Bazı olgular yazmama izin veriniz:

PKK/PYD’nin Suriye’de ABD ile legal/ “resmi” işbirliği tarihi Eylül 2014.

IŞİD, Kobani’ye saldırınca PKK/PYD uluslararası destek arayışına girdi. ABD, örgütün askeri gücü YPG’ye Rumeylan Hava Üssü’nden açıktan silah verdi. Arkasından TIR araçlarıyla gelen tonlarca askeri malzeme YPG’ye verildi...

Askeri ilişkilerin hedefi belliydi:

-Rusya’nın 30 Eylül 2015’te fiilen Suriye savaşına dahil olması.

- YPG’nin Rusya ile ilişkilerini bozup kendi kara askeri gücü olarak kullanmak.

İlk ortaklaşa askeri harekât yapıldı: ABD özel kuvvetlerin eğittiği YPG, ABD’nin havadan yoğun bombardımanı desteğinde IŞİD elindeki Tişrin Barajı’nı 23 Aralık 2015’te aldı.

Keza: ABD öncülüğünde PKK/YPG, 13 Ağustos 2016’da Menbiç’e girdi. Yetmedi. PKK/YPG stratejik hedefleri arasında yer almayan, tek Kürtün yaşamadığı Rakka’ya bile ABD ile birlikte askeri operasyon düzenledi.

O dönem ABD’nin Suriye’de gerçekleştirdiği 1.774 hava saldırısının 1.200’ü YPG’nin çatıştığı bölgelerde bu örgüte yardım amaçlı yapıldı. Örneğin... ABD, Ayn el Arab’daki (Kobani) IŞİD hedeflerine 943 hava saldırıda bulundu.

YPG komutanları, ABD’nin (CENTOM /ABD Merkez Kuvvetler Komutanlığı) üst düzey askeri uzmanlarıyla bölgesel jeopolitik hesaplar yapmaya başladı.  PYD, kontrolü altına aldığı her bölgenin altyapısını ABD öncülüğünde tesis etti; - Afrin’de olduğu gibi- askeri üsler kurdu. Binalara Amerikan bayrakları astı.

Batı medyasında PYD güzellemeleri başladı. Ortak söylem tutturdular:

-“PYD/YPG asla PKK değildir!” (Uluslararası Af Örgütü gibi kuruluşlar tarafından uydu görüntüleriyle ortaya çıkarılan YPG’nin işlediği savaş suçlarını bile Batı görmezden geldi.)

Ve:

PYD’nin, “Kürt davasının Batı açısından kabul görmesi” anlamına gelen ABD’ye dizginsiz bağlılığı, PKK ile arasını açmaya başladı. Örneğin... YPG yönetimi her konuda PKK’ya hesap vermek istemediğini deklare etti.

YPG, Batı ile ilişkilerinde PKK’yı engel görmeye başladı. Ki:

-Uluslararası Kriz Grubu/ ICG’ye Suriyeli olmayan Kürtleri sınır dışı edeceklerini açıkladı.   -Barzani kontrolündeki Kürt Ulusal Kongresi’ne de PKK ile ilişkileri bitirecekleri sözünü verdi. Vs.

PYD/YPG kendini Kandil’in üstünde görüp -PKK’yı bile zora sokacak- bağımsız eylemler yapmaya başladı.

Kuşkusuz tüm bunlar PKK-YPG ilişkileri gerginleştirdi ama tamamen bitirmedi...

Sosyalist Kürt hareketi Ala Rizgari liderlerinden- Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) kurucularından İbrahim Güçlü, Barzani’ye ait K24 adlı haber sitesinde şunu yazdı:

-“PKK’nın, PYD içinde yaptığı açık müdahaleler tasfiye hareketidir. PKK, kendi sözlerini dinlemediğini, Kürtlerin birliğine sıcak baktığını düşündüğü, ABD yandaşı olarak tanımladığı PYD yöneticilerini değiştiriyor.” (7 Kasım 2021)

Başarılı oldu mu PKK?

O dönem Türkiye’de neler olduğuna bakalım:

“Çözüm süreci” sona erdi; İmralı’da Öcalan ile görüşmeler bitirildi.

Bu köşede yazdım:

Diyarbakır vd. başlatılan “hendek savaşına” karşı çıkan PKK merkez komitesi üyesi “Kasım Engin” gibi -Öcalancı- Aleviler Türk devleti tarafından öldürülmeye başlandı.

Buradan sordum: İstihbaratın kaynağı neydi?

-Öldürülen PKK’lıların Esat’a yakın olması tesadüf mü?

-ABD ile mesafesiz kurulan ilişkilere karşı olmaları tesadüf mü?

-Kimler Öcalan’ı PKK içinde güçsüzleştirmek istiyordu?

-PKK başındaki Cemil Bayık, ABD koordinatörlüğünde uluslararası komplolara karşı PKK’yı uyanık olmaya niçin çağırdı?

Bugüne dönersek:

Odatv genel yayın yönetmeni Toygun Atilla, “Öcalan ile Demirtaş görüştürüldü” haberi üzerinde pek durulmadı. Türk devleti yeni strateji mi oluşturuyor? Hedef, PYD/YPG’yi elinde oynatan ABD mi?