Bağımsız uzmanlara göre; iktidarın uyguladığı ekonomi politikaları, bilim dışı, hatta akıl dışı!

Bu düşüncede olanlar, iktidarın bu politikaları, bilinçli olarak uyguladığını öne sürüyorlar.

Nedenini de şöyle açıklıyorlar:

“Orta sınıfın olmadığı yerde demokrasi talebi ve mücadelesi de olmaz. Bilinçli olarak orta sınıfı yoksullaştırdılar, ekonomik olarak yok ettiler. Şimdi de siyasi direnme gücünü kırmayı hedefliyorlar!..”

Bu görüşteki uzmanlardan biri de, her ay bu köşe aracılığıyla size seslenen Doğru Parti’nin Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ekonomist-gazeteci dostum Meriç Köyatası...

★★★

Bu ayki mektubunda şunları yazıyor:

“İktidar ekonomide, akıl ve bilim dışı politikalar uyguluyor. Dünya enflasyonla mücadele ederken faizleri artırırken, bizim enflasyonumuz ABD ve Avrupa ülkelerindeki enflasyonun neredeyse 10 katı seviyesinde ama bizimkiler, inatla faizi indiriyorlar. Peki bizi yönetenlerde akıl mı yok? Ekonomi biliminin farkında mı değiller?

Bal gibi akılları var ve bal gibi ekonomi biliminin ne dediğini de biliyorlar. Ama uygulanan bu politikalar, daha önce de söylediğimiz gibi bilinçli olarak uygulanan politikalar.

‘Faizi indireceğiz, yeni Türk Modeli geliştiriyoruz. Enflasyon düşecek, cari açık kapanacak, faiz lobisi bizi sömürmeyecek’ dediler.

★★★

Son bir yılda, Merkez Bankası politika faizini yüzde 19’dan 12’ye düşürdüler...

Bu bir yıl içinde; TÜİK’in enflasyonu yüzde 19’dan yüzde 80’e 4 kat arttı...

ENA Grubun enflasyonu yüzde 44’ten yüzde 181’e fırladı. Yani o da 4 kat arttı...

Cari açık geçen Eylül’de (yıllık olarak) 18 milyar dolardı, son açıklanan 2022 Temmuz ayı rakamlarına göre (yıllık) 37 milyar dolar oldu. İki kat arttı... 

Faiz lobisine para kaptırmayacağız dediler. Geçen yılın ilk 8 ayında faiz ödemeleri 128 milyar lira idi. Bu sene ilk sekiz ayda 2.7 kat artıp 353 milyar liraya çıktı. (Ayrıntısına girip okuru rakamlara boğmak istemiyorum.)

★★★

Toplumun yaşadığı gerçek enflasyon TÜİK’in ölçtüğü yüzde 80 değil, ENA Grubun ölçtüğü yüzde 180 seviyesinde. Emekliye, memura, işçiye yapılan zamlar, gerçek enflasyonun çok altında kalmış durumda. Kendi emeği ile geçinen küçük esnaf, gelirlerini 4 kat enflasyon kadar artıramadı. Çiftçi ise tamamen perişan oldu, tarlasını ekemez hale düştü, süt ve besi hayvanlarını zamanından önce kesmek zorunda kaldı.

Enflasyonun bir yıl içinde 4 kat artması, toplumun büyük çoğunluğunun alım gücünü ve refah düzeyini düşürdü. Yapılan araştırma ve anketlere göre; toplumun yaklaşık yüzde 85’lik kesimi yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bu nüfusun yaklaşık yarısı da açlık sınırının altında kaldı. Aileler çocuklarını okula gönderemez haldeler. Açlığın yanında bu kış donma tehlikesi de geçireceğiz.

★★★

Toplumun büyük kesiminden çok az bir kesime vahşi bir servet transferi yapıldı. Daha önceki yıllarda da yandaş zenginleştiren, hazine kaynaklarına el koyan ve toplumun geniş kesiminden küçük bir azınlığa servet transfer eden politikalar uygulanıyordu ama dozu bu denli vahşi değildi.

Orta sınıf yok edildi. Ekonomik olarak yok edilen orta sınıf, hali hazırda geçmişten gelen birikimi, eğitimi, kültürü ve yaşam biçimi ile demokrasiye, laik yapıya, hukuka sahip çıkmaya çalışıyor. Amaç, açlıkla uğraşan bir toplumun, çocuklarını eğitemeyen bir orta sınıfın bu mücadelesini bıraktıracak bir sefalet düzeyi oluşturmak.

Milli bayramlarda ya da herhangi bir vesileyle ortaya çıkan her tartışma ve fırsatta şunu görüyoruz. Türkiye’yi yöneten kadro, Kurtuluş Savaşı ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile Cumhuriyet değerleri ile kavgalı.  (Son 9 Eylül kutlama törenlerinde olduğu gibi...)

★★★

AKP iktidarı, önceki yıllarda uyguladığı politikalarla, önce yavaş yavaş, sora koşar adımlarla Türkiye Cumhuriyeti’nin laik, demokratik hukuk yapısını değiştirdi.

Parlamentosundan hukuk sistemine, yüksek yargısından ordusuna, tüm Anayasal kurumları ile devlet zayıflatıldı.

Borç batağına saplanmış, dışa bağımlı hale gelmiş, tarımsal üretim yapamayan, enflasyon, işsizlik, dış ödemeler, bütçe başta olmak üzere tüm makro dengeleri alt üst olmuş bir ekonomi...

Sınırları yol geçen hanına dönmüş, nüfusunun yüzde 10’u civarında sığınmacı istilasına uğramış vatan toprağı...

Cumhuriyet değerlerinin koruyucusu ve sigortası gibi görülen tüm kurumlar çökertilmesine rağmen, içte ve dışta laik yapıyı, demokrasiyi, hukuku savunan ve talep eden, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün aydınlanma devrimlerini sahiplenen köklü bir orta sınıfımız var ve tüm gücüyle direniyor.

★★★

Bu direnci kırmak için, önce toplum kamplaştırıldı, kin ve nefret tohumları ekildi. Yetişmiş iyi eğitimli insan gücü aşağılandı, küstürüldü. Doktorlar, mühendisler, iyi eğitim almış bilim insanları, gençler yurt dışına kaçmaya başladı. Eğitim ve sağlık sistemi çökertildi. Yok denecek kadar az iken, son bir yıl içinde barınma sorunu ortaya çıktı.

Bu durumda akla şu soru geliyor:

“Ekonomik olarak çökertilen orta sınıfın ekmek derdine düşüp bir süre sonra yaşam biçimine, özgürlüklerine, demokrasiye sahip çıkamayacağını, iç ve dış saldırılara direnemeyeceğini mi hesaplıyorlar?”

★★★

Meriç Köyatası”nın belirttiği gibi ağır bir tablo ile karşı karşıyayız.

Ancak karamsarlığa, yılgınlığa hiç gerek yok.

Zira güzel ülkemizin ekonomideki yangını söndürecek, kalkınma hamlesini başlatacak, toplumun tüm kesimlerinin refahını artıracak, birlikte üreterek adil bölüşmeyi sağlayacak, ekonomi, sosyal devlet ve maliye politikalarını başarıyla uygulayacak, iyi yetişmiş, birikimli kadroları var. Dostum Köyatası, bunlardan biri.

İnanıyoruz ki halkımız seçimlerle, içinden çıkılmaz gibi görünen sorunlar yumağını, bilimin öngördüğü yöntemlerle çözeceğine inandığı liyakat sahibi kadroları iş başına getirecek.

Böylece kutuplaşmanın da pençesinden kurtulan Türkiye, hak ettiği aydınlık yarınlara, birlik ve bütünlük içinde güçlü bir yürüyüş başlatacak.