttıkça halkımıza yazık oluyor!


Birçok okurum “Türkiye’nin CDS primi 906’ya yükseldi diye haberler okuduk. Ne demek oluyor bu? CDS nedir?” diye soruyor.

İngilizce “Credit Default Swap” cümlesinin baş harflerinden oluşan CDS ‘Kredi risk primi’dir ve Türkiye’nin aldığı uluslararası borcun iflasa karşı korunmasının maliyetini gösterir.

Kredi risk primi, ülkeye olan finansal güvene göre serbest piyasa tarafından belirlenir.

Türkiye’nin risk priminin (CDS’nin) 906’ya yükselmesi, ülke ekonomisinin iflas tehlikesini ifade ediyor. Hiçbir ülkenin başına gelmesi arzu edilmeyen böyle bir hal ne yazık ki, bizim başımıza geldi!

Bu durumda Türkiye’nin ABD doları cinsinden borçlanmasının maliyeti çok artıyor, uluslararası piyasalardan, normalde yüzde 2 veya 3 olan faiz yerine yüzde 12 faiz vererek borç bulabiliyoruz.

Yüzde 12 faiz vererek döviz cinsinden borç bulabilmek ekonomik bir felâket demektir.

Hâlâ ısrarla uygulanan yanlış politikalar Türkiye ekonomisini bu duruma getirdi. CDS priminin yükselmesi maalesef, daha zor günlerin habercisidir! Halkımıza yazık oluyor!

GÜNÜN SÖZÜ

Dünyayı değiştirmek isteyen insan önce kendini değiştirmeli!