Sağlık personelini önce itibarsızlaştırmaya çalıştılar, dövdüler, yaraladılar, şimdi de öldürüyorlar, topluca hastane basıyorlar. Bunlar hep devlet hastanelerinde yaşanıyor. Sanki doktorlara, “Ya yurt dışına git, ya özel hastaneye git” baskısı uygulanıyor izlenimi yaratıyor.

Olayların daha çok çıkış nedenlerini ve buna ilişkin değerlendirmeyi ünlü kalp doktoru Prof. Dr. Bingür Sönmez, paylaşımında şöyle yorumluyor:  “Ölen yakınlarınızın ölme sebebi doktorlar değildir. Ölen yakınlarınız doktorların ‘çabasına rağmen’ ölür. Geciken ambulanslar aciliyeti olmayan hastaların ambulans çağırmasından gecikir.  Acillerde beklediğiniz sıranın sebebi doktorlar değil, acil olmayan hastaların acile gelmesidir. Randevu bulamamanızın sebebi doktor değil, hasta yoğunluğudur. Doktorun yüzünüze bakmaması, doktorun değil, size 3 dakikalık muayene süresini reva gören sistemin suçudur. Sorunlarınızı sizler için emek veren hekimleri döverek-öldürerek çözemezsiniz.”  

O İMAM BAŞKA DİYOR

Konya’da Kardiyoloji Doktoru Ekrem Karakaya, benzer gerekçe gösterilip katledildi. Konya-Selçuklu Kayalar Camii imamı Ahmet Gür, camide minberde, protesto eylemine katılan doktorları eleştirmişti.

Diyanet İşleri Başkanı Prof.Dr. Ali Erbaş, olanları Hac’da öğrendi. Hemen belirteyim, Dr. Ekrem Karakaya’nın da bir yakını din görevlisi. Başkan Erbaş hem olana, hem de imamın sözlerine üzüldü. Din görevlisi, keşke sözlerini seçerek kullansa ve yeni gerilimlerin kaynağı olmasa. Bu durumu Diyanet İşleri Başkanı Başkan Ali Erbaş’a sordum. Şunları söyledi:

“Konya’daki olay bizi çok üzdü. Cuma günü minberden oldukça üzücü ve minbere yakışmayan bir konuşma yapan imam ile ilgili aynı gün soruşturma başlattık. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki gereği neyse yapılacaktır.”

Şimdilerde hastane basmak, sağlık çalışanlarına saldırmak, hatta ölümle tehdit etmek yaygınlaşıyor. Bu konuda, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın uyarıcı bir hutbe hazırlamasına  ihtiyaç olduğu günlerdeyiz.

BUNLAR DA YAŞANDI

İl İdaresi Kanunu’na göre ilin asayiş ve güvenliğinden vali sorumludur.  Güvenliği nedeniyle adını yazmadığım Konya Şehir Hastanesi’nde görevli sağlık personelinin yazdıklarını da aktaralım:

“Konya Şehir Hastanesi’nde Kardiyolog Dr. Ekrem Karakaya katledildi. Bizler sağlık çalışanları hastane önünde Vali ve İl Sağlık Müdürünü protesto ettik. Çünkü devasa hastanede hiçbir güvenlik önlemi yoktu. Hastanenin açılışında, ihaleyi alan firmanın her şeyi yerli yerine koyması gerekirken TIR’lar dolusu malzemeyi Meram Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden bizlere getirttiler. Hastaya kullanacağımız her türlü sarf malzemesini; şırıngadan, pamuğa, alkolden, eldivene, ultrasonlardan diğer teknik aletlere, kuvözlere kadar buraya getirttiler. Konya Şehir Hastanesi zaten gergin, mutsuz iken bu katliam oldu.

Haliyle biz de İl Sağlık Müdürü’nün, Başhekimin, Valinin bize seslenip üzüntümüzü paylaşmasını beklerken Vali Bey bunları arkasına aldı basına konuşmak için aşağıya indi. Olayı bir hasta yakınının silahlı katliamı gibi değil de sağlıkçının sağlıkçıya şiddeti saldırısına evirdi. Biz sağlık çalışanları da Vali ve İl Sağlık Müdürünü protesto ettik. Derhal basına yayın yasağı getirdiler.

ONLARI DAHA DA ÜZEN 

Bizleri asıl üzen ve duyduğumuzda, gördüğümüzde inanamadığımız olay ise  Vali Vahdettin Özkan’ın hastaneden ayrılır ayrılmaz bazı gazetecilerle balıkçıya gidip poz vermesiydi. Üstelik Konya Valiliği sitesinde şehit edilen kardeşimiz için tek bir taziye mesajı yokken, balıklı yemeğin görselini paylaşmışlar.

Olay günü biz sağlıkçılar aklına ne ekmek ne su geldi. Hele katledilen doktorumuzun  iki küçük kızının resimleri servis edilince bırakın yemeği uykularımız kaçtı. Devletin Valisi önceden programında olsa dahi daha cenaze hastaneden çıkmadan balık yemeğe gider mi? Bu olay Konya’da ciddi rahatsızlık uyandırdı.”

Böyle bir günde, valinin gazetecilerle birlikte balıkçıya gitmesi tabii ki normal bir durum değil. Olayı diğer cephesinden de aktaralım.

PAYLAŞIM VALİLİKTEN

Konya’da 11 yerel gazete yayımlanıyor. Bunların bazıları Ankara’da, İstanbul’da bastırılıyor. Valinin gazetecilerle yemekte buluşup basının, ilin sorunlarını konuşması da doğal. Bu yemek tarihi de bir hafta önce belirlenmiş. Doktorumuza yapılan saldırı üzerine o gün yemeğin iptal edileceği düşünüldü ve bazı meslektaşlarımız bu durumu Valiliğe sordu. “Vali Bey’in vakti var, iptal edilmedi” diyenler de, 19.00 civarında yemeğin iptal edildiği bilgisini aldığını söyleyenler de oldu.

Katliamla ilgili habere yayın yasağı getirildi. O saatte gazetelerin bir bölümü de basılmıştı. Bunun doğuracağı sorunlar nedeniyle Konya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Sefa Özdemir, gelişen ani durum üzerine, gazete sahip ve yöneticilerinin yayın yasağını ihlalden sıkıntıya düşmemesi için vali ile görüşme talebinde bulundu. Vali Özkan gazetecilerin balıkçıda buluşma davetine, cenazenin aileye tesliminden sonra, saat 21.00 civarında katıldı.

İngiliz Büyükelçi ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın karlı bir günde buluşması ve MOBESE görüntüleri servis edildi. Aylar geçti, hala İmamoğlu’na “Kar yağarken, trafik felç olurken niçin lokantaya gitti?” eleştirileri devam ediyor. Doktorun öldürüldüğü günün akşamı vali-gazeteciler buluşmasına katılanlar “Böyle bir günde balık lokantası fotoğraflarını paylaşmak ayıp olur” deyip paylaşılmadı. Ancak, Valilik sitesinde  fotoğrafların yayımlanmasına onlar da hayret ettiler. Vali Vahdettin Özkan’ın peşini bu fotoğraflar bırakmayacak, sağlıkçılar bunu hiç unutmayacak.