ABD Başkanlığı görevine başlamasından (1981) yaklaşık bir ay sonra, Ronald Reagan ve eşi Nancy, Beyaz Saray’daki (White House) akşam yemeğinin ardından bir sürprizle karşılaştılar. Görevli garson, yemeğin faturasını getirmişti! Üstelik faturada, sadece o akşamın değil, bir ay boyunca yedikleri tüm yemeklerin hesabı da yer almaktaydı. Ayrıca bu süre içinde kullandıkları kuru temizleme hizmetinden, diş fırçası, diş macunu, temizlik ve parfümeri malzemelerine ve ağırladıkları misafirlerin masraflarına kadar tüm kişisel tüketimlerin ücretleri de eklenmişti.

Ronald Reagan rakamın büyüklüğüne şaşırsa da görevlinin getirdiği faturayı gülümseyerek aldı ve muhasebeye, maaşından ödenmesi talimatını verdi.

First Lady Nancy Reagan’ın şaşkınlığı çok daha büyüktü. Sonradan yayımladığı anılarında, “Kimse bize Başkan ve eşinin Beyaz Saray’da yaşarken yedikleri yemeklere ve kullandıkları günlük malzemelere para ödemek zorunda olduklarından bahsetmemişti” diye anlattı o şaşkınlık anını.

★★★

ABD Başkanları Beyaz Saray’a kira ödemez ama onun dışındaki her şey maaşlarından kesilir.

Beyaz Saray, devletin ABD Başkanı için tahsis ettiği misafirhanedir ve orada 4 ya da 8 yılını geçirmek zorunda olan her aile, kendilerinin ve kişisel misafirlerinin bütün masraflarını karşılamak durumundadır. Sadece resmi devlet konuklarının ağırlanma masrafını Amerikan vergi mükellefleri öder. Başkan takım elbiselerinin kuru temizleme ücretini bile cebinden ödemek zorundadır. Kaybolan düğmesinin yerine alınacak yenisinin de ayakkabılarının boya ve cilasının da... Konutun başkan ve ailesinin kaldıkları kısmındaki temizlikçi, garson ve hizmetçilerin çalıştıkları süredeki saat ücretleri de Başkan’a aittir. Kısacası, kira ve elektrik faturası dışında kendileri için harcanan her kuruşu devlete ödemek zorundadırlar.

★★★

Çünkü ABD, bir monarşi değil bir cumhuriyettir ve bu konut da bir ‘saray’ değil, evdir. Amerikalılar da buraya ‘saray’ demiyor zaten. Adı üstünde White House, yani
“Beyaz Ev”... “Saray” bizim yakıştırmamız!.. ABD’ye devlet başkanı seçildi diye kimse, devletin parasını keyfince harcayamaz. Sadece bu ev içinde değil, her yerde... Örneğin başkan, ABD başkanlık uçağına, devlet delegasyonunda yer almayan tek bir kişiyi bile bindirecekse, (kardeşi de buna dahildir), bir ticari yolcu uçağının ‘first class’ uçak bileti kadar parayı devlete öder...

★★★

Başkan ve ailesi bu evin 4 veya 8 yıllık kira sözleşmesine sahip kiracılarıdır. İstedikleri yemekler pişirilir, malzemeler ve ürünler istedikleri markalardan seçilir ama parasını Amerikan halkı değil, başkan ve ailesi maaşlarından öder. Ve doğal olarak fiyatın yüksekliğine alışmaları zaman alır. Çünkü başkanlar ve ailelerine verilen hizmet 5 yıldızlı otel kalitesinde olduğu gibi, başkanın bunlar için ödeyeceği para da 5 yıldızlı otel fiyatı düzeyindedir. Devlet konutu diye cüzi ücretlendirme yapılmaz.

George W. Bush’un eşi Laura Bush, anı kitabında, Beyaz Saray’da yaşamanın ne kadar pahalı olduğundan yakınıyor. Onu en çok zorlayan konulardan biri de, devleti temsil edeceği törenlere giderken bile olsa, saçlarını yapan kuaförün ücretini kendisinin ödemesi olmuş. “Her ay gelen faturada ağzımı açık bırakan kalemler de vardı” diye aktaran Bayan Bush şu örneği veriyor:

“Ülkenin First Lady’si olarak giyeceğim kıyafetlerin de özel tasarım olması gerektiği şartı vardı ama elbisenin ücretinin yanı sıra, bu tasarımların ücreti de yine benden tahsil ediliyordu!..”

★★★

ABD başkanlarının maaşına en son 1999 yılında zam yapıldı. Buna göre ABD başkanın çıplak maaşı yıllık 400 bin dolar civarında. 50 bin dolar da görev tazminatı ödeniyor. Başkanın tüm gelirleri vergiye tabi. Yani başkan bunların gelir vergisini ödemek zorunda. Bunlara ilaveten başkanın gezileri için, yıllık 100 bin dolar harcırah ödeniyor. Bir tek bu harcırah vergiden muaf. Ancak Beyaz Saray faturasının yüksekliği göz önüne alındığında bir ABD Başkanı, maaşının neredeyse tamamını aylık giderlerine harcamak zorunda kalıyor. Yani ayrıca bir serveti yoksa, Beyaz Saray’da ‘ucu ucuna’ yaşaması gerekiyor...”

★★★

Geçen gün değerli bilim insanı Prof. Dr. Levent Kırılmaz ile sohbet ederken aklımıza şu çarpıcı öneri geldi.

Millet İttifakı partileri, adaylarının Cumhurbaşkanlığını kazanması halinde Külliye’yi kullanmayıp, burayı akademik çalışmalara tahsis edeceğini ve Cumhurbaşkanı’nın yeniden Çankaya Köşkü’nde ikamet etmeye başlayacağını açıklamışlardı.

Altılı masadaki diğer partiler de buna “Hayır” demediler.

Bu çarpıcı gelişmeye ilaveten, acaba bundan böyle bizim Cumhurbaşkanlarımız da, tıpkı ABD’de ve Almanya’da olduğu gibi, kişisel masraflarını maaşlarından ödeyemezler mi?

Bu amaçla Cumhurbaşkanı’nın maaşı ekonomik koşullara uygun düzeyde arttırılır.

Böylece Çankaya Köşkü’nde oturan Cumhurbaşkanı ailesi de israf ve debdebeden uzak hayatlarıyla borç harç içinde geçim mücadelesi veren geniş yığınlara örnek olur.

Örtülü ödenek ise sadece devletin çıkarlarının gerektirdiği hallerde kullanılır.

Önermek bizden, devrim gibi değişimi başlatmak ise altılı masadan!..