Osmanlı yönetimi Sevr’i imzaladı. Sevr, Padişah Vahdettin onaylamadığı için değil, Mustafa Kemal Paşa’nın başkomutanlığındaki Türk ordusu Büyük Zaferi kazandığı için geçersizdir. Kurtuluş Savaşı kaybedilse Sevr ağırlaştırılmış biçimde uygulanacaktı.


İki gün sonra 10 Ağustos 2022;  Atatürk’ün deyişiyle “Türk milletine kurulan büyük suikast” Sevr Antlaşması’nın 102. yılı...  “Lozan zaferini” anlamak ve anlamlandırmak için “Sevr hezimetini” iyi bilmek gerekir. Bu nedenle bugünkü konumuz 11 Soruda Sevr Antlaşması...

Soru 1. Sevr Antlaşması ve Üçlü Antlaşma Nerede Nasıl Hazırlandı?

Cevap 1: Sevr Antlaşması -ön görüşmeler hariç- Avrupa’da çeşitli konferanslarda toplam 102 oturum sonunda hazırlandı. Bu 102 oturumun 79’u Birinci Londra Konferansında (12 Şubat 10 Nisan 1920), 20’si San Remo Konferansında (18-26 Nisan 1920) gerçekleşti. Osmanlı topraklarında İngiltere, Fransa ve İtalya’ya nüfuz bölgeleri bırakan Üçlü Antlaşma da bu iki konferansta hazırlandı. (Bkz. Osman Olcay, Sevr Antlaşması’na Doğru, Ankara, 1981)   

Soru 2: Sevr Antlaşması Osmanlı’ya Nasıl Bildirildi?

Cevap 2: Müttefikler, Sevr Antlaşması’nı Osmanlı’ya bildirmek için 22 Nisan 1920’de Osmanlı hükümetini Paris’e davet ettiler. Sadrazam Tevfik Paşa başkanlığında 29 kişilik Osmanlı heyeti, 1 Mayıs 1920’de Paris’e gitti. Heyete, 200 bin liralık olağanüstü bir ödenek verildi. 11 Mayıs 1920’de Fransız Dışişleri Bakanlığı’nın saatli salonunda barış şartları ve Üçlü Antlaşma Osmanlı heyetine sunuldu. Müttefikler, Osmanlı’ya bir ay süre verdiler. Osmanlı hükümeti, 31 Mayıs 1920’de Müttefiklere başvurup sürenin 11 Temmuz 1920’ye kadar uzatılmasını istedi. Ancak Müttefikler sürenin 26 Haziran 1920’de sona ereceğini bildirdiler. Bunun üzerine Sadrazam Damat Ferit başkanlığında bir Osmanlı heyeti, antlaşmayı değiştirmek umuduyla Fransa’ya gitti. 12 Haziran 1920’de Paris’e hareket eden Osmanlı heyeti, yolculuk sırasında açıkça aşağılandı; Fransa’da tutuklu muamelesi gördü, hakarete uğradı. Müttefikler antlaşmayı değiştirmeyi reddettiler. Müttefikler, 16 Temmuz 1920’de, barış antlaşmasının, 27 Temmuz 1920’ye kadar mutlaka imzalanmasını istediler.18 Temmuz 1920’de Fransız Başbakanı M.A.Millerand, Osmanlı heyetini yazılı olarak tehdit etti.

Soru 3: Müttefikler Sevr’i Türkiye’ye Nasıl Dayatmak İstediler?

Cevap 3:  Müttefikler, 20 Haziran 1920’de Hythe Konferansında Yunan ordularının Anadolu içlerine ilerlemesine izin verdiler. Yunan orduları, 22 Haziran 1920’de Milne Hattı’nı geçerek Uşak ve Bursa yönünde ilerlemeye başladı. Kısa sürede Salihli, Akşehir, Karaağaç, Soma, Kula, Eşme, Sındırgı, Balıkesir, Nazilli, Edremit, Susurluk, Bandırma, Mudanya, Bursa, Kırklareli, Edirne ve Tekirdağ Yunan ordularınca işgal edildi. 25 Haziran 1920’de İngilizler, Bandırma’ya asker çıkardı. 6 Temmuz 1920’de bir İngiliz filosu 3 saat boyunca Mudanya’yı bombaladı. 10 Temmuz 1920’de bir Ermeni Lejyonu Adana’ya girdi. 20 Temmuz 1920’de Tekirdağ bir İngiliz filosunun koruması altında Yunanlarca işgal edildi. Aynı gün, Sevr Antlaşması imzalanmazsa İstanbul’un da Yunanlarca işgal edileceği bildirildi. Osmanlı yönetimi o gün Sevr’i imzalamayı kabul etti.

Sevr süngünün ucundaki antlaşmaydı.  Süngü düşene kadar Sevr gündemde kalmaya devam edecekti.

Soru 4: Osmanlı, Sevr Antlaşması’nı Neden ve Nasıl İmzaladı?

Cevap 4: 16 Mart 1920’de İstanbul Müttefiklerce işgal edilmiş, 18 Mart 1920’de Osmanlı Mebusan Meclisi çalışmalarına ara verip kapatılmıştı. Meclisin yokluğunda Sevr’i imzalamayı kabul eden Padişah Vahdettin ve Sadrazam Damat Ferit, bir “Saltanat Şurası” topladılar.

22 Temmuz 1922’de saat 15.00’te Yıldız Sarayı’nda toplanan Saltanat Şurası’na Padişah Vahdettin, Veliaht Abdülmecit Efendi ve Sadrazam Damat Ferit’in de aralarında olduğu 50’ye yakın devlet adamı, ulema ve komutan katıldı. Vahdettin’in başkanlık ettiği toplantıda, konuşmalardan sonra “Kabul edenler ayağa kalsın, etmeyenler otursun” denilince herkes ayağa kalktı. Yalnız, Topçu Feriki Rıza Paşa ayakta olduğu halde “çekimser olduğunu!” söyledi.

Rıza Tevfik, Hadi Paşa ve Reşat Halis’ten oluşan üç kişilik Osmanlı heyeti, 10 Ağustos 1920’de, saat 16.08’de Sevr Porselen Fabrikası’nın Konferans Salonunda 433 maddelik idam fermanı Sevr Antlaşması’nı imzaladı.

Antlaşma; Britanya İmparatorluğu, Fransa, İtalya, Japonya, Ermenistan, Belçika, Yunanistan, Hicaz Krallığı, Polonya, Portekiz, Romanya, Sırp-Hırvat-Sloven Devleti, Çekoslovakya ve mağlup Osmanlı Devleti arasında imzalandı. 

Soru 5: Sevr Antlaşması Padişah Vahdettin’den Gizli mi İmzalandı?

Cevap 5: Hayır! Sevr Antlaşması Padişah Vahdettin’in rızası ile imzalandı. Öncelikle Sevr Antlaşması bizzat padişahın başkanlık ettiği Saltanat Şurası’nda kabul edildi. Ayrıca Padişah Vahdettin, 1923’te Mekke’de yayınladığı beyannamesinde “vakit kazanmak için” anlaşmanın imzalanmasını kabul ettiğini itiraf ediyor. Üç kişilik Osmanlı heyeti, 10 Ağustos 1920’de, padişaha rağmen değil, padişahın oluruyla, isteğiyle, izniyle Sevr’i imzaladılar. 

21 Ağustos 1920’de İtilaf devletleri Yüksek Komiserleri Sevr’i imzalamayı kabul eden Padişah Vahdettin’i ilk kez ziyaret ettiler. Yüksek Komiserler, Padişah Vahdettin’den Milli Hareketi bastırmasını istediler. O gün Vahdettin’le görüşen İngiliz Amiral de Robeck, İngiliz Dışişlerine şu bilgileri gönderdi: “Vahdettin, Türkiye’nin ölüm fermanı demek olan Sevr Antlaşması’nın imzalanması için emir verirken gelecekte İngiltere’nin yardımına dayanacağı ümidi beslediğini... yaşayacak olduğu takdirde bir dost yardımına ihtiyacı olduğunu... belirtmiştir.(G. Jaeschke, Kurtuluş Savaşı İle İlgili İngiliz Belgeleri, Ankara, 1991, s.7)

İngiliz Yüksek Komiseri Horace Rumbold da 10 Aralık 1921’de Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a gönderdiği bir yazıda “Vahdettin, Sevr Antlaşması’nın imzalanmasına bizim baskımızla izin vermiştir” diyordu. (Salahi R. Sonyel, İngiliz Belgelerinde Mustafa Kemal, Vahdettin ve Kurtuluş Savaşı, Ankara, 2007, s. 157)

Osmanlı heyetinden Hadi Paşa Sevr Antlaşması’nı imzalıyor (10 Ağustos 1920)


Soru 6: Osmanlı Yönetimi Sevr’i TBMM’ye Kabul Ettirmek İstedi mi?

Cevap 6: TBMM, 7 Haziran 1920’de, İstanbul’un işgal edildiği 16 Mart 1920’den itibaren İstanbul hükümetinin yapacağı bütün antlaşmaların geçersiz sayılmasına karar vermişti. Bu kapsamda TBMM, Sevr Antlaşması’nı da geçersiz saydı. 19 Ağustos 1920’de TBMM, Sevr Antlaşması’nı kabul edenleri ve imzalayanları “vatan haini” ilan etti. 7 Ekim 1920’de Ankara İstiklal Mahkemesi, Sevr’i kabul eden Damat Ferit ile Sevr’i imzalayan Hadi Paşa, Rıza Tevfik ve Reşat Halis’i gıyaben idama mahkûm etti.

10 Ekim 1920’de işgalci devletlerin Yüksek Komiserleri, Padişah Vahdettin’i ziyaret ettiler.  Sevr’in kabulü için Ankara’yı ikna etmek üzere Anadolu’ya bir heyet göndermesini istediler. 4 Kasım 1920’de Tevfik Paşa Hükümeti, Anadolu’ya bir heyet gönderdi. Heyete, “Hükümet Sevr Antlaşması’na uymakla yükümlüdür. Ankara Sevr’i kabul etmelidir” talimatı verildi. Atatürk, Anadolu’ya gönderilen bu heyetle 5 Aralık 1920’de Bilecik’te bizzat buluştu. Sevr’i asla kabul etmeyeceklerini söyledi. Ayrıca heyetin İstanbul’a dönmesine izin vermeyip Ankara’ya götürdü.

Soru 7: Yunanistan Dışında Müttefikler Sevr’i Neden Onaylamadı?

Cevap 7: Çünkü Sevr Antlaşması imzalandıktan sonra koşullar değişti. Sevr’den, sadece 3 ay sonra Yunanistan’da İngiliz yanlısı E. Venizelos devrildi. Sürgündeki Alman yanlısı kral I. Konstantin geri döndü. İtalya ve Fransa, istemedikleri kralın dönüşü üzerine derhal Sevr’in gözden geçirilmesini istediler. İngiltere ise bu ani değişiklik üzerine tarafsız görünmeye çalıştı.  Diğer taraftan, Padişah Vahdettin ve Damat Ferit’in Milli Harekete karşı yürüttükleri iç savaş başarısız oldu. İsyanlar bastırıldı. Damat Ferit istifa etti. Türk ordusunun Gümrü’ye girmesi üzerine yenilen Ermeniler barış istedi. 2 Aralık 1920’de Ermenilerle imzalanan Gümrü Antlaşması ile Batum ve çevresi Türkiye’ye bırakıldı. Böylece ABD Başkanı W.Wilson’un, Sevr’e uygun olarak 22 Kasım 1920’de çizdiği Ermenistan sınırları geçersiz hale geldi. Bu sırada Güney Anadolu’da Fransızlar da yenildi.  Yunan ordusuna karşı kazanılan 1.ve 2. İnönü zaferleri hesapları bozdu. TBMM’nin Sovyet Rusya ile Moskova Antlaşması’nı ve Fransa ile Ankara Antlaşması’nı imzalaması; Sovyet Rusya ile TBMM’nin yakınlaşması, Fransızların ve İtalyanların Anadolu’dan çekilmesi üzerine İngiltere ve Yunanistan yalnız kaldı. İngiltere, Yunan ordusunun  kesin zaferi kazanmadan Sevr’i onaylamanın anlamsız olduğunu gördü. İnönü ve Sakarya zaferleri sonrasında İngiltere, Fransa ve İtalya Sevr’in onaylanması ısrarından vaz- geçtiler. Müttefikler, Sevr’i biraz hafifleterek TBMM’ye kabul ettirmeyi denediler. Önce Şubat 1921’de Londra Konferansı’nda, sonra Haziran 1921’deki ve son olarak da Mart 1922’deki barış tekliflerinde “Yeni Sevr” diye adlandırılabilecek yeni taslaklar hazırladılar. TBMM, gerçek bağımsızlığa aykırı bulduğu bütün bu sahte barış tekliflerini reddetti.

Atatürk’ün başkomutanlığında kazanılan Büyük Taarruz ve Başkomutan Meydan Muharebesi emperyalizmin Sevr hayalini tamamen bitirdi.

Sevr Antlaşması’na göre Türkiye (Ortadaki beyaz bölge)


Soru 8: Sevr Antlaşması Hiç Uygulanmadı mı?

Cevap 8: Hep Sevr Antlaşması’nın “ölü doğmuş” olduğu söylenir. Aslında pek de öyle değil. Sevr Antlaşması onaylanmadığı için “hukuken” yürürlüğe girmese de aslında “fiilen” yürürlüğe girdi. Sevr, imzalanmasından 2 gün sonra, 12 Ağustos 1920’de, Yunanlar, Sevr’de belirtildiği şekilde İzmir’in yönetimini resmen devraldılar. İzmir’de Yunan yasalarını kabul edip Yunan mahkemeleri kurdular.  Sevr’e göre Yunan idaresinde kalan bazı köylerin vergileri Yunanlarca toplanmak istendi. (BOA. DH.İ.UM. 20-14 ) Sevr Antlaşması’na göre gümrük vergisinin “kıymet-i eşya üzerinden” alınacağı bildirildi. (BOA. MV. /220-72).Sevr Antlaşması gereğince Yunan idaresine bırakılan bölgelerdeki memurların maaşlarının nasıl ödeneceğine” karar verildi. (BOA. DH.İ.UM /20-14) 22 Ağustos 1920’de Osmanlı yönetimi, Sevr Antlaşması ile kaybettiği yerlerdeki memurların maaşlarını kesti. Sevr’deki gibi kapitülasyon sistemi uygulanmaya başlandı. Türk maliyesi tamamen Müttefiklerin denetimine geçti. Müttefikler, zaten Sevr’de ifade edildiği gibi Boğazları ellerinde tutup yönetiyorlar, hükümeti ve orduyu denetliyorlardı. Müttefikler, Sevr’de belirtildiği gibi silahlara da el koymuşlardı. Ayrıca Lozan Antlaşması imzalanıncaya kadar uluslararası alanda hep Sevr Antlaşması resmi belge olarak kabul edildi.

Soru 9: Sevr Antlaşması Padişah Onaylamadığı İçin mi Geçersizdir?

Cevap 9: Hayır! Osmanlı Anayasası Kanuni Esasi’nin 7.maddesine göre antlaşmaların geçerli olması için önce “Meclisi Umumi” de onaylanması gerekiyordu. Fakat o sırada Osmanlı Meclisi kapalıydı. Açık olsa da onaylamazdı. Dolayısıyla, meclisin onayından geçmeyen bir antlaşmayı padişahın onaylamasının “hukuken” bir anlamı olmayacaktı.

Buna karşın Vahdettin, sonradan yaptığı açıklamada “Zaman kazanmak için antlaşmayı onaylamadığını!” belirtiyor. Bunu Vahdettinci yazarlar da tekrarlıyor. Oysa Vahdettin, tam tersine, böyle ağır bir antlaşmayı onaylamanın yaratacağı tepkiden ve bu tepkinin etkisiyle Milli Hareketin güçleneceğinden korkuyordu. 14 Ekim 1920’de Amiral de Robeck, Lord Curzon’a gönderdiği bir gizli yazıda şöyle diyordu: “Sultan, antlaşmanın hemen onaylanmasının Anadolu’daki milliyetçi hareketi körükleyeceğini söyledi.” (Bilal N. Şimşir, İngiliz Belgelerinde Atatürk, C.2, Ankara, 1975, s. 361)

Kısacası Vahdettin’in antlaşmayı onaylaması hiçbir şeyi değiştirmeyecekti. Tam tersine, Vahdettin’e yönelik halk tepkisi daha da artacaktı. Prof. Sina Akşin’in dediği gibi Vahdettin eğer Milli Mücadele’ye zaman kazandırmak için işi yokuşa sürmek isteseydi “meclis onayını” dile getirmesi gerekirdi. Ama bunu hiç denemedi. (Sina Akşin, İç Savaş ve Sevr’de Ölüm, İstanbul, 2010, s.350)

Soru 10: Sevr Aslında Antlaşma Değil Proje midir?”

Cevap 10: Vahdettinci yazarlar, Sevr’in aslında “antlaşma” değil bir “proje” olduğunu, Atatürk’ün de Nutuk’ta Sevr’den “proje” diye söz ettiğini iddia ediyorlar. Koca bir palavra! Sevr’den orijinal metinlerde “Sevr Antlaşması” olarak söz edilmektedir.  Sevr, Osmanlı Arşiv Belgelerinde de hep “Sevr Muahedenamesi (Antlaşması)” olarak geçmektedir. Bu konuda “Sevr Muahedenamesinin Tercümesi” başlıklı arşiv belgelerine bakılabilir. (BOA. HR. SYS. /2310-5) Atatürk de Nutuk’ta Sevr’den sadece “proje” olarak söz etmemiş, birçok yerde de “muahede” yani “antlaşma” olarak söz etmişti. Örneğin “Fransa Hükümetiyle Yapılan Görüşmeler ve Ankara Antlaşması” başlıklı bölümde tam 4 defa “Sevr Antlaşması” demiştir. (Gazi Mustafa Kemal, Nutuk/Söylev, C.2, 3. Bas., Ankara, 1989, s. 831) Atatürk, Nutuk’ta Lozan Antlaşması ile diğer antlaşma tekliflerini karşılaştırırken de Sevr’den yine “antlaşma” diye söz etmiştir. “Bu antlaşma (Lozan), Türk milletine karşı yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük suikastın yıkılışını ifade eden bir siyasi zaferdir.” (Nutuk, s. 1023)

Soru 11: Sevr Antlaşması Türkiye İçin Neden Bir İdam Fermanıdır?

Cevap 11: Sevr, başında kukla bir halifenin bulunduğu (Md 36,139), ordusu, donanması, hava gücü olmayan, askeri okulları kapatılmış (Madde 168), tüm zenginlikleri elinden alınmış, ağırlaştırılmış kapitülasyonlarla sömürülen, çok hukuklu, sürekli Batı’nın denetimi altında tutulan, tamamen dışa bağımlı ve Anadolu’nun ortasına sıkıştırılmış çok küçük bir Türkiye bırakıyordu.

Sevr’e göre kurulacak olan Boğazlar Komisyonu adeta ayrı bir devletti. İstanbul, Türkiye’nin başkenti kalmakla birlikte yönetimi Boğazlar Komisyonuna bırakılmıştı. Ayrıca Türkiye, antlaşmaya uymazsa İstanbul’un statüsü değişebilecekti. Daha önce kaybedilmiş olan adalara ek olarak Bozcaada ve Gökçeada da Türkiye’den alınacaktı. Anadolu etnik ve dinsel olarak parçalanacaktı. İzmir ve civarı Yunanistan’a bağlanacak, Trakya’nın büyük bölümü Çatalca’ya kadar Yunanistan’a bırakılacak, Doğu Anadolu’da Ermenistan, Güney Anadolu’da bir Kürdistan kurulacaktı. Anadolu ve civarı İngiltere, Fransa ve İtalya’nın “nüfuz bölgelerine” bölünecekti.

Gerçek şu ki, Lozan’da Sevr’i yırttık;  Sevr’de Türkiye’ye bırakılan 480 bin k2 toprağı Lozan’da –Hatay hariç- 736 bin km2’ye çıkardık.