Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2023 seçimlerinde Cumhur İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı olacağını açıkladı. Bunun üzerine Liberal Demokrat Parti (LDP), Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) başvurdu ve Erdoğan’ın 3. kez aday olup olamayacağını sordu.

★★★

Bu gelişmeyle ilgili haberleri okurken İYİ Parti İzmir Milletvekili ve Genel Başkanı Meral Akşener’in Başdanışmanı Dr. Aytun Çıray ile, yaklaşık 2 yıl önce yaptığımız söyleşiyi hatırladım. O söyleşide Dr. Çıray, “Meclis’ten erken seçim kararı çıkaramazsa bu, Erdoğan’ın son dönemidir” demişti. Gerekçe olarak 21 Ekim 2007 ve 16 Nisan 2017’de yapılan Anayasa referandumlarıyla gerçekleşen değişiklikleri göstermişti.

★★★

Konunun medya ve siyaset dünyasında yoğun olarak tartışılmaya başlanması üzerine Aytun Çıray’ı arayarak, hem söyleşimizi hem de bu tartışmaları hatırlattım. Ayrıca zihnimi kurcalayan soruları yönelttim. Aramızdaki diyalog şöyle gelişti:

İYİ Parti’nin Genel Başkan Başdanışmanı ve İzmir Milletvekili Dr. Aytun Çıray, Uğur Dündar’ın sorularını yanıtladı.


★★★

UĞUR DÜNDAR (U.D): Sayın Çıray, sizinle Temmuz 2020’de yaptığımız söyleşide bir sorum üzerine bana Sayın Erdoğan’ın Anayasa’nın 101. Maddesine göre tekrar aday olamayacağını söylemiştiniz. Bu konu son günlerde Türkiye’nin sıcak gündemine oturmuş durumda. İki yıl içinde bu görüşünüzde bir değişiklik oldu mu?

ANAYASA MADDE 101: BİR KİMSE EN FAZLA İKİ DEFA CUMHURBAŞKANI SEÇİLEBİLİR

AYTUN ÇIRAY (A.Ç): Hayır. Çünkü o söyleşide kişisel görüşümden ziyade objektif Anayasa hükmünden söz etmiştim. Türk Milleti -buranın altını önemle çizmek istiyorum- AKP’nin teklifi ile 2007’de Anayasa’nın bazı maddelerini değiştirmek için referanduma gitti. Vatandaşlarımızın % 70’i  “evet” diyerek 1982 Anayasasının Cumhurbaşkanının seçilmesi ile ilgili 101. Maddesini değiştirdi. “Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmü, AKP’nin önerisi ile hayata geçti. İşte ben, Tayyip Bey’in üçüncü defa aday olamayacağını söylerken hem bu maddenin tereddüde yer vermeyecek şekilde yazılmış olmasına, hem de anayasa hukuku uzmanlarına dayanıyorum.

(U.D): Bu uzmanların adını verebilir misiniz?

(A.Ç): Tabii… Zaten açık beyanları ve makaleleri var. Örneğin; Kemal Gözler, Ergun Özbudun, Şule Özsoy, Serap Yazıcı, Murat Sevinç, İbrahim Kaboğlu, Süheyl Batum, Sevtap Yokuş...

Bu isimler değerli ve saygın anayasa uzmanları…

(U.D): Ancak aksi yorumda bulunanlar da var. Onlar da, “2017 referandumuyla cumhurbaşkanlığının anayasal statüsü değişti, yerine başkanlık getirildi. Dolayısıyla, Sayın Erdoğan 2018’de yeniden seçildiğinde yeni statüye göre ilk defa başkan seçildi. Bu durumda ‘Bir kişi en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir’ hükmü sıfırlanıp yeniden başlamış oldu. Tekrar aday olabilir” diyorlar.

YSK’YA “TAYYİP BEY ADAY OLABİLİR Mİ?” DİYE SORMAK ABSÜRTTÜR

(A.Ç): Sayın Dündar, saygıdeğer anayasacılar “Eğer 16 Nisan Anayasası’na istisna hükmü konmamış olsaydı, belki yoruma ihtiyaç olabilirdi.” Ancak Anayasa yapıcı 116. madde ile istisnai durumu net olarak ortaya koyup, “İki kez seçilen bir cumhurbaşkanının üçüncü kez aday olabilmesi için Meclis’ten 360 oy ile erken seçim kararı alınması gerekir” diyor. Yani madde 101 net, madde 116 net. O nedenle ben, LDP’nin YSK’ya neyi sorduğunu anlamakta güçlük çektim. Bu, ceza mahkemesine “Hırsızlık suç mudur değil midir?” diye sormak gibi absürt bir soru olmuş.

(U.D): Konuya farklı bir siyasi gözlükle bakanlar da, “Tayyip Bey aday olamaz dersek, onun adaylığından korkulduğu veya kısıtlandığı anlaşılabilir, yeni bir mağduriyet doğabilir” diyorlar.

(A.Ç): Ne bitmez mağduriyetmiş bu!  Yirmi senedir bu ülkeyi otokrat gibi yöneten Tayyip Bey neyin mağduru olacakmış? O mağduriyet tellalları İYİ Parti’nin seçime sokulması engellenirken neredelermiş? Bir mağdur varsa o da Türk Milleti’dir.

AKŞENER, ERDOĞAN’IN TEKRAR ADAY OLABİLMESİ İÇİN ÇALIŞACAK

(U.D): Sayın Akşener ne düşünüyor?

(A.Ç): Birincisi; “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” maddesini referanduma Meral Hanım sunmadı. Tayyip Bey bu maddeyi istedi ve meydan meydan savundu. Şimdi mağdurum mu diyecek? Aman Tayyip Bey mağdur rolü oynamasın diye “Anayasa’yı bir kez delmekten bir şey çıkmaz” mı diyelim? O zaman anayasal meşruiyeti savunma konusunda inandırıcılığımız ne olacak? Ancak kimse merak etmesin; Sayın Meral Akşener akıllarda bir tereddüt kalmaması ve seçime girebilseydim kazanırdım diyememesi, daha da önemlisi demokrat tavrı nedeniyle Sayın Erdoğan’ın adaylığının önünü açmak için çalışacaktır. Ben “altılı masa”daki -Sayın Kılıçdaroğlu’nun deyimi ile- dostlarımızın da bundan farklı düşüneceklerini sanmıyorum.

SEÇİM TARİHİNİ 360 MİLLETVEKİLİ KAZANACAK ŞEKİLDE BELİRLEMEK ŞART

(U.D): Peki Tayyip Bey’in aday olması nasıl sağlanabilir?

(A.Ç): Çok basit. Tayyip Bey seçimlerin zamanında, yani 2023 Haziranı’nda olmasında ısrarcı. Onun dışında medyadan bazıları da bu kasımda olsun diyor. Kasım artık erken seçim sayılamaz. Nitekim kasım ve nisan arasında bir şey yok. Dört ay için sürtüşmeler zarar verir. Bizim için seçim tarihini Tayyip Bey’in istediği hazirana en yakın ay olan nisan veya mayısa almakta bir mahzur yok.

(U.D): Niye Tayyip Bey’in istediği gibi 2023 Haziran’ında, yani tam zamanında değil de nisan veya mayısta seçimi uygun görüyorsunuz?

(A.Ç): Çünkü Meclis, muhalefetin desteği ve 360 milletvekilinin oyuyla nisan veya mayısta seçim kararı alırsa “Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmüne istisna getiren 116. madde sayesinde Tayyip Bey’in tekrar aday olabilmesinin önü açılıyor. Biz buna katkı veririz. Böyle bir kararla aynı zamanda seçimleri  Tayyip Bey’in istediği gibi, hazirana en yakın olan 2023 yılının nisan veya mayısına almış oluruz. Böylece Tayyip Bey de anayasa ihlâline gerek kalmadan, şaibesiz bir şekilde tekrar yarışabilir. Aksi halde YSK kararı ile bir takım oyunlara girilirse, meşruiyet tartışması sonsuza kadar bitmez. Bu sorumluluğu YSK ve Anayasa Mahkemesi alamaz, almamalı. Varlıklarının nedenini ortadan kaldırmış olurlar. Şimdi ben de size 2020’deki söyleşimizdeki manşete çıkardığınız “Artık Cumhur İttifakı’nın gönlüne göre seçim tarihi hayaldir” sözümün doğrulandığını söylemek istiyorum. Bu son şansımız Sayın Dündar; artık seçim tarihini belirlemede Erdoğan-Bahçeli vesayetini ortadan kaldırmalıyız. Çocuk oyuncağı değil bu!

Bir başkan seçmek için değil, “ucube-otokratik” sistemi değiştirmek için sandığa gidiyoruz ve bunun için muhalefet olarak 360 milletvekili kazanmak zorunda olduğumuzu unutmamalıyız. Seçim zamanlamamızı da buna göre yapmalıyız. Bu anlamda “altılı masa” tarihi bir fırsat yaratıyor.