Altılı masayı dağıtmak, aralarına nifak sokmak için çalışanların gündemi HDP oluyor. Yalnız milletvekili değil, bakıyorsunuz partilerin il, ilçe yöneticileri ya da belediye il genel meclisi üyelerinin yaptığı açıklamalar öne alınıp, altılı masada büyük sorunlar olduğu gündeme getiriliyor.

7 Haziran 2015 seçimlerini hatırlayınız. AKP’nin zorlamasıyla Türkiye erken seçime götürüldü. Anayasa gereği, TBMM’de grubu bulunan partilerin de üye vermesiyle milli mutabakat hükümeti kurulması gerekiyordu. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, o hükümette hiçbir milletvekilinin bulunmasını istemedi. Bahçeli’ye rağmen Tuğrul Türkeş bakanlık teklifini kabul etti. Türkeş, bu yüzden partisinden ihraç edildi. Genel Seçim 1 Kasım’da yapıldı, AKP tek başına iktidar oldu.

ALTINDA MI, ÜSTÜNDE Mİ?

HDP Milletvekilleri de AKP’lilerle birlikte aynı hükümette görev aldı mı? Evet aldı. Unutuyoruz ama dönemin HDP Kocaeli Milletvekili Ali Haydar Konca Avrupa Birliği Bakanı, HDP İzmir Milletvekili Müslüm Doğan da Kalkınma Bakanı olarak AKP’lilerle birlikte aynı hükümette görev yaptı. Kıyamette kopmadı.

Şimdi de, “Altılı masanın altında” bazen “Altılı masanın üstünde” HDP olduğu belirtiliyor. Ama, HDP’nin başka bir ittifakın içinde yer aldığından söz etmiyorlar. Oy oranları düşük bazı siyasi partilerin genel başkanları birkaç cümleyle Erdoğan’ı eleştirirken, altılı masa için konuştukça konuşuyorlar. Bunlar, kuşkusuz dikkat çekici. Sanırım, o genel başkanlar da, yorumcular da kendileriyle ilgili söylenenleri duyuyorlardır.

NELER YAPILIYOR?

Mustafa Yeneroğlu, bir yaşındayken ailesi ile birlikte Almanya’ya gitti. Hukukçu oldu. AKP’den milletvekili seçildi. Hukuksuz olduğunu öne sürdüğü bazı uygulamalara karşı çıktı ve partisinden ayrıldı. Şimdi DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcılığı görevinde bulunan Mustafa Yeneroğlu, altılı masanın mutfağında çalışıyor.  Peki, mutfakta neler oluyor? Gerçekten kavga-dövüş var mı?  Bunu Yeneroğlu’na sordum. İşte anlatımları:

“Anayasa çalışması yoğun bir biçimde devam ediyor. Geçen hafta, daha önce farklı değerlendirmelerin olduğu maddeleri tekrar ele aldık. Önümüzdeki hafta o çalışmaları da bitirmiş olacağız. Ardından redaksiyon için her parti metni tekrar gözden geçirecek ve taslağa son şekli verilecek. Şu anda, altılı masanın görevlendirdiği genel başkan yardımcıları olarak çalışmayı bitirmek üzereyiz.

YETKİ PAYLAŞIMI

Bundan sonraki süreçte mutabakat gerektiren diğer konuların çalışılması var. Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş sürecinin esasları üzerinde çalışacağız. Geçiş süreci çalışmalarında ortak cumhurbaşkanı adayımızın seçilmesi ile yetkilerini nasıl kullanacağı, hangi usullere göre ülkemizi yöneteceği,  yani elindeki yetkileri cumhurbaşkanı kabinesiyle nasıl paylaşımcı anlayış içinde kullanacak, yürütme organının yapısı ve işleyişi, bakanlarla yetki paylaşımı nasıl olacak, atama kararları nasıl alınacak, bakanlıkların teşkilat yapılanması nasıl olacak, ilk kararnameler neler olacak gibi konularla ilgili çalışmamızı da liderlerin belirlemesi üzerine yakında başlayabileceğimiz kanaatindeyim.

ÖNCELİKLER VE ADAY

Anayasaya göre yürütme yetkisine tek başına sahip olan ortak cumhurbaşkanı adayını hedeflediğimize göre altı masa geçiş süreci ve temel politikalarda mutabakata varmalı. Yürütme hükümet demek; yasama konusunda mutabakat oluşturduk, yürütme ile ilgili de sağlamamız lazım. Ekonomiden sosyal politikalara, kamu yönetiminden dış politikaya kadar yoğun olarak çalışmamız ve ortak aday için ortak programda anlaşmamız lazım gerektiği kanaatindeyiz.

Bu konuları parti olarak biz çalıştık, hazırlıklarımızı yaptık.  Bunları da mutabakatla bir noktaya taşımayı hedefliyoruz. Taşıdıktan sonra da ortak Cumhurbaşkanı adayı meselesine geliyoruz. Daha öncesinde isimler üzerinde yürütülen tartışma ülke olarak karşı karşıya olduğumuz sürecin ciddiyetiyle örtüşmüyor. İnanın samimiyetle söylüyorum, biz içerdeki yaptığımız çalışmaları ve onun gündemini, ne olması gerektiğini biliyor, planlı ve programlı olarak yol alıyoruz.

SANSASYON YARATIYORLAR

Bu çalışmaların  içinde olmayan bazı arkadaşlar, yaptıkları açıklamalarla çalışmalarımızın ciddiyetiyle örtüşmeyen sansasyonel gündeme vesile olabiliyor. Geçiş süreci için bütün partiler çalışma yaptı. Otoriterliği aşmak için nasıl çalışılabileceğine ilişkin dünyadan örnekler var.

Maalesef ülkemizde uzlaşma denildiği zaman bu durum zaaf olarak algılanıyor. Şu anda ülke olarak en büyük ihtiyacımız karşılıklı ötekileştirmeleri aşmak ve uzlaşma kültürünü güçlendirmek olmalı. Bunu da herkes artı bir değer olarak kabul etmeli.

Maalesef ülkemizde böyle kabul edilmiyor, ‘Güçlü olan ezer geçer’ diye bakılıyor. Bu demokratik kültürün yeşermesini engelliyor. Öfke  dalgası içerisinde  uzlaşmasız bir yaklaşım biçimi ortaya konulması endişe verici. Bu, Türkiye için hayırlı bir durum değil. Biz ne yaptığımızı çok iyi biliyoruz ve bu hassasiyetle çalışmaları sürdürüyoruz. Altılı masanın mutfağında Allah için bir sıkıntı, sorun yok…”

Yeneroğlu,  “Allah için bir sıkıntı, sorun yok”  dedi. Ama bu olmayacağı anlamına gelmez. Dağıtmak, sorun çıkarmak için her şey kullanılıyor. Aman dikkat!