Yunan edebiyatında ilk kez MÖ. 5’inci yüzyıl başında ortaya çıkan parrhesia kavramı, hakikati söylemek anlamına gelir.

Parrhesiastes ise, hakikati söylemeyi görev edinen dürüst cesur kişidir.

Kandırma yerine dürüstlüğü, sessiz kalma yerine hakikati, güvenlik yerine tehlikeyi, yaltaklanma yerine eleştiriyi, kendi çıkarını koruma veya kayıtsızlık yerine ahlaki ödevi tercih edendir parrhesiastes...

Sorunu gören-bilen, insanları yaklaşan tehlike konusunda uyaran parrhesiastes, günümüzde kötü haber getiren/felaket tellalı kişi konumuna indirgendi.

İnsanların öğrenmek değil, duymak istedikleri “hakikat” oldu! Düpedüz yalan söyleyen kurnazlar bağışlanır, demagoji yapanlar alkışlanır oldu!

Bertolt Brecht, “Leben des Galileo” (Galileo’nun Yaşamı) eserinde parrhesiastes örnek olarak Galileo Galilei’nin öğrencisi Andrea Sarti’yi gösterdi.

Galilei, Katolik Engizisyon Mahkemesi’nde sorgulanırken pişmanlık/nedamet getirince Sarti, hayal kırıklığı ile gerçeği haykırdı, “evrenin merkezi güneştir ve dünya, güneşin etrafında döner.”

★★★

Nouriel Roubini, İstanbul’da 1958 yılında doğdu. İki yaşındayken ailesi Tahran’a taşındı. Daha sonra İsrail ve İtalya’da yaşadılar.

Roubini, Harvard Üniversitesi’nden mezun oldu. Yale Üniversitesi’nde görev yaptı. ABD Hazine Bakanlığı ve IMF’ye danışmanlık yaptı.

Dünyada tanınmasını sağlayan, 2008 krizinin geldiğini ilk söyleyen ekonomist olmasıydı. Medya tarafından hızla popüler kişi yapıldı. Sözüne güvenilir kahin muamelesi görmeye başladı. Ancak:

Kapitalizmin sürdürüleceğinin imkansız olduğunu söylemeye başlayınca medya tarafından görülmemeye başlandı. Gündemden düşürüldü. O artık, “Dr. Doom” (Doktor Kıyamet) oluverdi! Neydi:

Sorunu gören bilen, tehlike konusunda insanları uyaranlar felaket tellalı karamsar kişi konumuna indirgenir! Bu hiç şaşmaz. Bizde de hakikati söyleyenler pek sevilmez.

Türkiye’de doğan Amerika’da yaşayan uzmanlara pek hevesliyiz ama nedense Prof. Nouriel Roubini ismi pek gündeme getirilmiyor? Tekrar “vebalı” duruma getirildi. Oysa:

2009 yılında, dünyada krizden en çok etkilenecek üç ekonomi içinde Türkiye’yi de saydı.

2012 yılında “Türkiye’nin sıcak paraya olan muhtaçlığı çoğaldı” dedi. Vs.

O yıllarda Türk ekonomisine övgü dizen kimi ekonomistler, bugün Türkiye’nin ağır krizden nasıl çıkacağını anlatıyor!

Kim aslında parrhesiastes?

★★★

Bugün ülkede varlığına en çok muhtaç olduğumuz, nitelikli eleştiridir.

Tenkit küçümsenerek katledildi. Çünkü:

Siyasette özgüven kaybı yaşanıyor. Değerler dünyası allak bullak oldu.

İktidarıyla muhalefetiyle kimse eleştiri kabul etmiyor. Herkes kendi egemen söyleminin savunulmasını dayatıyor. Ki:

Politik duruşunuzu, eleştiri zeminini kendi özgür iradenizle oluşturmadığınız düşünülüyor. Ve, ilkeli bağımsız tavrınız ağır hakaretle karşılık buluyor; “satılmış!”

AKP’nin hoyrat/kaba/kırıcı dili muhalefete de bulaştı. “Bütün renkler aynı hızla kirleniyordu birinciliği beyaza verdiler!”

Herkes yandaş arayışında. Siyasetlerinin aparatı olmayana tepki gösteriyorlar. Bu öyle bir ayrım ki; iktidar eleştirecek muhalefet eleştirmeyecek ya da tersi! Ne siyasi olarak mümkündür ne de ahlakidir bu durum!

Yazık ki politik kültürümüz pek gelişmedi. Siyaseti, eleştirilemez din haline dönüştürdüler. Bakınız:

Eleştiri düşmanlık değildir.

Kuşkusuz eleştiri objektif olmalıdır, yol göstermelidir, kişinin itibarına saldırı içermemelidir.

O halde bırakınız insanlar yazsın, konuşsun...

Merak etmeyiniz kamuoyu samimiyeti tartar, herkese hak ettiği değeri verir.

Ülkemizin, her türlü riski alarak tek başına “kral çıplak” diyecek parrhesiastes/ hakikat anlatıcılarına ihtiyacı var.

Türkiye için tehlikeli olan eleştiri değil, iktidarı ve muhalefeti ile otoriterleşme sorunudur.