Abner Amca...

1930’lar-1940’larda ABD’nin etkili popüler çizgi film karakteriydi.

Politikti.

- “Siyasetçiler kalabalık etmeyi bıraksalar iş dünyası kendi ayakları üzerinde çok daha iyi durabilir...”

-“Amerikan sistemi, dünyanın en iyisidir, ah şu siyasetçiler bozmasa...”

Abner Amca...

1929 buhranını aşmak isteyen Roosevelt hükümetinin, iş adamlarına yönelik vergiler gibi yeni ekonomik düzenlemelerine karşı çıkıyordu.

Safı belliydi; iktidardaki halkçı başkan Roosevelt’e karşıydı. Ki aslında bu çizgi film karakterini yaratan, iş adamlarının örgütü Roosevelt muhalifi Ulusal Üreticiler Birliği/ NAM idi.

Kamu düşüncesinin büyük ölçüde ülke gazeteleri-radyoları tarafından şekillendirildiğinin farkına varan NAM, “Halkı Bilgilendirme Programı” adı altında propaganda faaliyetine başladı. Abner Amca böyle doğdu...

Ama Abner Amca, NAM kampanyasının “tek silahı” değildi; gazete-radyo editörlerine bülten gönderdiler, radyolara-gazetelere haber yapıp yayınlanmasını sağladılar. Vs.

Amerikan Kongresi Eğitim ve Çalışma Senato Komitesi, bu NAM basın faaliyetlerini rapor haline getirdi. Sadece, Abner Amca’dan 2 milyon adet dağıtılmıştı.

Kuşkusuz NAM’ın faaliyetlerine karşı hiçbir cezai müeyyide uygulanmadı. Kampanya ifade özgürlüğü olarak değerlendirildi. Ancak:

Bu manipülasyon kampanyası, ahlak/etik açıdan sorgulandı.

Manipülatif Abner Amca karakterini yazmamın sebebi var:

DİKKAT DAĞITMA STRATEJİSİ


Toplumu etkilemek-halkı yönlendirmek için medya, her daim kullanılan önemli manipülasyon aracı oldu.

Bilgi teknolojisi geliştikçe “medyanın kullanımı” arttı; insanlar daha çok manipüle edilmeye başlandı.

Asıl görevi halkı doğru şekilde bilgilendirmek olan medya, artık ticari meta haline geldi/getirildi. Böylece haber, satış ve pazarlama için yapılan “fabrika” üretimine dönüştürüldü!

Doğruluk, nesnellik gibi haberciliğin temel değerleri unutuldu. Tüm bilgiler rahatlıkla değiştirildi; ne yalan, ne gerçek anlaşılmaz hale getirildi.

Haber, kurgulanarak-biçimlendirilerek çarpıtılarak hakikat ötesi hale dönüştürüldü.

Haber, propaganda yapmak oldu.

Haber, siyasi amaç için zihni yönlendirme aracı oldu.

Haber, aldatıcı ve hatta provokasyona bile başvurmaktan kaçınılmayan taciz edici suçlayıcı stratejilerin kurbanı oldu.

Haber, kamuoyunun algısını veya davranışlarını değiştirmeyi amaçlayan psikolojik ve sosyal etki türü artık...

Hedef, sözde haber yoluyla insanları yalana ikna etmek.

Ülkemiz son yıllarda hemen her gün ve hatta her an manipülasyon haberciliği ile karşılaşıyor. En son ülkeyi esir alan kar yağışında bunu yaşadık/yaşıyoruz. Bu doğal felaket de salt siyasi propaganda nesnesi üzerinden haber yapıldı:

- O yaptı...

- Bu yapamadı...

Aslında bu bir dikkat dağıtma stratejisi idi.

Açayım:

PEK BİLMİŞ MUHALİFLER


Sanırsınız Türkiye ve İstanbul ilk kez kar felâketi yaşıyor.

Örneğin, en son 2015 ve 2017 yılında da İstanbul’da benzeri yaşandı. Bu yıllarda önlemleri öne çıkaran iktidar medyası, İstanbul’u CHP/İmamoğlu yönettiği için bu kez farklı “habercilik” yaptı!

Bu tipik manipülasyon haberciliği: Bilinçli olarak zihinler, siyasi propaganda ile karıştırıldı. Şunu belirtmeliyim; bunu bizim mahalle de yapmıyor değil.

Yaz ayında yangın felaketi ve bugün kar felaketi yaşadı ülke. Her seferinde siyasi menfaat için yapılan propagandaya esir düşürüldü koca ülke! Ve, kimin daha güçlü manipülasyon aracı varsa gündemi o saptırır oldu.

Pek bilmiş kimi muhalifler de bu yapay gündem peşinden gitmeyi gazetecilik sanıyor: “İmamoğlu’na sordum öğrendim!” Neyi öğrendin, iktidar medyasının gündemi saptırma oyununa alet oldun!

Gerçek şu:

İktidar medyasının sırf güçlü Cumhurbaşkanı adayı olma ihtimali yüzünden İmamoğlu’na yönelik her türlü dikkat dağıtma manipülasyonu yaptığı aşikar...

Peki, iktidarıyla-muhalefetiyle ülke seçime bu kafayla mı gidecek?

Söyler misiniz; bizi hangi felaket birleştirecek?

Söyler misiniz; asıl sorunlar ile ne zaman yüzleşeceksiniz?

Köhnemiş siyaset anlayışının-manipülatif gazeteciliğin ülkeye zararını gören yok mu?

Tüm felaketzedeler devletinden yardım bekliyor. Sadece kar değil:

Halk, doğalgaz-elektrik pahalılığı yüzünden ısınamıyor...

Halk, ucuz ekmek için karda soğukta kuyrukta bekliyor...

Çare ne? Çare sadece manipülasyon!

Gazeteciliğiniz batsın...

Siyasetiniz batsın...

Yazık bu ülkeye, bu halka...