Eğitim, bir toplumun ilerlemesi ve birey kişiliğinin oluşmasında en etkili kurumdur. Dürüstlük, güven, vicdan, irfan, adalet gibi erdemler çocuğa ailede kazandırılıp nitelikli eğitim sistemiyle okulda pekiştirilir. Türkiye, siyasi iktidarın yarattığı korku ikliminden artık özgür düşünme, öğrenme, sorgulama yapabilen insan yetiştirme yetkinliğini kaybetti. Sormayan, sorgulamayan nüfus yapısıyla ülke sosyolojik vakaya dönüştü. Kalkınmada temel sermaye iyi eğitimli genç nüfus ülkeden kaçırıldı. Türkiye’nin en iyi lise ve üniversitelerinde okuyan en zeki gençlerimizin yüzde 90’ı ülkeden gitti, gidiyor. Türk toplumu, tarihte hiç olmadığı kadar din dogmaları, biat ve kaba saba külhanbeyi siyasi söylem içerisine sıkıştırıldı.

ÇOĞULCU AKIL

Eğitim yoksulu toplum, ekonomik yoksullukla sindi. ‘Osmanlı, Osmanlı...’ diye tutturanlar, 1.5 asır önce Osmanlı’nın eğitimde başlattığı modernleşme reformlarını sildi. Dogmatik düşünce etrafındaki güç kümesi takunyalı zevat, Tanzimat’a giden yolu açanlara da ‘Gavur Padişah’ diye tef çalıp karşı çıkmıştı. Ama devlet işlerinde yolsuzluk, torpil, adam kayırma, adaletsizlik ve rüşvetle bozulan düzeni tesiste artık çok geçti. Eğitimle kalkınma için gerçek reform hareketini, 102 yıl önce 23 Nisan’da TBMM’yi açtıktan sadece 10 gün sonra 1920’nin 2 Mayıs’ında ilk iş Maarif Vekaleti’ni kuran Atatürk başlattı. Güç karşısında bireyi modern eğitimle kimlik sahibi yapıp çoğulcu akılı topluma hakim kılmak için eğitimde yetersiz bulduğu medreseleri kapattı.

SIFIRI TÜKETTİLER

Hacı-hoca takımı cübbesi sarığıyla okullardan uzaklaştırıldı. Cumhuriyet devrimleriyle eğitim, tarım, kadın-insan hakları ve hukukta Araplaşma etkisi kırıldı. Modernleşme hareketinde, ‘eşitlik, liyakat, ortak akıl’ yerli yerine oturdu. Toplumda ‘Sıfırı tüketmek’ olarak bilinse de gerçekte ‘zafir’ yani ‘nefes’ olan ve eğitimde ortak akıl, bilimsel bakışın nefesini tüketenler 1.5 asır sonra ve 20 yıl önce geri döndü. Özgürlükleri savunan akademisyen, milletvekili, gazeteci, yazar, düşünür, öğrenci, öğretmen, hukukçu hatta vicdan sahibi imamlar bile sürüldü. Ülkenin kalkınması için en kârlı yatırım eğitim ve en güçlü sermaye insan gücü doktorlar, mühendisler, akademisyenlere kapı gösterilip ‘Giderlerse gitsinler’ denildi, gittiler.

ŞATAFAT YENİLGİSİ

Türkiye, ‘din, din, din’ diye tutturanların gösteriş, şatafat ve sonradan görme hallerine artık şaşırmıyor. Bebek mevlidinde kırkı çıkmamış sabilere, tek taş pırlantalı kırk uçurma törenleri yapanları, bebeğine süt alamayanlar alkışladı. Çöpten ekmek toplayanlar, saraylarda çalgılı çengili iftar açanların lütfuna talip oldu. Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy’un eşi Pervin Ersoy’un şemsiyesini resmi polisler tutarken alkışlayanlar, Anıtkabir’de Bülent Ersoy’un şemsiyesini tutan askerin komutanı Hakkari’ye sürülürken sustu. En mütevazı hayat örneği olması gereken Mercedes’i alttan soğutmalı Başimam Ali Erbaş’ın eşi Seher Erbaş’a hiç hakkı yokken resmi koruma polisi tahsisi yetmez gibi çantası çocuklardan daha sıkı korunup taşınmadı mı?

KORUYUP KOLLAMA!

Cumhurbaşkanının şoförü A. Hamdi Çamlı vekil olursa, Bakan Mahmut Özer’in şoförü İlyas Öcal da şube müdürü olur (!) Elektronik mühendisi Özer’in yönettiği Eğitim Bakanlığı’nda yardımcısı Sadri Şensoy makine mühendisi olsa ne çıkar? Din ulemasına eğitimi devir için yıllardır Tevhid-i Tedrisat’ı delen Nazif Yılmaz, bu dönem bakan yardımcısı olmazsa kim olacaktı? Yenilik Eğitim Teknolojileri Genel Müdürü Ertuğrul Karacalar iktisatçıyken, Strateji Geliştirme Başkanı Fatih Leblebici’ye makine mühendisi diye kızılamaz. Hayat Boyu Öğrenme Genel Müdürü Sabahattin Dülger ilahiyatçı ise Din Öğretimi Genel Müdürü Nezir Gül elbet ilahiyatçı olacaktı. Özel Eğitim Rehabilitasyon Genel Müdürü çocuk cerrahı Kemal Numanoğlu artık eğitimin kapanmaz yaralarına da bir neşter atar!

İMANLI FASULYELER

TÜBİTAK’ın en önemli birimi ULAKBİM’e Hayvanat Bahçesi Müdürü Mustafa Sancar’ın atanmasına şaşırmayanlar, Papaz Eriği’ni İmam Eriği’ne çeviren buluşa gülemez. Tillo Evliyaları Kerameti bilim ödülü alırken, dua okundukça boylanan imanlı fasulyeler buluşu görmezden gelinemezdi. 130 bin kadrolu imamı olan Diyanet şimdi de yaz döneminde 4-6 yaş için köylerde açtığı din kursları için mevsimlik işçi gibi az buçuk Kuran-ı Kerim bilen mevsimlik imam dönemini açtı. “Öğretmen sözleşmeli olmaz” dediğimizde susan imamlar, “Liyakat, liyakat” diyerek arıyorlar. Türkiye’de 110 İlahiyat, 48 İslami İlimler Fakültesi varken, dindar kindar nesil yetiştirmek için AKP’nin ‘sezonluk kiralık imam’ alımı başlatması da gençlerde deizm ve ateizm yayılma artış hızı da takdir-i ilahi olmalı!