Kuşkusuz ülke yorgun...

Kuşkusuz insanlar bitik...

Ben de yorgun düştüm. İçimde tonlarca ağırlık hissi var. İçim kendimden yorgun...

Zihin yorgunluğum var. Yazma düşüncesi bile yoruyor beni. Takatim yok. Parmaklarımı kıpırdatamaz hale geldim, halsizim...

Sadece bedenim değil. Ruh halim de yorgun, bıkkınım...

Uyku saatim bile bozuldu.

Niye böyle oldum?

Kendimi son dönemde fazla mı zorladım?

Gerçi çevremde herkes yorgun; “niye böyle tükendik” diye mi sormalıyım?

Kimileri, insan beyninin modern çalışma ortamıyla başa çıkacak şekilde evrilmediğini iddia ediyor.

Kimileri ise, “yorgunluk hep vardı” diyor; “değişen sadece nedenleri ve etkileri” diyor.

Modern yaşamın yarattığı stresin etkilerini kabul etmek gerek.

Ne dedi Cemal Süreya:

-“Bazen insan sadece yorgun oluyor. Ne küs, ne yalnız, ne de âşık.”

Evet, yorgunluğun kronik hale gelmemesi için izne ihtiyacım var.

Eskiden yorgunluk teşhisi konan insanlara yatakta istirahat veriliyordu. Duygusal tükenmişlik hissini gidermek için bugün farklı yöntemler uygulanıyor. Söz verdim, nefes egzersizi yapacağım...

Uzatmayayım. Uzatacak enerjim yok zaten!

Biliyorsunuz önümüzdeki aylar seçim sebebiyle hayli gergin geçecek. Enerji toplamaya ihtiyacım var...

Bana müsaade arkadaşlar...

En kısa zamanda umarım kendimi toparlarım.

Ne dedi Nazım Hikmet:

Çok yorgunum Beni bekleme kaptan Seyir defterini başkası yazsın...