Allah kimseyi özgürlüğünden mahrum bırakmasın, cezaevine düşürmesin. Toplumun bütün kesimleri hayat pahalılığından yakınıyorsa, benzer durum cezaevlerinde de var. Yani “Ekmek elden, su gölden” değil. Elektriğe zam geliyorsa, aynı ölçüde mahkumlar da etkileniyor, onların cebinden daha fazla elektrik parası çıkıyor. Nasıl sebze-meyve fiyatlarından yakınıyorsak, cezaevlerinde de aynı yakınma yükseliyor.

Cezaevinde lambalar 24 saat yanar. Ancak lambalar yandığı için sizden onun parası alınmaz. Yani elektrik parası Devlet Babadan. Cezaevindeki odada buzdolabı, ısıtıcı ve kullanımına izin verilen diğer elektrikli aletler için süzme saatte gösterilen kullanım bedeli alınıyor. O yüzden elektriğe gelen zamlardan şikayetçi. Fırsatını bulan ya da beceren kaçak elektrik de kullanıyor. Yakalanmamak için bunu alt katta değil, yatak odasındaki lambadan çekiyorlar. Dubleks olan F Tipi cezaevinde alt katta salon, banyo- tuvalet, mutfak bulunuyor. Oda havalandırmaya açılıyor. Üst katta ise yatak odası bulunur. Alt kat 24 saat kamerayla izlenir. Ama yattığınız yerde kamera yok.

YEMEK PARASI 17 LİRA

Cezaevinde mahkum olup olmayacağı belli olmadığı için tutuklulardan yemek parası alınmaz. Ancak hüküm giyenlerden şimdilik günlük 17 lira yemek bedeli tahsil edilir. “Yoksulum” derseniz, ve bunu belgelendirirseniz  yemek parası ödemekten kurtuluyorsunuz. Fiyatlar her yıl değişiyor. Mahkumun içeride geçirdiği gün sayısı ve yemek bedeli hesaplanıyor, tahliyesinden sonra Devlet bunu istiyor.  “Vermem” demek yok. Kapınıza o zaman icra dayanıyor.  Yani, cezaevinde kalanların yemek parası da ödediğini biliniz.

“Hayat pahalılığı cezaevinde olanları da etkiliyor” dedim. Yakın bir döneme kadar tutuklu ya da hükümlüye haftada 750 lira kantin harcama yetkisi verilmişken, sebze-meyve başta olmak üzere kantinde satılan hemen her ürünün fiyatı arttığı içen mahkumlara bu para yetmez, ihtiyaçlarını karşılayamaz oldu. O yüzden, kantin harcama yetkisi bin liraya yükseltildi. Yani, cezaevinde bir mahkum, parası varsa ayda en fazla 4 bin lira harcayabiliyor. Zengin olsan bile bu paranın üzerinde harcama yapmanız mümkün değil. Garibanın durumunu ise tahmin edersiniz...

Kantinden ne almak istiyorsanız mutlaka onun için dilekçe vermeniz gerekiyor. Sebze-meyve haftada bir gün geliyor ve önceden alınan siparişlere göre mahkumların odalarına bırakılıyor. İşte cezaevlerinin de kendine özgü kuralları var. Kantin ihtiyaçları alımlarında  açık ve yarı açık cezaevlerinde üretilenlerin alımlar öncelikli oluyor. Cezaevlerinde olmayan ürünler ise anlaşmalı yerlerden sağlanıyor.

18 BASAMAK

Cezaevlerinde en zor günleri geçirenler hasta ve yaşlı mahkumlar oluyor. 28 Şubat Davası’nda hüküm giyen ve ömür boyu hapis cezasına çarptırılan emekli generallerin durumu da kötü. Sağlıkları yatağın bulunduğu üst kata çıkmaya el vermeyecek durumda olanlar var. Biraz da onlardan söz edelim.

Emekli Orgeneraller Çevik Bir ile Çetin Doğan Buca F Tipi cezaevinde. Önce aynı odada kalıyorlardı. Şimdi ise ayrı odalarda. Yani odada tek kişi kalıyorlar. Durumları tam bir tecrit hali. Alt kattan yatakların bulunduğu odaya 18 basamakla çıkılıyor. Ama artık onlar çıkamadıkları için yatakları alt kata indirildi.

Bir kumpas davası sonucu Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur, Kandıra Cezaevi’nde merdivenden düştüğü için beyin kanaması geçirmişti.  O günden bu yana okuma-yazma yeteneğini kaybetti. Zaman mevhumu kalmadı. Komutanlığı döneminde örnek köyler kuran, köyleri askerle birlikte yeşillendiren, fidanlıklar oluşturan, emekliliğinden sonra Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanlığı görevinde bulunan Eruygur’un bugünkü durumuna üzülmemek ne mümkün. “Ergenekon”un kumpas olduğu ortaya çıktı çıkmasına ama bu arada cezaevinde hayatını kaybedenler, yuvası dağılanlar, Eruygur’un durumuna düşenleri unutmayalım. Asıl hesap sorulması gerekenler kumpasçılar ve destekçileri olmalı.

“TURŞU GİBİYİM”

Dün, Çevik Bir’in kardeş Gülören Pişmişoğlu aradı. “Abim her gittiğimde beni tanıyordu. Nerede olduğunu biliyordu. Ancak son iki haftadır nerede olduğunu da bilmiyor, beni de tanımıyor. Gözleri küçülmüş, kilo kaybetmiş. Gördüğünüzde hasta olduğunu anlamamanız mümkün değil. Nöroloji kontrolüne gitti. ‘Ben bugün çok kötüyüm. 4 saattir Buca’da dolaştığım için yoruldum. Ben gidip uyuyayım’ dedi. Hastaneye gittiğini bile unutmuş.

Çevik Paşa’ya görevliler de “Nasılsınız?” diye sorduğunda hep “Turşu gibiyim. Uyumak istiyorum” karşılığını veriyor. Son dönemde kardeşini de tanıyamıyor. Onun bu durumu oda komşusu Çetin Doğan’ı da üzüyor. Doğan, eşi Nilgül Doğan’a, “Çevik Paşa’nın durumunun çok kötü olduğunu” söylüyor.

28 Şubat Davası’ndan ömür boyu hapis cezasına çarptırılan komutanlar için tek yol ve tek umut Anayasa Mahkemesi’ne yapılan “Hak ihlali” gerekçesiyle yargılamanın yenilenmesi. Ancak, iş yoğunluğu nedeniyle mahkeme 10 aydır bu başvuruyu ele alamadı. Yaşları 75 ile 91 arasındaki emekli askerler terör suçlularının konulduğu cezaevinde çile çekiyor. Hiç değilse bu benzer durumdaki mahkumların hapis cezalarını evlerinde çekmeleri sağlanmalı.