Sabancı Üniversitesi (SÜ) Rektörü Prof. Dr. Yusuf Leblebici, akademik özgürlükle eş değerlendirdiği “hedef çoğullaması” kavramını açıyor:

“Öğrencilerin önlerinde 50 yıllık çalışma hayatı olacak. Bu süreçte tek bir şirkette ve alanda çalışmayacaklar. Hayatlarında karşılaşacakları farklı durumlara hazırlıklı olmaları gerekiyor.”

★★★

8.3 milyon öğrencinin eğitim gördüğü 76’sı vakıf üniversitesi olmak üzere toplam 205 üniversitede “hedef çoğullaması” ilkesi uygulanabilir mi?

Leblebici bu soruya olumlu yanıt veremiyor...

“20-30 bin öğrenci kapasitesi olan bir üniversite, öğrencilerine seçim özgürlüğü veremez, üniversitenin akademik altyapısının yeterli olması  gerekir. Lisans düzeyinde 4 bin 223 öğrencimiz var. Artırmayı düşünmüyoruz. Her yıl 790 öğrenci alıyoruz” diyor.

★★★

Her yıl Batı’nın önde gelen başkentlerinde mezunlarıyla toplantılar yaptıklarını belirten Leblebici, Amerika’nın teknoloji üssü Silikon Vadisi’nde yaptıkları toplantıya katılımın 130’u aştığını vurguluyor.

★★★

Son 22 yılda neredeyse her 4 Sabancı Üniversitesi mezunundan 1’i yurt dışına gitmiş.

15 bin mezunun doktora dahil yüzde 22’si yurt dışındayken, yeni mezunlarda bu oran yüzde 15-16’ya düşmüş.

Türk Lirası’nın değerinin düşmesi, orta sınıf ailelerin “eğitim” bütçesini de vuruyor.

★★★

Kaliteli eğitime erişim imkanı verildiğinde Türk gençleri küresel “yetenek” havuzunda yerlerini alıyorlar.

SÜ’den üç kadın...

Fizikçi, malzeme bilimci Canan Dağdeviren, Massachusetts Institute of Technology (MIT)’de öğretim üyesi, Harvard tarihinde “junier fellow” (genç dost) seçilen ilk Türk akademisyen.

Microsoft’ta Kıdemli Araştırmacı Ece Kamar, Boston Üniversitesi Araştırma Bölümü Direktörü Ayşe Kıvılcım Coşkun, Amerika’da kariyer basamaklarını çıkıyor.

★★★

Bir gün ülkelerine dönerler mi?

Pandemi döneminde üniversitelerine aldıkları 52 yeni öğretim üyesinin 28’inin yurt dışından geldiğini vurgulayan Leblebici, “Mezunlarımızın bir süre yurt dışı deneyimi edinmelerini doğru buluyorum. Öğretim üyelerimizin yüzde 85’i yurt dışından doktoralı” bilgisini paylaşıyor.

★★★

Akademik başarı sıralamalarında birinci ve ikinci sırayı SÜ ile paylaşan Koç Üniversitesi’nde de toplam 6 bin 900 öğrenci eğitim görüyor.

Öğrenci sayısı ile bilimsel kalite arasında bağ kurmak mümkün.

2019 verilerine göre dünyanın önde gelen üniversitelerinden Harvard’da 6 bin 700 lisans öğrencisi bulunuyor.

Aralık 2020 itibarıyla 97 Nobel Ödüllü MIT’de lisans öğrenci sayısı 4 bin 602...

★★★

Amerika’nın, Avrupa’nın önde gelen üniversitelerinde yıllık eğitim ücreti 50 bin doların üzerinde, Türkiye’nin önde gelen vakıf üniversitelerinde yıllık eğitim ücretleri 240 bin lirayı aşıyor. Türkiye’de nitelikli yüksek öğrenime erişim bir sınıf sorunu haline geldi.

DİSK’in “Türkiye’de Genç İstihdamı” 2021 raporuna göre yükseköğretim mezunu gençlerde işsizlik oranı yüzde 35.1, en düşük işsizlik oranı ise yüzde 19.6 ile ortaokul veya dengi meslek ortaokul mezunu gençlerde...

Ekonomik antropoloji ne diyor?


Yurt dışında doktora yapma imkanı olan gençlerden birisi ile konuşuyorum; “Ekonomik antropoloji okumak istiyorum” diyor... Ekonomik kaygılar gençlerde bilimsel araştırma talebini artıyor olabilir.

Marmara Üniversitesi İngilizce İktisat Bölümü’nde yüksek lisans öğrencilerine “ontoloji” dersi (varlık felsefesi) veren ekonomist Prof. Dr. Hurşit Güneş, ekonominin felsefesiyle ilgileniyor:

“İktisadın babaları fizikçi ve matematikçiydi. Son 25-30 yılda matematiğin yanı sıra, psikoloji ve sosyolojiyi de içine alan ‘davranışsal ekonomi’ metodolojisi tartışmaların içine girdi. İslam öğretisine dayanarak faize ‘haram’ diyen yaklaşımı araştıran bir iktisatçıyım. Batı finans dünyası da, Arap sermayesini çekmek için ‘murabaha’, ‘sukuk’ gibi faize karşı enstrümanlar çıkardı. Gelişmedi. Para Hz. İsa’dan beri insanın hayatında. Adaleti sağlamanın tek yolu faiz değil.”

Türkiye’de ekonomi biliminin dallarına ilgi oldukça düşük.

Amerika’da 11 Eylül 2011 sonrası patlayan ekonomik krizine bir tepki olarak, finans kapitalin kalbinin attığı New York’ta başlayıp dünyaya yayılan “Wall Street’i İşgal Et” hareketi bu kavramı es geçmemişti.

Türkiye bu tartışmaların çok uzağında.

Prof. Dr. Fatma Belkıs Kümbetoğlu, TÜBİTAK’ın Politik  Bilim ve Toplum Başkanlığı’nın Popüler Bilim Yayınları’nda yer alan makalesinde “ekonomik antropoloji”nin tarifini şöyle yapıyor: “Antropolojinin kültürlerin üretim, tüketim ve dağıtım sistemlerini ve bu üç alanın nasıl örgütlendiğini inceleyen alt disiplinidir.”

Ekonomiyi dini inanışları/yorumlayışları ile açıklayan bir iktidar; bilim dünyasında böylesine derin kazılara girişen bir kuşağı yönetemez.