CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ülkemiz için büyük bir tehlikeye dönüşen, kullanıcılar arasında “MET” olarak bilinen Metamfetamin’i gündeme getirdi. Kullanıcıları şizofren yapan, beynini yok eden bu madde, ne yazık ki gençler arasında yaygın.

Tehlikeye her fırsatta dikkat çekiyoruz. 13 Haziran 2021’de bu köşenin okurlarına şunları aktarmıştım: “Esrar, eroin, kokain derken, yeni bir salgın başladı. Daha çok gençlerin kullandığı Metamfetamin halk arasında ise ‘MET’ diye bilinen uyuşturucu Türkiye’nin başına bela oldu. Ölüme yol açan, sokaklarda yarı canlı dolaştıran, kısaca kullanıcıların yaşamlarını sonsuza dek değiştirecek çok yaygın, tehlikeli ve farklı bir madde kullanımı ile karşı karşıyız.”

PEKİ NASIL GİRİYOR?

İçişleri Bakanı, bazı rakamlar açıklıyor ama yakalama oranının, Avrupa ülkelerine giden uyuşturucunun yüzde kaçı olduğunu söylemiyor. Eroin ana hammaddesi İran üzerinden, bunu eroine dönüştürmek için kullanılan, kontrolsüz olarak ithal edilen asit anhidrit ise batı ülkelerinden geliyor. Yani, Türkiye buluşma yeri.

Metamfetamin hammaddesi Afganistan’da yetişen bir bitki. Bunlar Suriye ve Irak üzerinden Türkiye’ye sokuluyor ve ülkemizde sentetik ürüne dönüştürülüyor. Evet, tonlarca yakalanıyor ama peki bu kadar uyuşturucu nasıl bulunuyor, nasıl giriyor, nasıl üretiliyor?

Narkotik Suçlarla Mücadele Dairesi toplumu aydınlatmak için halkla ilişkilere önem vermesi gerekirken, içine kapanmış durumda. Uyuşturucu yakalamalarıyla ilgili olarak il emniyet müdürünün yapması gereken açıklamaları bile doğrudan İçişleri Bakanı yapıyor. Uyuşturucu yüklü Kısmetim-1 gemisi, Lucy-S gemisi yakalandığında bile bunları il emniyet müdürleri açıklamıştı. Bakanın, neredeyse 3-5 kilo eroin yakalandığını bile açıklaması hayli yadırganıyor.

BUNLARI AÇIKLAMALI

Bakan, uyuşturucuyla ilgili açıklama yapmak istiyorsa, son varış yeri Mersin Limanı olan yaklaşık 5 ton kokainin alıcısının kim olduğunu açıklamalıydı. Kocaeli’de 500 kilo kokainin kimin olduğunu açıklamalıydı. Erzurum’da bin 840 kilo eroinin sahibini bulup bulmadıklarını açıklamalıydı. Gündeme getirilmeyen kokain kaçakçılığıyla ilgili iddialarla hakkında araştırma yapıp yapmadığını duyurmalıydı.

Geçen Haziran ayında CHP Uşak Milletvekili Özkan Yalım’ın, uyuşturucu kaçakçılığıyla ilgili Meclis Araştırması açılmasına ilişkin önergesi, AKP oylarıyla reddedilmişti. Türkiye’de 20 ton eroin yakalanmış, 8 milyon adet ecstasy ele geçirilmiş, tabi ki polis, jandarma ve gümrük muhafaza görevlilerinin başarısıdır. Ülkemiz aynı zamanda uyuşturucuda köprü konumundadır. Ecstasy yabancı ülkelerden Türkiye’ye sokuluyor, Türkiye üzerinden Ortadoğu ülkelerine gönderiliyor. Yani, yakalama oranının yüksek olması da doğaldır. Cezaevlerinde 117 bin civarında uyuşturucu satıcısı olduğu belirtiliyor. Bunların çoğunluğunu “Torbacı” denilen satıcılar oluşturuyor. Peki, “Baron”lar kim, onlar nerede?

MÜCADELE ZOR

Unutmayalım, “Her torbacı yani uyuşturucu satıcısı, aynı zamanda içicidir. Her içici de torbacıdır.” Sınır bölgesindeki bir ilçemizde, uyuşturucu satıcılarıyla etkili bir mücadele başlatan idealist emniyet müdürü iki yılda bin 843 “Torbacı” yakaladı. Üç imalathane ortaya çıkardı.

Ne mi oldu? Emniyet müdürünün orada görev süresi dolmamasına, hakkında soruşturma olmamasına rağmen başka bir il’e emniyet müdür yardımcısı olarak gönderildi. Eski görevine iade için dava açtı, kazandı. Ancak, Emniyet Genel Müdürlüğü, mahkeme kararı uygulamadı. Mesleğine küsen emniyet mensubu, emekliye ayrılıp gitti.

Bunlar görülünce, yerine gelenlerin de mücadele azmi azalıyor. Neden? Özellikle “Baron” diye bilinenlerin arkasında farklı güçler oluyor. Bunlar da o farklı güçlerin çoğu kez sponsoru, seçimlerde harcamalarını yapan kişi oluyor. Bilmiyorum, bakanın, emniyet genel müdürlüğü yetkililerinin bunlardan bilgisi var mı?

EN İYİ NARKOTİKÇİ

Fuhuş, uyuşturucuyu, uyuşturucu da fuhuşu tetikliyor. Fuhuşun çok olduğu yerlerde uyuşturucu daha fazla satılıyor. Kılıçdaroğlu’nun sözünü ettiği MET’in ne kadar yaygın ve kolay ulaşılabilir olduğu zaten küçük bir araştırmayla anlaşılıyor. Beyni yok eden, şizofren yapan, olmamış şeylere olmuş gibi inanan, akıl sağlığı giden, şiddete yönelen bu gençler de bizim gençlerimiz.

Onları kurtarmak ya da alışmadan uyarmak da yalnız İçişleri Bakanlığı’nın değil, ilgili tüm bakanlıkların, ailelerin, sivil toplum kuruluşlarının görevidir. “En iyi narkotik polisi annedir” gerçeğini de göz ardı etmeyelim.

DEVLET GELENEĞİ

Uyuşturucuyla mücadele eden bir sivil toplum kuruluşunun başkanıyla sohbet ettik. “Bizim çalışmalarımızı en çok polis engelliyor” dedi. Şaşırdım. Narkotik polisinin kendilerinden rahatsız olmasından yakındı. Narkotik Dairesi Başkanı İbrahim Hakkı Seydioğulları’na bu durumu sormak gerekirdi. Ancak, kendisine ulaşamadım.

Gençlerimizin “Akıl sağlığı” gidiyor haberiniz olsun. Kılıçdaroğlu’nun böylesine önemli bir konuyu gündeme getirmesinden bakan rahatsız olabilir. Ama Emniyet ve Jandarma yetkililerinin siyasetçiye cevap vermek için yarışması da devlet geleneğimizde yoktu. Siyasetçiye, bürokrat değil, siyasetçi cevap vermeli.