Bölücü terör örgütü PKK, ilk canlı bomba eylemini 30 Haziran 1996’da Tunceli merkezde düzenlenen bayrak töreninde gerçekleştirdi. Askerlerin arasına dalan hamile görünümlü kadın terörist Zeynep Kınacı, kendisini patlattı. 8 askerimiz şehit oldu, 29 askerimiz de yaralandı.

Büyük yankı uyandıran bu eylemden sonra, örgüt benzer eylemleri sürdürdü. Son canlı bomba eylemini de 26 Ekim’de Mersin Polisevi önünde gerçekleştirdi. Canlı bomba olacak teröristlerin seçimi de ilginç oluyor. Geçmişte ailesinden büyük kayıplar verenler intikam amacıyla canlı bomba olurken, örgüt, kurtulmak istediği, kendileri için sorunlu gördüğü militanlarını “Milli kahraman olacaksın”, “Heykelin dikilecek” diye ikna ediyor.

EYLEMDEN SONRA

Suriyeli terörist 23 yaşındaki Ahlam Albashır, sınırımızdan kaçak olarak giriş yapıyor, aradan 4 ay geçmesine rağmen yakalanmıyor. Kim bilir ülkemize bu yolla kaç bin kişi geldi? Bunların yakalanmaması başlı başına bir güvenlik zafiyetidir. Eylem olduktan sonra yakalarsın yakalamasına ama önemli olan eylem yapılmadan önce önlenmesidir.

Terörist ve onunla bağlantılı olanların eylemden önce mi yoksa sonra mı yaptığı telefon konuşmalarını İçişleri Bakanı açıkladı. Teröristin Yunanistan’a kaçacağı ya da örgüt tarafından infaz edileceği bilgisi, dinlenen telefon konuşmalarına dayandırıldı.

Yunanistan’ın Lavrion kampı teröristlerin  “Eylem üssü ve geçiş güzergahı” dır. Türkiye’den Yunanistan’a geçen, ya da Türkiye’ye kaçak giriş yapmak isteyenler bu kamplarda tutulur. Yani, Lavrion, Türk kökenli teröristler için yabancı olan bir yer değil. Eylemi gerçekleştirenlerin “Bağlantılarını” ele vermemesi için öldürüldüğü de sıkça yaşanan bir durum.

BAŞARI AMA..

Sınırımızdan elini kolunu sallayarak giren, İstanbul’a eylem için gelen kadın teröristle ilgili telefon konuşmaları eylemden önce dinlendiyse, eylem niçin önlenemedi? Bağlantıları niçin önceden ortaya çıkarılamadı? Eğer eylemden sonra telefon konuşmaları yapıldıysa, muhtemelen bu kadınla bağlantılı olanlar biliniyordu. Emniyet, bu konuda kendi içinde kapsamlı bir araştırma yapmalı, bir ihmal olup olmadığını da ortaya koymalı.

Teröristin eylemden kısa süre sonra yakalanması tabii ki başarıdır. Ama, sınırımızdan kaçak girişi, İstanbul’a gelişi, aradan 4 ay geçmesine rağmen yakalanmaması için de söylenecek sözler vardır. Yani bu “Zafer” değildir.

İLK İZ ARANIRKEN

Patlamayla ilgili olarak konuştuğum bir Emniyet Müdürü de, eylem sonrası teröristin yakalanmasını başarı olarak niteledi, önemli olanın eylemi önceden önlemek olduğunu hatırlattı. Peki, polis teröristi nasıl bu kadar çabuk yakaladı? Müdür Bey şunları anlattı:

“Tavşan karda yürüdü, çok iz bıraktı. Çantayı bıraktıktan sonra koşarak olay yerinden ayrılmasıyla daha ilk andan itibaren kendisini ele verdi. Kamera kayıtları, plaka tanıma sistemiyle peşine düşülüp Suriyeli Ahlam Albashır’a ulaşıldı”

İstanbul’da tüm ilçeler, Emniyet Müdürlüğü Mobil Elektronik Sistem Entegrasyonu (MOBESE) sistemine bağlı. Ankara merkezi ise isterse Türkiye’nin hangi ilini, ilçesini izlemek istiyorsa izleyebiliyor. Emniyet, önemli olaylarda olay bölgesindeki işyerlerine ait kameraları da inceleyebiliyor.

NASIL ULAŞILIYOR?

Konuyu yakından bilen bir Emniyet Müdürüne, “Bin 200 kamera nasıl izlendi, nasıl şüpheliye ulaşıldı?” diye sorduğumda şunları anlattı:

“Eğer, patlamayı önceden önleyememişseniz, patlama noktasından itibaren araştırma başlar. Oraya gelenleri, gidenleri, kim çantayla geldi, kim çantasız oradan ayrıldı, ona bakıldı. Çantayı bırakan kadının, patlamadan önce oradan koşarak ayrılması bizim için önemli bir işaretti. Artık, kameralarda hep onun peşinden gidildi.

Arkadaşlarımızın bir bölümü teröristin nereden geldiğini, çantayı nerede, kimden aldığı, hangi araçtan indiğini araştırırken, bir yandan da adım adım kameralarda peşine düştük. Yalnız MOBESE değil, çevredeki işyerlerinin kameraları da  izlendi. Kaçtığı yöndeki kameralar izlendi. Taksiye binişi görülünce, plaka takip sistemi de devreye girdi.

ÇEMBER DARALIYOR

Kamera sistemi izlenerek taksiden  indiği yer görülür. Görmüyorsa bile araştırma oralarda başlar. Nerede, kimin oturduğu konusunda kayıtlar var. Toplanan bilgiler üzerinden hareket edilir. Bu arada telefonu tespit edildiyse, izlemeye alınır. Derlenen tüm bilgiler değerlendirmeye alındıkça çember giderek daralıyor demektir.

Evet, zor ve çok dikkat isteyen bir araştırma. Arkadaşlarımız kamera araştırmalarında pratik kazanıyor. Bu sistemle, kişinin ifadesinde anlatılanlarını da teyit etme imkanı oluyor. Dedikodu değil, her şey fotoğrafla, görüntülerle elde ediliyor. Amacı doğrultusunda kullanıldığında kamerayla inanılmaz bilgiler elde etmek mümkün.”

Bu olaydan, Emniyet’in çıkaracağı önemli dersler var. Yaşananlar, 2015 yılında azan terörü hatırlatıyor. Çünkü seçim vardı. Yine yaklaşan bir seçime doğru terör azıyorsa tarihten hiç ders almamışız demektir.