Ülkenin içinde bulunduğu dönemi “Şatafat rejimi” olarak nitelendiren Veli Ağbaba, “AKP sadece siyasi kurumları yıpratmadı, adeta düşmanlık yapar gibi ülkede satılmadık kurum bırakmadı. Ortadoğu’nun lideri olacaktık, Katar ile BAE’nin ortağı haline geldik” dedi.

Onu tanımadan önce de konuşmalarını büyük bir ilgiyle izler, içtenliğini, dürüstlüğünü, görüşlerini her dönemde cesaretle, netlikle açıklayan, halkın olduğu gibi ülkenin en öncelikli konularını çözmek için gayret gösteren bir siyasetçi olduğunu düşünürdüm. O nedenle bugün, çoğumuzun cevap aradığı birçok önemli konuyu ve Ana Muhalefet Partisi CHP’ye karşı Cumhur İttifakı tarafından öne sürülen iddiaları CHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Veli Ağbaba ile konuştum. Açıklamalarını büyük bir ilgiyle okuyacağınıza inanıyorum.

KENDİ HALKINI KANDIRDI

■ En önemli konu ekonomi, siz hem çok deneyimli hem de iktisat eğitimi almış bir siyasetçisiniz, yeni yılın ilk günü başlayan fahiş zamlarla halk iyice yoksullaştı. Özellikle elektrik, gaz faturaları dayanılır gibi değil, en çok tepki burada yoğunlaşıyor. AKP’li Mahir Ünal konuşurken bir AKP’li vatandaş “Açım” diye bağırdığı için salondan çıkarıldı. Bir iktidar yaşamsal ihtiyaçlara canının istediği kadar zam yapabilir mi?

Burada mesele şu; asgari ücrete yüzde 50 oranında zam yaptı 4253’e getirdi, en düşük emekli aylığı da 1500 TL’den 2500 TL’ye çıkarıldı. 1 Ocak’ta ise elektriğe, doğalgaza, petrol ürünlerine zam geldi. Aralık ayı enflasyonu yüksek çıkıp memurlara daha fazla zam vermesinler diye, kendi halkını kandırıp zamları 30 Ocak’ta değil, 1 Ocak’ta açıkladılar. Maaşlara zam yapıldı ama alım gücü düştü. Emekli aylığı 1500 lirayken alım gücü bugüne nazaran daha fazlaydı. Elektriğe, doğalgaza, petrol ürünlerine yapılan zammın, enflasyonu yüzde 5 etkileyeceği söyleniyor. Şubatta enflasyonun en az yüzde 40 olacağı söyleniyor ama bizim tahminimize göre yüzde 50 enflasyon açıklanacak.

PARA SARAYLARA GİTTİ

■ Bu arada yazlık ve kışlık sarayların onarımı, inşaatı için ve Külliye’nin harcamaları için rakamlar haber yapıldı, 2022’de 470 milyon lira daha harcanacakmış. Bütün muhalefet partileri birlikte açıklama yaparak bu masrafların durdurularak halka harcanmasını isteyemez mi?

Bu dönemi bir cümleyle özetlemek gerekirse “şatafat cumhuriyeti” diyebiliriz, şatafat rejimi diyebiliriz. Sayın Genel Başkanımız Kılıçdaroğlu, “13 tane uçağın var, sat kardeşim 12’sini, birine bin” dedi. Sadece uçak değil, dünyada en çok makam arabasına binen ülke Türkiye. Almanya’nın ekonomik büyüklüğü bizim 10 katımız, milli geliri 50 bin dolar, bizim 7 bin dolarlarda. Almanya’da makam aracı sayısı 9 bin, bizde 125 bin. Ahlat’ta kışlık saray yapılıyor, Cumhurbaşkanı kaç gün kalacak? 3-5 gün, 125 milyon TL civarında para harcanıyor. Marmaris’te yapılan saray eski parayla katrilyona mal oldu, Ankara’daki kaçak saraya yapılan masraflar yetmiyor, bunları yapıyor. “Ortadoğu’nun lideri olacağız” diyorlardı, şimdi geldiğimiz nokta; Osmanlı döneminde köy olan Katar, şu anda Türkiye’nin sahibi durumunda.

Dün Fetullah’ın sofrasına oturanlar bugün sarayın sofrasına oturuyor


CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Türkiye’nin içerisinden geçtiği süreci Ruhat Mengi’ye değerlendirdi.


■ “17-25 Aralık milattır, ondan sonra biz FETÖ’yü anladık” demişlerdi.

Bu söylem hukuken de siyaseten de doğru değil. Çok meşhur bir iş adamları var; Fettah Tamince, 17-25 Aralık’tan sonra da Gülen’le, Cemaatle ilişkilerini sürdürmüş, dernek başkanı olmuş, Zaman gazetesine ortak olmuş vs. Şöyle söylemek lazım, AKP fakir fukarayla, Bank Asya’nın önünden geçenlerle, okullarında okuyanlarla mücadele etti, onlara finans sağlayan iş adamları serbest geziyor. Siyasetçiler geziyor, gazeteciler geziyor. Bir bakın gazetecilere, dün Fetullah’ı övenler, bugün Tayyip Erdoğan’ı övüyor, dün Fetullah’ın sofrasına oturanlar, bugün sarayın sofrasına oturuyorlar, aynı kişiler.

Devletin adliyesi, emniyeti askeriyesi pay edildi


Sayın Ağbaba, geçen hafta Meclis’teki son konuşmanızda liyakatten ve söz ederken “Cebinde 1 dolar çıkan adamı hapse attılar, 15 Temmuz’da Meclis’i bombalayan adamın kardeşini büyükelçi yaptılar” dediniz. Hala FETÖ’yle ilişkili kişiler, üst düzey görevlere getiriliyor, sizce FETÖ devletten temizlenmiş sayılır mı? Cumhur İttifakı neden 15 Temmuz’un araştırılmasına “hayır” oyu verdi?

AKP 15 Temmuz’un hem etinden, hem sütünden, hem yününden faydalanıyor. 15 Temmuz darbe girişimini adeta muhalifleri susturmaya, kendi gibi düşünmeyen herkesi açık bir cezaevinde yaşatmaya mahkum etmek için bir araç olarak kullandı. Bu 15 Temmuz darbe girişimini yapan FETÖ dedikleri örgüt ama buna rağmen siyasi ayağı asla ortaya çıkarılmak istenmedi, defalarca araştırma önergeleri vermemize rağmen bunun üstü kapatılmaya çalışıldı. Çünkü siyasi ayak Meclis’te araştırılsa, AKP diye bir grup kalmaz. Son günlerde bir PKK’lıyla bir milletvekilinin fotoğrafı tartışılıyor; “terör örgütü” deniyor, bizim yasalarımıza göre PKK da terör örgütü, FETÖ de terör örgütü. Ama FETÖ’yle resim veren milletvekilleri hiç tartışılmıyor. FETÖ’yle resim veren insanlar “bakan” olarak atanabiliyor.

■ FETÖ olayından yeteri kadar ders alınmadı mı 15 Temmuz’dan sonra?

15 Temmuz’dan sonra 2-3 ay AKP ders almış gibi yaptı. AKP Genel Merkezi’nin dış cephesine Atatürk afişleri astı, sonra 15 Temmuz’u fırsata çevirdiler. Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurumları tarikatlar arasında pay edilmiş durumda. Devletin adliyesi, devletin emniyeti, hatta daha da ileriye gideyim devletin askeriyesi tarikatlar arasında pay edilmiş. Eskiden Fetullah sınav sorularını çalarak kendi yandaşlarını yerleştiriyordu, şimdi bu yapı sınavı çaldı, sınavı... TÜGVA ya da SADAT sınavsız kendi yandaşlarını kaymakam yapıyor, vali yapıyor, polis yapıyor, asker yapıyor.

24, 25 ve 26’ncı dönemde CHP’den Malatya Milletvekili seçilen Veli Ağbaba, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyeliği yaptı.

Emekli aylığı 1500 lirayken alım gücü daha fazlaydı


■ En önemli konu ekonomi, siz hem çok deneyimli hem de iktisat eğitimi almış bir siyasetçisiniz, yeni yılın ilk günü başlayan fahiş zamlarla halk iyice yoksullaştı. Özellikle elektrik, gaz faturaları dayanılır gibi değil, en çok tepki burada yoğunlaşıyor. AKP’li Mahir Ünal konuşurken bir AKP’li vatandaş “Açım” diye bağırdığı için salondan çıkarıldı. Bir iktidar yaşamsal ihtiyaçlara canının istediği kadar zam yapabilir mi?

Burada mesele şu; asgari ücrete yüzde 50 oranında zam yaptı 4253’e getirdi, en düşük emekli aylığı da 1500 TL’den 2500 TL’ye çıkarıldı. 1 Ocak’ta ise elektriğe, doğalgaza, petrol ürünlerine zam geldi. Aralık ayı enflasyonu yüksek çıkıp memurlara daha fazla zam vermesinler diye, kendi halkını kandırıp zamları 30 Ocak’ta değil, 1 Ocak’ta açıkladılar. Maaşlara zam yapıldı ama alım gücü düştü. Emekli aylığı 1500 lirayken alım gücü bugüne nazaran daha fazlaydı. Elektriğe, doğalgaza, petrol ürünlerine yapılan zammın, enflasyonu yüzde 5 etkileyeceği söyleniyor. Şubatta enflasyonun en az yüzde 40 olacağı söyleniyor ama bizim tahminimize göre yüzde 50 enflasyon açıklanacak.

■ Cumhurbaşkanı Erdoğan “Fahiş fiyat artışlarının milleti bunalttığını biliyorum ama asgari ücrete ve memur maaşlarına zamlarla halkımızı rahatlattık” diyor. Siz ise “Bizim emekliler açlık sınırının altında bir maaşla sürünürken AKP’deki şanslı emekliler bol maaşla ve ömür boyu sigortayla gününü gün ediyor” diyorsunuz. Halk bunları nasıl değerlendirmeli?

Sokağa çıktığı zaman değerlendirebilir, insanlar eğer akşam vakitlerinde pazara gidip çürük sebze meyve alıyorsa kimin rahatlayıp rahatlamadığını görürsünüz. Ya da vatandaş sıcak ekmek değil de fırıncının elinde kalan bayat ekmekleri alıyorsa, Erdoğan’ın sözünün doğru olmadığını görürsünüz. Bırakın rahatlamasını, halk en yoksul dönemini yaşıyor.

28 Şubat Davası’nda komutanlar ölüme terk edildi, orada cinayet var


■ Cumhurbaşkanı Erdoğan CHP’yi kast ederek “Terör örgütlerinden darbecilere kadar tüm şer güçlerini üstümüze saldılar, bizi 2023 hedefinden vazgeçirmeye çalışıyorlar” dedi. 2023 hedefi için “kutsal dava” deyimi de kullanılıyor. Yorumunuz nedir?

Aslında onların kutsal davası oturdukları makam, dolar, para, AVM’ler, lüks rezidanslar. Kendi koltukları için herkesle işbirliği yaparlar. PKK ile görüşen kendisi, İstanbul seçimlerinde Öcalan’ın mektubunu TRT’de yorumlayan kendisi, PKK ile İmralı’yı kapı yapan kendisi, barış sürecinde İmralı’ya heyetler gönderen kendisi, FETÖ’yü büyüten besleyen, devleti teslim eden kendisi. Kandil’de Murat Karayılan’ın önüne devlet televizyonu TRT’nin ve devletin resmi ajansı Anadolu Ajansı’nın mikrofonunu koydular. Ayrıca geçen gün yapmış olduğu “Edirne’deki, İmralı’ya hesap verecek” açıklaması, İmralı’nın sözcülüğüne soyunmuş bir AKP Genel Başkanı ile karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.

DÜŞMAN BUNU YAPMAZDI

TSK’ya düşmanın yapmayacağını bunlar yaptı. Balyoz, Ergenekon, Askeri Casusluk diyerek TSK’nın vatansever, seçkin komutanları, subayları tasfiye edildi yerine darbeciler getirildi. Türkiye düşmanı bir başka ülke o Balyoz’daki, Askeri Casusluk’taki suçlamaları yapamazdı. Düşmanın silahla yapacağını bunlar mahkemeyle yaptılar. Şimdi aynı hukuksuzluk 28 Şubat komutanları için geçerli. Onu da bir intikam, öç alma ve sopa gösterme aracı olarak kullanıyorlar. FETÖ’cü savcıların hazırladığı iddianameyi kullanarak yapıyorlar
bunu. 80-90 yaşındaki insanları ölüme terk ediyorlar. Orada bir cinayet var.

Hem yağma hem de müthiş bir yozlaşma yaşanıyor


■ Cumhurbaşkanı Katar’a gittiğinde “Katar’ın güvenliği Türkiye’nin güvenliği kadar önemli” dedi, neden bu kadar önemli?

Beylik laflar, Katar’ın güvenliği bizim için neden önemli olsun ki? Katar, Türkiye’nin ortağı olmuş durumda. Varlık Fonu’nu şimdi de Birleşik Arap Emirlikleri’ne satma planları var. Türkiye Varlık Fonu’yla ‘birkaç fırsat’ üzerindeki görüşmelerin çoktan başladığını açıkladılar. FETÖ’nün, 15 Temmuz’un finansörü olduğu söylenen Birleşik Arap Emirlikleri’yle ortaklık yapıldı, Türkiye’nin geldiği nokta bu!

DEĞERLERİMİZİ YOK ETTİLER

■ Varlık Fonu neden Türkiye için çok önemli, tekrar hatırlatır mısınız?

Varlık Fonu Türkiye’nin en değerli kuruluşlarının birleşmesinden oluşur. THY, BOTAŞ, Türksat, Türk Telekom, Turkcell, Çaykur, Kayseri Şeker, tüm şans oyunları bünyesinde. AKP sadece siyasi kurumları yıpratmadı, adeta düşmanlık yapar gibi satılmadık kurum bırakmadı. Şeker fabrikalarından Telekom’una kadar. Şimdi şeker fabrikası açmakla övünüyor, Türkiye’nin 1930’larda açılan kağıt fabrikaları birer birer yağma edildi. Hem yağma, hem müthiş bir yozlaşma var.

Anadolu’nun değerlerini, kültürünü yok ettiler. Tüccarın, esnafın, namuslu insanların değerlerini yok ediyorlar. İktidar değişir, namuslu insanlar gelirse ekonomi de düzelir, enflasyon da düşer ama öyle bir yozlaşma var ki utanma duygusu, ar, ahlak kayboldu.