CHP Genel Başkan Yardımcısı Yıldırım Kaya, bir yolculuk sırasında Saadet Partili Oğuzhan Asiltürk’ten, Kılıçdaroğlu’yla ilgili umre anısı dinlediğini belirtmiş, Kaya da bunu televizyonda anlatınca, Kılıçdaroğlu’nun soyu konuşulur oldu. 30 Mayıs 2011’de bu köşenin okurlarına, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında bilinmeyen, konuşulmayan bir konu gündeme getirmiştim. O konu, seyyidliği ve umre yapmasıydı. O yazıya dönelim.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, soyla-boyla çok uğraşıyor. “Eyy... Kılıçdaroğlu, sen kim oluyorsun ki...” diye başlıyor. Kılıçdaroğlu dayanamadı. “Siyasetçiler bir toplumu ayrıştırmazlar, kaynaştırırlar. Görevleri budur. Eğer siz insanları inançları, kimlikleri nedeniyle bölerseniz, zaten bölücü olursunuz” dedi.

“PEYGAMBERİMİZİN SOYUNDAN”

Başbakanın her fırsatta, Kılıçdaroğlu’nun soyunu gündeme getirmesine dayanamayan isimlerden birisi de, gerek Maliye Bakanlığı’nda, gerekse SSK’da Kılıçdaroğlu’na en yakın isimlerden birisi olan şimdi de CHP’nin Ankara Milletvekili Adayı Bülent Kuşoğlu oldu. SSK’da Kılıçdaroğlu’nun yardımcılığı görevinde de bulundu. Kuşoğlu’ndan, Kılıçdaroğlu’nu dinliyorum:

“Başbakan, miting meydanlarında Kemal Kılıçdaroğlu’na bir şekilde bel altından vuruyor. Kılıçdaroğlu, etnik ve dini kimliği asla öne çıkarmayan bir insan. Çok yakınları dışında, O’nun umre yaptığını kimse bilmez. Aslında insanların bilmesi de gerekmez. Ancak, sürekli inançları sorgulayan Başbakan, Kılıçdaroğlu’nun umre ziyaretini yaptığını bilsin.”

Başbakan sıkça soruyor, “Soyun ne, boyun ne?” diye. Kılıçdaroğlu, bu tür sorulara cevap verme gereği bile duymuyor. Kuşoğlu, Kılıçdaroğlu’nun Hazreti Muhammed’in soyundan gelen Seyyid Mahmut Hayrani’nin torunlarından olduğunu belirtiyor, “Bunları Kemal Bey kimselere söylemez, konuşmaz. Hele miting meydanlarında asla gündeme getirmez. Başbakanın açıklamalarından sonra inanın ben de dayanamadığım için söyledim. Kılıçdaroğlu’nun bunları size açıkladığım için bana kırılacağını da biliyorum” diyor.

Seyyid Mahmut Hayrani’nin, Anadolu’ya gelen eren ve evliyalar içinde önemli bir yere sahip olduğunu, bağlılarının önemli bir bölümünün Tunceli’de olduğunu da ekleyelim. Hayrani’nin Akşehir’de Sultan Dağı yakınlarındaki mezarının üzerinde 1268 miladi tarihi bulunuyor. Bu da Anadolu’ya ilk gelen inanç önderleri arasında yer aldığını gösteriyor.

DOLARLA ŞECERE

2011’den gelelim günümüze. Seyyidilikle ilgisi olmamasına rağmen kendilerini Seyyid gösterenler de az değil. Şanlıurfa’da bazı din görevlileri 3 bin 5 bin dolara Peygamberimizin soyundan geldiğine ilişkin “Seyyid” lik belgesi düzenliyor. Mısır’dan bu belgeyi alanların faturası ise daha kabarık. 50 bin dolara Peygamber soyundan geldiğine ilişkin daha kapsamlı şecere hazırlanıyor.

Seyyidler ve Şerifler Kültür Araştırma Derneği Başkanı Hüseyin Zerraki, gerçek seyyidlerin kaydının İstanbul Müftülüğü arşivinde olduğunu belirtiyor. Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan 3 Mart 1924 yılına kadar, bütün Seyyid ve Şerifleri kayıt altına alınmış. Bunlar askerden, vergiden muaf tutulmuş. Fakir olan seyyidlere maaş bağlatılmış, kızları dengi ve soylu ailelerle evlendirilmiş. Halifeliğin kaldırılması, Nakîbü’l Eşrâf Kurumu’nun da  lağvedilmesiyle, gerçek seyyidlerin arka plana atıldığını belirten Zerraki şöyle devam ediyor:

“Günümüzde de gerçek Seyyid veya Şerif olduğunu iddia eden kardeşlerimizin mutlaka ellerinde Osmanlı döneminde Nakîbü’l Eşrâf kaymakamları tarafından bu ailelere verilen ‘Nesep/ Soy Ehl-i Beyt Şeceresi olması gerekir. Şecereleri elinde bulunduran Seyyid ve Şeriflerimizin şeceresinin gerçek olabilmesi için şecerenin alt kısmında/bitim yerinde 1924’ten önce o aile reisinin ismi yazılmış olması gerekir. Seyyid ailenin dedesinin veya büyük dedesinin ismi, lakabı, ilçesi veya köyü  yazılı olmalı. Bu şecereyi tanzim eden görevli Nakîbü’l-Eşrâf kaymakamının ismi ve mührü ile tasdik etmiş olacak. Nakîbü’l Eşrâf mührü olmayan şecereler geçersizdir.”

SAHTE ŞEYHLER

1924 yılından sonra şecere sahtekarlığı yaygınlaştı. Hatta, günümüzde taraftarı hayli fazla olan bir tarikatın liderinin de şeceresinin sahte olduğunu anlatan Zerraki, “Bu çeşit şecereleri evinde ve elinde bulunduran kişiler Seyyid değildirler. İslam dünyasında, Peygamberimizin ne kadar torunu varsa başta Abbasiler, Fatımiler, Memlûkler, Selçuklular ve Osmanlı Devleti tarafından bunları kayıt altına almışlar, tutulan kayıtlar Nakîbü’l Eşrâf Defterleri’de, İstanbul İl Müftülüğü Meşihat ve Şer’iyye Sicilleri arşivinde mevcuttur. Bu kayıtlara göre, Dünya genelinde Peygamber efendimizin torunlarının yarısından fazlası Türkiye’de yaşıyor. Bunun 4’te 1’i Doğu ve Güneydoğu’da,  4’te 3’ü de diğer bölgelerimizdedir” diyor.

Gerçek Seyyidler, Seyyid olduğunu duyurmaz, konuşmaz. Kılıçdaroğlu da bunu yapıyor.