Emekli general Adnan Tanrıverdi’nin kurduğu SADAT’ı, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, paramiliter güç (İşlev ve örgütlenme olarak askerî, ancak düzensiz gönüllülerden oluşan devletçe desteklenen bir tür yapı) olarak açıkladı. Bunların seçimleri etkileme gibi bir çaba içinde olduğuna ilişkin duyumları nedeniyle SADAT’ın merkezine gitti. Bu kuruluşun askeri anlamda savunma ve danışmanlık yaptığı, bugüne kadar 22 İslam ülkesinde çalıştıkları anlaşıldı. Kendi anlatımlarına göre Türkiye’de eğitim faaliyetleri yok.

SADAT’ın adını “28 Şubat Davası” olarak bilinen 102 asker, bir sivilin yargılandığı davada duyuyorduk. Şikayetçilerin 387’si Türk Silahlı Kuvvetleri’nden irticai faaliyetleri gerekçesiyle atılan askerlerden oluşuyordu. Bunların bir kısmı Adaleti Savunanlar Derneği (ASDER) üyesi, SADAT yöneticisiydi.

KAMPLARDA EĞİTİM

SADAT’la ilgili TBMM Başkanlığı’na ilk soru önergesini dönemin CHP Milletvekili Ali Rıza Öztürk 2012 yılında verdi. Öztürk’e ulaşan bilgiler arasında, SADAT’ın bir askeri eğitim tesisini kullandığı ve orada eğitim verdiği iddiası da yer alıyordu. Dönemin Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz “Türk Silahlı Kuvvetlerine ait eğitim kampı kullanılmamaktadır” dedi.

Diğer sorularına ise cevap verilmedi. CHP Uşak Milletvekili Özkan Yalım 14 Aralık 2021’de SADAT’la ilgili yine önemli iddialar içeren soru önergesi verdi. Ancak bu sorulara da bugüne kadar cevap verilmedi.

AKŞENER AÇIKLADI

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’i polisler de askerler de sever. Geçmişte İçişleri Bakanlığı yaptığı için devleti ve işleyişini iyi bilir. Devletin verdiği gücü başka amaçlarla kullanmadı. Kimseye bağırıp çağırmadı, hakaret etmedi. Seçim çalışması için gittiği Aksaray’dan dönüş yolunda otomobilinde bana açıklamalarda bulunurken konu yine seçim güvenliğine gelmişti.



2 Ocak 2018 tarihli gazetemizde manşetten duyurduğumuz haberin konusu SADAT’tı. Akşener, “Ortalıkta üniformalı, elinde uzun namlulu silahlar olan kişilerin dolaştığını” belirtti, ardından da “SADAT’ın Konya ve Tokat’ta silahlı eğitimler verilen kampları olduğunu” söyledi. Akşener, kendilerine ulaşan bu bilgilerin araştırılmasını istedi.

Ankara Cumhuriyet Savcılığı ve Başsavcı Vekilliği döneminde aralarında 15 Temmuz darbe girişimi de dahil olmak üzere önemli soruşturmaları yürüten ve halen Yargıtay üyeliği görevinde bulunan Ramazan Dinç, gazetemizde yayımlanan Akşener’in iddiasını ihbar kabul etti ve re’sen soruşturma başlattı. Akşener’in de, haberi yazan gazeteci olarak benim de ifademe başvurdu.

AKŞENER’İN İFADESİ

Ayrıca silahlı eğitim veren kamplarla ilgili söz konusu iddialarda bulunan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na davet edilerek bilgi sahibi sıfatıyla ifadesine başvuruldu. Akşener, ifadesinde şöyle dedi:

“Eski İçişleri Bakanı olduğum için zaman zaman devlet içerisinde görevli bürokratlar ve sivil kesimden bazı insanların önemli gördükleri konuları benimle paylaşıyor. Sosyal medyada da eli silahlı sivil kişilere ait görüntüler görüyordum. İsmini açıklayamayacağım bir kamu görevlisi bana silahlı eğitim kampına ait olduğu iddiasıyla fotoğraflar getirdi. Elinde herhangi bir video kaydı yoktu. Fotoğrafları bana getiren ve ismini açıklayamayacağım kişi fotoğrafları geri götürdü. Dolayısıyla elimde fotoğraf ve video kaydı yok.

Fotoğraflardaki silahlı eğitim kampı olduğu söylenen yerlerin Tokat ve Konya ili kırsalındaki kamplar olduğu bana iletildi. Ancak bu kampların bahse konu illerin hangi ilçelerinde olduğunu biliyorum. Türkiye’nin başka hangi ili ve ilçesinde, nerede ve kimler tarafından, hangi sivil vatandaşlara kurulan kamplarda eğitim verildiğine dair somut bir bilgiye sahip değilim. Konunun önemini dikkate alarak SÖZCÜ Gazetesi yazarı Saygı Öztürk’e mülakat verdiğim sırada konunun kamuoyuna da mal olması için bendeki duyumları Saygı Öztürk’le paylaştım.”

ONLAR ARAŞTIRILMAYACAK MI?

Konya ve Tokat illerinde askeri eğitim veren kamplarda eğitim alan kişilerin, seçimlerde istenmeyen sonuç çıkması halinde karışıklık çıkarmak üzere kullanılacağı öne sürülüyordu. Ramazan Dinç, önemli iddialar  dile getirildiğinden, konunun araştırılması için Konya ve Tokat Cumhuriyet Başsavcılığı’na, Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanlığı’na talimat yazdı.

Gelen cevabi yazılarda, Tokat ve Konya illerinde ve Türkiye’nin diğer illerinde silahlı eğitim veren kamplar bulunmadığı ve söz konusu kampların olduğuna dair herhangi bir bilginin ve delilin bulunmadığı belirtildi. Sonuçta “Kovuşturmaya yer olmadığına” karar verildi.

Ardından SADAT açıklamayı yapan Akşener, gazetemiz yöneticileri ve haberi yazan gazeteci olarak da benim hakkımda 50 bin TL’lik tazminat davası açtı. Faizini de istemeyi unutmadılar. Dava 23 Aralık 2021’de bizim lehimize sonuçlandı. Yani silahlı kamp fotoğraflarını görmek, bunu açıklamak neredeyse suç haline geldi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da SADAT binasının önünde çok daha önemli iddialarda bulundu. Bu konuda da cumhuriyet savcılığının re’sen iddiaları araştırması gerekmiyor mu?