Sedat Peker’le 2000 yılında tanışmıştık. Star grubuna bağlı Kanal 6 TV’de, rahmetli Ömer Faruk Günel abimizle birlikte “Sisler Bulvarı” isimli programı yapıyorduk. Programımıza düzenli katılanlar arasında rahmetli Başbakan Bülent Ecevit, 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de bulunuyordu. Demirel’in katıldığı programın açılışını yaptıktan sonra bize neredeyse söz düşmüyordu. Araya girip bir şeyler söylemek istediğimizde, “Bir dakika... Bir dakika oraya geleceğim” diyor, o sözüne devam ediyordu.

Ömer Faruk Günel’e, “Abi her zaman Baba’yı (Demirel) programa alıyoruz. Bu seferde başka bir baba alalım” dediğimde ne olduğunu anlamadı. “Kamuoyunda ‘baba’ olarak bilinen isimlerden Sedat Peker’i programa davet edelim” dediğimde, “Olur mu ya öyle şey. Hem çıkmaz, çıkarsa da başımız belaya girer” dedi. Benim bu konuda kararlı olduğumu anlayınca “Ama her şeyi soralım” dedi. Ben de aynı görüşteydim.

PEKER’İN İKİ İSTEĞİ

O dönem hakkındaki iddialar nedeniyle Peker yine gündemdeydi. Programa katılma önerisini kabul etti. Programdan bir gün önce Peker, Ankara’ya geldi. Rahmetli Zafer Bey’in Kubbealtı lokantasında özel odada bir araya geldik. Arkadaşımız Sezai Şengün de programda Peker’e soru soracaklar arasındaydı.

Programda kendisine ailesiyle ilgili soru yöneltilmemesini rica etti.  Son derece makul bir istekti. Ama onun dışında her şeyi soracağımızı söyledim. “Sorabilirsiniz” dedi. Otururken çok ağrı çekiyordu. Belinden rahatsızdı. İğne yaptırdığını söyledi. Bizim programımızda konukla aramızda bir sehpa bulunuyordu. Kolunu dayaması için masa konulması isteğinde bulundu. Gerçekten ağrılar içinde programa geldi. Uzun programda da hep kolunu masaya dayadı.

DGM’DE YARGILANDIK

Program çok büyük ilgi görmüştü. Kanal, aynı programı defalarca yayımladı. Sedat Peker’in internet sitesinde de bir milyondan fazla o programı izlendi. TV programının dışında Peker’le ilgili edindiğim çok farklı ve ilgi çekici konuları Doğan kitaptan çıkan “Son Babalar” isimli kitapta topladım. Peker’i anlattığım bu kitap hala yeni baskılar yapıyor.

Ömer Faruk Günel ağabeyim, “Bu programdan dolayı başımız kesin belaya girer”  demişti. Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde  (DGM) yargılandık. Sonunda beraat ettik. Peker’le daha sonraki süreçte de konuşmuştuk. Son olarak, Alaattin Çakıcı’nın cezaevinden çıkmasından sonra, araya kimin girip barıştırdığı konusunda da konuşmuştuk. O, son konuşmamız oldu. Kitaplarımda aleyhine olan bölümler olmasına rağmen, bugüne kadar hiçbir saygısız sözü olmadığını da belirtmek isterim.

ŞÖYLE BAŞLIYOR    

Sedat Peker’in anlatımları üzerine bunları soruşturacak “Yürekli bir savcı yok mu” diye sorular yöneltiliyor. Haklılar ama sadece temennilerini dile getiriyorlar. Durum farklı. Anlatayım:

Suç soruşturmaları, Cumhuriyet savcısının haber alması ile başlıyor. Bunlar ihbar veya şikayet şeklinde oluyor. Vatandaş, “Mağdurum” diye şikayet ediyor. Ya da ihbar geliyor. Soruşturmanın başlaması da genellikle Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) adlı sisteme kayıt edilmesiyle oluyor. Yani ihbar evrakı veya vatandaş şikayetleri adliyenin “müracaat” birimine geliyor. Orada kayıt ediliyor, ilgili Cumhuriyet savcısına veriliyor. Ancak bazı ilçe adliyelerinde veya küçük adliyelerde ise savcı sayısı az olduğu için doğrudan Cumhuriyet savcısına yapılan başvuruyla soruşturma başlıyor. Genel işleyiş bu şekilde.

YOK MU YÜREKLİ MİLLETVEKİLİ?

Sedat Peker’in anlatımları, paylaşımlarının hem çok kişiyi kapsaması, hem de ülke genelinde işlenen farklı farklı suçlar olması, suçladığı bazı kişilerin statü farklılığı nedeniyle normal olarak adliyece soruşturulmayacak konular içerdiğinden  zorluk yaşanıyor. Bunu da örnekle açıklayayım:

Sedat Peker, İçişleri Bakanını suçluyor. İddia edilen eylemlerle ilgili olarak adliye bir şey yapamaz. Bakanın ifadesini alamaz. Görev kapsamındaki suç olduğu için TBMM’nin harekete geçmesi gerekir. Genelde adliyeler suçlanıyor ama gereğini yapmayan TBMM de var.  Milletvekilleri, “Yok mu yürekli bir Cumhuriyet savcısı” diyor ama bu konuda asıl görevin kendilerinde olduğunun farkında bile değil. Dün konuştuğum bir Cumhuriyet Savcısı, “Yok mu yürekli milletvekilleri?” dedi.

Aynı savcı, bu tür soruşturmalarda  savcıların da emniyetin ilgili birimlerinin de görev almak istemediklerini anlattı. Çünkü, isimleri geçenler öyle sıradan kişiler değil...

SUÇ DUYURULARI

Geçen Pazartesi günü CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, İYİ Parti  Genel Sekreteri Uğur Poyraz, DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, Gelecek Partisi’nin Konya İl Başkanlığı, Memleket Partisi Genel Sekreteri Halil İlker Çelik, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Peker’in açıklamaları üzerine suç duyurusunda bulundu.

Peker’in açıklamalarında Sermaye Piyasası Kurulu da önemli yer tuttu. Bunlar teknik bilgi gerektiren soruşturmalardır. O yüzden savcılık bu konuda da Sermaye Piyasası Kurulu ve bilirkişi desteği almak zorunda. Bunun da olayın içinde geçen bazı isimler nedeniyle kısa sürede sonuçlanması beklenmiyor.

Sedat Peker’in anlatımlarında adı geçenler arasında milletvekili de var. Onun da, dokunulmazlık durumunun değerlendirilmesi gerekiyor. Özetle Sedat Peker’in anlatımları salt adliyeleri ilgilendirmiyor. TBMM’nin, devletin diğer kurumlarının da harekete geçmesini gerektiriyor.

Olaylarda adı geçen kişilerin iktidara yakınlığı da dikkate alındığında harekete geçilir mi? Onun cevabını da siz verin.