Dr. Necip Hablemitoğlu 18 Aralık 2002’de evinin önünde öldürüldü. Eşi Şengül Hablemitoğlu, o günlerde başbakanlığa davet edildi, “Bu cinayeti çözmek Devletin namus borcudur” denildi. İşin ilginci, 2015 yılına kadar Hablemitoğlu’nun telefon HTS kayıtlarının bile (Arama, aranma ve bulunduğu baz istasyonu bölgesi) istenmediği ortaya çıktı. Suikastı araştıran Ankara Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü ve aynı şubedeki 15 kişinin Fethullahçı olduğunu Şengül Hanım nereden bilsin. O istihbarat müdürü de yıllardır firari durumda.

Necip Hablemitoğlu


Nuri Gökhan Bozkır’ın adını yıllar önce “Sauna Çetesi”nin lideri olarak yazmıştım. Asker olmasına rağmen karanlık bazı ilişkiler içinde olduğu anlaşılmıştı. Gazeteci Zihni Çakır, ifadesinde ‘Hablemitoğlu suikastıyla ilgili olarak iki isim söyledi. Suikastı o dönem yüzbaşı rütbesinde olan bir kişinin işlediğini öğrendiğini, bunu da Nuri Gökhan Bozkır’dan duyduğunu, suikast silahının Mogan Gölü’ne atıldığını’ söyledi.

Nuri Gökhan Bozkır


İLK ŞÜPHELİ DURUM

Şengül Hablemitoğlu’nun avukatı Ersan Barkın, hiç bıkmadan, yorulmadan bu dava için uğraştı. Tetiği çektiği öne sürülen asker Kazakistan’a gitmişti. Dava uzun süre dondu. Belli bir aşamadan sonra dosya Cumhuriyet Savcısı Zafer Ergün’e  verildi. Ergün, dosyayı inceledi,  Zihni Çakır’ın ifadesini aldı. Bozkır’la da iletişime geçti.  Savcı inceleme yaparken, cinayetin işlendiği tarih olan 18 Aralık 2002’de  Bozkır’ın şüpheli bir durumuyla karşılaştı.

Cinayet saatinde Nuri Gökhan Bozkır’ın üzerine kayıtlı iki cep telefonu da kapalıydı.  Bunun üzerine Bozkır hakkında yakalama kararı, ardından kırmızı bülten çıkarıldı.  2019 yılının Temmuz ayında Ukrayna’da yakalandı. Hemen iltica talebinde bulundu. İltica talebinin davası ve duruşmaları devam ederken 2020 yılının Ocak ayında, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna’ya gitti. Hablemitoğlu’nun katil zanlısının Türkiye’ye iadesini istedi.

Nuri Gökhan Bozkır da boş durmuyordu. Ukrayna’ya iltica talebinde bulundu. Bu isteği reddedildi ve iade süreci başlamış oldu. Dosya iki yıl “dondu” Ne olup bittiği de pek bilinmiyordu.

23 GÜN SONRA

Ukrayna INTERPOL’ü, hukuki sorunlarının çözüleceği haberini  Romanya’da bulunan Bozkır’a ulaştırdı. İşte, bu haber Bozkır’ın Türkiye’ye dönüş yolunu açtı. Sorunlarının çözüleceğini uman Bozkır, Ukrayna’ya girişinde yakalandı ve Türkiye’den giden MİT elemanlarına teslim edildi. Bozkır, Necip Hablemitoğlu’nun öldürülmesinin yanı sıra Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden silah kaçakçılığının da sanıkları arasındaydı.

Getirildikten 23 gün sonra, Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu açıkladı. Açıkçası o güne kadar getirilişi C. Savcısı Zafer Ergün’den de gizlenmişti. MİT’ten sonra, Bozkır 13 gün de Ankara Emniyeti’nde sorgulandı. Bozkır bir şeyler anlatıyor ama onu Ukrayna’da bulup ilk  röportajı yapan değerli meslektaşım Toygun Atilla’ya söyledikleriyle, sorguda söyledikleri arasında da çelişkiler ortaya çıkıyordu.

İÇİNDE OLDUĞUNU KABUL ETTİ

Daha önce hep Hablemtioğlu cinayetiyle ilgisinin olmadığını söylerken, sorguda olayın içinde olduğunu kabul etti ve o gün yaşadıklarını ayrıntılı olarak anlattı. Cinayeti kendisinin işlemediğini ama cinayeti işleyen kişiyi olay yerine getirdiğini, suikastın ardından da  alıp evine bıraktığını söyledi.

Nuri Gökhan Bozkır’ın ifadesi üzerine 5 kişi gözaltına alındı. Bunlardan ikisi olay yerinde görülen şüpheli aracın asıl sahipleri. Bu kişi niçin önemli: Bunların Nuri Gökhan Bozkır’la da dolaylı ilişkisi var. İlginçtir, bu iki kişinin 2002’de ifadesi alınmış, Emniyet’e ifadeye gitmeden önce bir aracı vasıtasıyla Gökhan’la ilişki kurmuşlar. Üç kritik isim daha var. Aydın Köstem,  Nizamettin Avşar ve Mehmet Narin. Nizamettin Avşar’ın, Enver Altaylı’nın yakın arkadaşı olduğu, yargılandığı FETÖ davasında da Avşar’ın adı geçiyor.

Levent Göktaş


O İFADE ALININCA

Nuri Gökhan Bozkır, Özel Kuvvetler’den atılmıştı. Bozkır’ın, “Tetiği çekti” dediği Tarkan Mumcuoğlu, Özel Kuvvetler’den emekliye ayrıldıktan sonra ancak ifadesi alındı. Hablemitoğlu cinayetinin çözülmesi için önemli bilgiler elde edildi. Şubat ayındaki operasyonda tutuklanan Mehmet Narin de Özel Kuvvetler’de Levent Göktaş’ın komutanlığı döneminde emir subayıydı. Aydın Köstem ise FETÖ’nün “Türkiye İmamı” Mustafa Özcan’la, suikastı gerçekleştirenler arasında  ilişkiyi kurduğu düşünülen isimdi.

Kritik bir durumu da açıklayayım: Gözaltına alınanların iki şekilde sınıflandırılması mümkün. Sadece Nuri Gökhan Bozkır’ın ifadesinde adı geçenlerin tamamı ifadesi alındıktan sonra savcı tarafından tutuklanmaya sevk edilmeksizin doğrudan adli kontrolle serbest bırakıldı.

Gözaltına alınanlardan diğerleri ise Gökhan Bozkır’ın ifadesinden ibaret olmayan, başından beri çeşitli somut veriler nedeniyle dosyada “şüpheli” olarak isimleri geçen kişilerdi. Onların ise tamamı tutuklandı. Özel Kuvvetler’den emekliye ayrılan Fikret Emek, tetiği çektiği öne sürülen özel kuvvetler mensubu Tarkan Mumcuoğlu tutuklandı. Özel Kuvvetler’den emekliye ayrılan Levent Göktaş hakkında tutuklama talebiyle yakalama kararı çıkarıldı, yurtdışına çıkış yasağı konuldu.

ÖZEL KUVVETLER EĞİTİMİ

Levent Göktaş’ı devre arkadaşları, birlikte çalıştığı askerler, “kahraman” diye niteler.  Özel Kuvvetler’in seçkin askerlerinden birisi bana, “Levent’i, dağda 500 PKK’lının arasına atın, çoğunu öldürür, yaralar, kendisi de onların arasından sağ-salim kurtulur. Böyle bir cengaver, savaşçı bir subaydı” demişti.

Aynı isim, Kaşif Kozinoğlu ile birlikte 1992 yılında Azerbaycan ordusuna eğitim vermekle görevlendirilmişti. Koordineyi efsane isimlerden Engin Alan sağlamıştı. Bakın şu işe, üçü de Ergenekon, Balyoz soruşturmalarında cezaevine konulmuş, Kozinoğlu cezaevinde vefat etmişti.

Göktaş’ı yakalamak da zor. Ankara ve Bodrum’da ki adreslerinde bulunamadı. İstanbul’da kızının adresi de ikamet ettiği yerlerden birisiydi. Eve baskın yapıldı. Ancak, Göktaş o evde yoktu. Üzerine kayıtlı olmayan aynı rezidanstaki başka bir daireden çıkıp gitti. Aracı, plaka tanıma sistemine  takıldı. Antalya’ya kiralık araçla gitti, daha sonra İstanbul’a döndü. Göktaş’ın, Türkiye’den ayrılmadığı düşünülüyor.

BAKANIN ODASINDA

Göktaş, avukatlık yapıyordu. Ünlü iş insanı İnan Kıraç’ın hisselerini Sezgin Baran Korkmaz’dan 6 milyon Dolar’a devralmıştı. Sezgin Baran Korkmaz’ın hem 40 milyon Dolar alacağından vazgeçtiğini, hem de hisselerini ederinin çok altında İnan Kırıç’a devrettiğini aktarmıştım. 40 milyon Dolar borcun silinmesi konusunun da İçişleri Bakanı ile Sezgin Baran Korkmaz’ın bakanlıkta yaptığı görüşmede konuşulduğunu, Korkmaz açıklamış, bu görüşmenin ertesinde Türkiye’den ayrılmıştı. O görüşmeyle ilgili Bakan’ın bir açıklaması olursa onu da duyurmayı görev bilirim. O dosyada adı geçen, İçişleri Bakanı. Ama konunun Hablemitoğlu suikastıyla uzaktan yakından ilgisi yok.

Peki, Levent Göktaş’ın üzerine geçen o hisseler ne oldu? Onu ve diğer şirketlerde de olan hisselerini devrettiğini öğrendim. Levent Göktaş da bilir ki, kendisine ulaşabilsem, Nuri Gökhan Bozkır’ın Sauna çetesi davasında avukatı olduğunu da sorardım. Ancak, o istemedikten sonra ulaşmak da mümkün değil.

SAHTE HESAPLAR

Levent Göktaş’a, avukatı Hüseyin Ersöz de ulaşamadı. Göktaş’ın kızlarının isteği üzerine, babası adına sahte hesaplarla açıklama yapıldığını belirttiler. Göktaş’la Peker tanışıyor mu? Evet tanışıyor. Göktaş gibi kahraman bir komutanın adının böyle bir olayda geçmesi üzücü. Kendisiyle son konuştuğumda, “Benim bu olayla ilgim yok. Adım geçiyor ama ben büromdayım, kimsenin gelip beni aldığı yok” demişti. 20 yıllık sır cinayetle ilgili 6 kişi tutuklandı, bunların çoğunun ortak özelliği ülkemizin gözbebeği kuvvetlerinden Özel Kuvvet mensubu yani Bordo Bereli olmaları. Levent Göktaş aranıyor. Yaklaşık 1,5 ay içinde Savcı Zafer Ergün iddianamesini hazırlayacak. O iddianamede Bakan’ın adı geçer mi? Onu da iddianame çıkınca öğreneceğiz.