Kadınların, kafesler ardına hapsedildiği yıllardı. Toplum, iki kadının bir araya gelip iki kelam etmesini bile şeytanlık görüyordu. O yıllarda bir kadın, Emile Zola, Shakespeare, Jacob Abbott okuyup, Hamlet ve Ana gibi kült eserleri çeviriyordu. II. Abdülhamit, Şefkat Nişanı ile ödüllendirse de, İngiliz işgalindeki Vahdettin Hükümeti, işgal kuvvetlerine karşı Atatürk’le yola çıkan bu cesur yürekli kadın için de 1920’de idam fermanı yayınladı. Ama o korkup, biat etmedi. Aksine, Kurtuluş Savaşı için Anadolu’ya geçti. Atatürk, “Ey kahraman Türk kadını! Sen yerlerde sürünmeye değil omuzlarda yükselmeye layıksın” diyerek, kadınlara çağlar ötesi bir çağrı yaptığında, takvim 1923’ü gösteriyordu ve Cumhuriyet kurulmuştu.

SINIRLARI YIKTI

Anadolu’yu aydınlatacak devrim meşalesi yakıldı. Kadınlar, doğurup emzirdiği erkeklerle eşitlenecekti. Atatürk’ün silah arkadaşı, Kurtuluş Savaşı’nın Onbaşı Halide’si, dış düşmanla savaştığı gibi, bir milleti kendisine kul köle yapan saraylar ve yobaz iç düşmanla da savaşacaktı. Prof. Dr. Halide Edip Adıvar’ın, “Milletler dostumuz, hükümetler düşmanımız” sözü hafızalara kazındı. Hayatı, ABD’de bile film yapıldı. Süreyya Ağaoğlu, 1920’de İstanbul Hukuk’a giren ilk kadın ve Türkiye’nin ilk kadın avukatıydı. Mülkün yani devletin temelinin adalet olması için savaştı. Kadınlar, evlerinin kapısından bile başını uzatamaz iken, Filiz Dinçmen ilk kadın büyükelçi olup, cumhuriyeti dünyada temsil etti. Sınırlar yıkılıyordu. Kadınlar bugün yüzde 63’le diplomasiye hakim oldu.

JETLERİ UÇURDU

Türkiye’nin ilk kadın hemşiresi Esma Deniz, 93 yıllık ömrünün 73 yılında modern Türkiye için rol model oldu. Türk Hemşire Derneği Florence Nightingale Hemşirelik Okulunu kurdu. Adına, hatıra parası basıldı. “Okumak istiyorum paşam” diye Atatürk’e seslendiğinde Sabiha Gökçen henüz 12’sindeydi. Okudu, Türkiye’nin ve dünyanın ilk kadın savaş pilotu oldu. Sarıkamışlı Leman Altınçekiç, Hava Harp Okulunu bitiren ilk Türk kadın pilotuydu. Uçağı bırakın, at arabasına bile kadınların yalnız binmesi yasak bir toplumda doğup, 20’sinde F-85 ve T-33 jetlerini uçurdu. O dönemde dünyada, NATO’da görevli ilk ve tek kadındı. İlk kadın hakem ve futbolcumuz Lale Orta, topu kaleye yapıştırdığında, ‘Kadın top oynamaz’ tabularını da yıkıp, geçti.

YAŞAYAN KADAVRA

Aydın- Çine’de köy kadını Gül Esin, 1933’de 7 erkekle yarışıp, sandıktan birinci çıkarak, ilk kadın muhtarımız oldu. Kadınların mührünü sandığa bastı. Eğriboyun Mezarlığı’nda yatan efelerin efesi ilk kadın muhtar, köy kızlarını okutmak için efelere bile boyun eğmedi. Kadıköylü Afife Jale ilk kadın Müslüman-Türk oyuncu iken, Çengelköylü Semiha Berksoy ilk kadın opera sanatçısıydı. İlk kez sahnede Tolstoy’un, ‘Yaşayan Kadavra’ oyunundaki rolüyle, kadınları yaşayan ölü olmaktan çıkarıp, sanatla can verdi. Türkiye’nin ilk otomobil yarışçısı Samiye Morkaya’ya şimdi, “Abla elinin hamuruyla erkek işine karışma” denilse gülerek, basıp giderdi. Türkiye’de 28 milyon sürücüden 8 milyonu kadınsa, yolu ilk o açtı.

HAPİS KORKUTMAZ

Okumuş kadınların bilgiden aldığı güç, cehaletten beslenen iktidarları tarih boyunca korkuttu, korkutacak. ABD’den doktora alan ilk Türk kadın olan Prof. Dr. Behice Boran, özgürlük savaşçısı ilk kadın siyasi parti genel başkanıydı. İhtilallerin hepsinde istisnasız hapse atıldı. Kızlar okursa ne mi olur? Fizik, kimya, biyoloji, tıp gibi bir çok alanda bilim insanı, doktor, mühendis, hukukçu ve aydınlanma meşalesini taşıyan öğretmenler  olurlar. Cüzzamı bu topraklardan silen Prof. Dr. Türkan Saylan’ın izinden giderler. ÇYDD’yi kurup, 135 bin kız çocuğunu daha okuturlar. İlim için Çin’i bırakın Antartika’ya bile giderler, gittiler. Pilsiz çalışan kalp çipi, kanseri teşhis cihazı, Covid 19 aşısını bulup, insan beyninin derinliklerine indiler.

OKUDUKÇA OKUYACAKLAR

Dünyadaki gururumuz Canan Dağdeviren, Özlem Türeci, Berna Sözen, Naşide Gözde Durmuş, Duygu Özmadenci, Elif Nur Fırat Karalar, İvet Bahar, Burcu Özsoy Çiçek, Hatice Zora gibi bilim insanı, Canan Güllü, Ayşe Yüksel, Nejla Kurul gibi eğitim ve kadın hakları savunucusu olurlar. Kadınlar okursa ne olmazlar? Kuran-ı Kerim bile ilk emir, ‘ikra’ yani ‘oku’ diye ilim ve bilime çağırırken, “Cenazeme kadınlar gelmesin. Kızlarınızı okutmayın” diye vasiyet eden, yurdu cüzzamdan beter saran tarikatların, okumamış şeyhlerinin çağdışı fikirlerinin esiri olmazlar. Onların, Atatürk’ün 100 yıl önce kapattığı tarikatların şeyhlerinin cenazelerinde, siyaseten görünmekten çok daha ciddi ve gerçekçi işleri var. Türk kadınları okudukça, okuyup, insanlık yararı keşifleriyle bilimde çığır açtıkça, açacak!..