“Sınırlarımızdan bizden habersiz kuş uçmaz” denilir. İstanbul’a gelen ve patlayıcı dolu çantayı bankın üzerine bırakan Suriyeli Ahlam Albashir, ifadesinde Afrin-İdlip üzerinden Türkiye’ye kaçak olarak girdiğini söyledi. Tabii ki bu giriş sırasında da yurda girdikten sonra da hiç yalnız bırakılmadı.

Sınır güvenliğimizin ne kadar sağlam olduğu söylense de öyle değil. Kaçak geçişler, insan kaçakçılarına para verip geçişler olduğu da öteden beri biliniyor. Sınırdan kaçak geçişler engellenmiş olsaydı, bugün milyonlarca yabancının bulunduğu ülke olmazdık. Devletimiz terörle mücadele ediyor, terör örgütüne katılım bitme noktasına geldi. Ancak unutmayalım sınırımızın hemen ötesinde Kuzey Suriye’de, PKK/YPG’lilerden oluşan ABD destekli büyük bir silahlı güç oluşturuldu. Dikkat edilirse eylemciler artık yurt içinden değil, yurtdışından geliyor.

GÜNLERCE KEŞİF YAPTI

Terörist kadın, ülkemize tek başına gelmedi. Yurdumuza girdiği andan itibaren ona destek olan, yol gösteren, İstanbul’a götürenler var. Hayatında, İstiklal Caddesi’ni görmemiş olan kadın, kendisine yardımcı olanlarla birlikte caddede en az üç gün keşif yaptı. Bu keşiflerde hangi gün ve saatlerde caddenin kalabalık olduğunu, patlayıcı madde dolu çantayı nereye bırakırsa patlamada daha fazla can kaybı verdireceğini, bıraktıktan sonra ayrılıp nereye gideceğini, en ince ayrıntısına kadar araştırdı.

Ahlakm Albashir’in yakalanmasından sonra 46 kişi gözaltına alındı. Bazen olaylar birbirine karıştırılıyor, bunların tamamının son olayla terör bağlantılı olduğu sanılıyor. Oysa bunların patlamayla ilgisi yok. “Eğer, böyle bir bağlantı varsa, şimdiye kadar bunlar niçin yakalanmamış, büyük eylem niçin önlenmemiş?” diye sormak da herkesin hakkıdır. Bu eyleme Suriyeli kadın tek başına hazırlanmadı. Bunu getiren, götüren, patlayıcıyı sağlayan, kalacağı evi bulan, keşif yapmasına yardımcı olanlar var. Yani ifade alındıkça bu olayda gözaltılar olacaktır.

MERSİN’DE YAPILAN

Mersin’de de polis evine eylem yapmak isteyen iki teröristin etkisiz hale getirilmesinden bir gün sonra aralarında Mersin Büyükşehir Belediyesi Basın Dairesi Başkanı Bedrettin Gündeş’in de bulunduğu 22 kişi gözaltına alınmıştı. Gündeş’in evine özel harekat polislerinin yaptığı baskın görüntüleri şaşırtıcıydı. Anlaşıldı ki canlı bombalarla, 22 kişinin gözaltına alınışlarının hiçbir ilgisi yoktu. Ancak sanki teröristlerle, belediye çalışanları arasında bir bağ varmış gibi algı yaratıldı. Tek tutuklu sanık Bedrettin Gündeş’in de Mersin’deki cezaevinden alınıp Konya-Ereğli Cezaevi’ne götürülmesi de ilginç.

İstanbul’da 46 kişinin gözaltına alınışının da patlamayla ilgisi yok. Güvenlik birimleri her dönemde operasyonlar yapar. Ancak bunların iki büyük olayla aynı tarihlere rastlaması da sanki aralarında bağ varmış izlenimine neden oluyor.

YUNANİSTAN’A KAÇACAKMIŞ!

Terörist eğer yakalanmasaymış Yunanistan’a kaçacakmış! Ülkemizde suç işleyen yabancı uyruklu birisi eylem yapıyor ve yakalanamıyorsa yurtdışına kaçmak istemesi normal. Sınırlarımızdan kaçak geçişlerin kolay olduğunu sanıyor. Ya da kendisine Yunanistan’a kaçırılacağı yolunda garanti verilmiş. Bu ülkenin bölücü örgüt mensuplarına öteden beri destek verdiği de biliniyor. Bu durum komşuya hiç yakışmıyor. Patlamadan sonra polisimiz kamera kayıtlarından yola çıkıp, teröristin kaldığı eve ulaştı. Bu önemli bir başarıdır. Ancak asıl başarı, bu teröristin eylemi gerçekleştirmeden önce yakalanmasıydı. Sınırımızdan kaçak girişte ele geçirilmesiydi. Ast olan eylemi yapılmadan önlemekti. Ancak, bunlar da kolay olmuyor.

SEÇİM YAKLAŞIRKEN

Türkiye, seçim öncesi büyük acılar yaşamıştı. 2015 yılının Haziran ayında yapılan seçimlerde, AKP tek başına iktidar olamamıştı. Seçim aynı yılın Kasım ayında yeniden yapıldı. O süreçte şehit edilenler, kaçırılanlar, patlamalar birbirini izlemişti.

Yine bir seçim dönemine yaklaşıyoruz. Bölücü terör örgütü mensuplarının son dönemde iki önemli eylemi de Suriye kaynaklı. Ülkemizde koruma altında tutulan Suriyeliler yaşanan olaydan hayli etkileniyor. Onların içinde bulunduğu durumu, bir kanaat önderi sohbetimizde bana şöyle anlattı:

“Terör olaylarının yeniden başlamasını yaklaşan seçime bağlıyoruz. Türkiye’de bulunan Suriyeliler yaşanan bu durumdan son derece rahatsız. WhatsApp grupları üzerinden çok dikkatli olmalarını, sokakta Arapça konuşmamaya özen göstermeleri, hatta mümkün olduğunda şu günlerde sokağa çıkmamaları konusunda uyarılıyor.

OYUNLARA DİKKAT!

Bu olayların yaklaşan seçimle bağlantılı olduğunu düşünüyoruz. Olayı provoke etmek isteyenler de çıkabilir. Örneğin Arapça tabelaların bulunduğu işyerlerini taşlarlarsa buna da şaşırmam. Bunlara karşı son derece duyarlı olunmalı. Türkiye’deki her Suriyeliyi terör örgütü bağlantılı olarak görmek, göstermek son derece yanlıştır. Örneğin, yaralılara kan vermek için Suriyeli gençler de hastanelere koştular.”

Bu olayın yalnız başsağlığı ve kınamayla sıkıştırılmış dileklerden çok etkili soruşturma ve kovuşturmaya ihtiyacı var.