28 Şubat 1997 tarihinde iş başında olan REFAHYOL Koalisyon Hükümeti’nin Başbakanı Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın 2011 yılında vefatının ardından Ankara C. Savcısı Mustafa Bilgili, Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararlarını ve o süreçte koalisyon hükümetinin istifasını bir “askerî darbe” olarak tanımlayıp soruşturma başlattı. Soruşturma kapsamında 12 Nisan 2012 tarihinde başlayan gözaltı ve tutuklamalar, 12 dalga halinde devam etti. 102’si asker biri sivil olmak üzere toplam 103 kişi davanın sanığı yapıldı. Sanıklardan emekli olanlardan 76’sı Sincan 1 No’lu F Tipi Cezaevi’ne, muvazzaf askerler ise Mamak Askerî Cezaevi’ne konuldu. Şüpheliler 3,5 ay ile 20 ay arasında değişen sürelerle cezaevlerinde kaldı.

106 CELSELİK DAVA

Savcı Mustafa Bilgili, ilk tutuklamalardan 13,5 ay sonra davanın “iddianame”sini tamamladı. 21 Mayıs 2013’de Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde (ACM)  dava açtı. İlk duruşma 2 Eylül 2013’de başladı.  13 Nisan 2018’e kadar (4 yıl 7 ay 11 gün) toplam 106 celse halinde  sürdü. Bu süreçte 3 kez mahkeme başkanı, 3 kez savcı değişti. Dava da 5. ACM’ye devredildi. Başkan Mustafa Yiğitsoy, davanın son 19 celsesine katıldı. 13 Nisan 2018’de 21 sanık hakkında müebbet, 10 sanık hakkında zaman aşımından beraat, 68 sanık hakkında da beraat kararı verilmesine hükmetti. Dosya İstinaf Mahkemesi olarak Ankara Bölge Adliye Mahkemesi (BAM) 21. Ceza Dairesi’ne gönderildi; BAM 22 Haziran 2020’de verdiği kararla 5. ACM’nin kararlarını neredeyse aynen onadı. (İstinaf sürecinde ceza alan sanıklardan 3’ü vefat ettiği için ceza istenen sanık sayısı 18’e düştü.)

YENİDEN YARGILAMA

İstinaftan sonra dosya Yargıtay’a gönderildi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 3 Mart 2021 tarihli tebliğnamesinin ardından Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 30 Haziran 2021 tarihli kararı ile  5’i orgeneral, 5’i korgeneral / koramiral, 3’ü tümgeneral ve 1’i de tuğgeneral seviyesinde görev yapmış  tamamı emekli 14 sanığı ömür boyu hapis cezasına çarptırdı. 16 sanığın da haklarındaki karar bozularak yeniden yargılanmasına hükmetti. Cezaları onanan 14 generalin rütbeleri alındı, 19 Ağustos 2021 tarihinde 6’sı Sincan, 6’sı Silivri ve 2’si de Buca cezaevine konuldu. Yatağının bulunduğu üst kata çıkamayan, pantolonunu, ayakkabısını giyemeyen,  bir çok olayı hatırlamayan eski komutanların umudu, Anayasa Mahkemesi’ne yaptıkları hak ihlali başvurusu yaklaşık 10 aydır ele alınmadı.

VEFATI MI BEKLENDİ?

28 Şubat davası kapsamındaki soruşturma 2011’de Erbakan’ın vefatının hemen ardından başlatılmıştı. Merhum Erbakan hayattayken hükümetin istifasının bir askerî darbeden kaynaklandığına ilişkin imada bile bulunmamıştı. Bu durum, “28 Şubat diye bir soruşturma başlatmak ve dava açmak için Erbakan’ın vefatı beklenmişti” diye yorumlandı. Dava tamamen bir FETÖ kumpasıdır. İhbarcısından, soruşturmayı başlatan savcılara, sanıkları tutuklayan ve her ay tutukluluğun devamı kararı veren hâkimlere, olayın Genelkurmay uzantılarından bir kısım polislere, bilirkişilere kadar neredeyse tamamı FETÖ’cü çıktı. Devletin resmi belgelerinde bile tahrifatlar yaparak, cümlelerin yarısını kesip işlerine gelen yerleri bambaşka anlamlar çıkacak hale getirip iddianameye koydular. Dinlenen dönemin hükümet yetkililerinin hiçbiri sanıklardan şikâyetçi olmadı, tanıklar dahil hiç kimse sanıklardan baskı, cebir, tehdit gördüğünü söylemedi.

BAŞKANA MEKTUP

Alican Türk de 28 Şubat davasının sanıkları arasındaydı. 106 duruşmanın 104’ünde hazır bulundu. 2 ciltlik “28 Şubat – Sincan’dan Tarihe Düşülen Notlar”, “Bitmeyen Sömürü – 28 Şubat” kitaplarını yazdı. Cezaevindeki komutanlarını unutturmamak, ailelerine moral vermek için belki de en büyük çabayı gösteren vefalı bir insan. Hiç üzerine vazife olmamasına rağmen, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan’a uzun bir mektup gönderdi. Dava sürecini anlattı. O mektuptan kısa bir bölüm: “28 Şubat’ı bir darbe olarak ‘tescillemek’ ve aynı zamanda ‘Kimsenin dokunamadığı kudretli generalleri nasıl içeri tıktık’, ‘Bacılarımızın başörtüsüne uzanan elleri nasıl kırdık’ temalı siyasî propagandalar oluşturabilmek için hakkı - hukuku umursamadan, yaşları 75 ile 91 arasında değişen, her biri bir dizi ağır sağlık sorunlarıyla boğuşan ve ömrü bu devlete hizmetle geçmiş, orgeneral seviyesine kadar yükselmiş insanlara resmen işkence çektiriliyor.

ADALET… ADALET

Hiçbir ideoloji ADALET’ten güçlü değildir! Hiçbir ideoloji ADALET’e tercih edilemez! Halen Anayasa Mahkemesi’nde bekleyen ve ‘Siyasî dava’ hüviyetindeki 28 Şubat Davası’nın bir an önce ele alınarak cezaevlerinde fiilen ölüme mahkûm edilen 14 komutanımızla ilgili hukuk garabetine bir son verilmesini arz ederim.” Ömür boyu hapis cezasına çarptırılan bugün itibariyle cezaevlerinde 291. gününü dolduran  eski emekli tümgeneraller İdris Koralp, Kenan Deniz 75, Erol Özkasnak 77, Cevat Temel Özkaynak 78,  korgeneral Yıldırım Türker, orgeneral Fevzi Türkeri 82, koramiraller Aydan Erol, Hakkı Kılınç, orgeneral Çetin Doğan 83, korgeneral Çetin Saner, orgeneral Çevik Bir 84, korgeneral Vural Avar 85, eski Hava Kuvvetleri Komutanları orgeneral İlhan Kılıç 87, orgeneral Ahmet Çörekçi de 91 yaşında olduğunu, onlardan yaşlı cezaevlerinde kimsenin bulunmadığını da belirtmiş olalım. Bu insanların hiç değilse cezalarını evlerinde çekmelerinin yolu açılmalı. Umut, Anayasa Mahkemesi’nde…