1962 yılında İzmir-Bornova’da dünyaya geldi.

Girit’den Anadolu’ya uzanan göç serüveninde babası işçi olarak Almanya’ya giderken o ve 4 kardeşi için Türkiye’de mücadele dolu bir yaşam başlıyordu. Baba gurbette çalışırken, anneleri de çocuklarını iyi bireyler olarak yetiştirebilmenin zorlu uğraşını veriyordu.

★★★

Çocukluğunda okul sonrası çeşitli işlerde çalışıp hem cep harçlığını çıkarıyor hem de aile bütçesine küçük de olsa katkıda bulunuyordu. Akranları oyun peşinde koşarken o, başarılı bir iş insanı olmanın hayallerini kuruyor ve kendi kendine “günü geldiğinde iyi ve ahlaklı ticaret yapma” sözünü veriyordu.

★★★

Derslerini de aksatmıyor ve sınıflarını öğretmenlerinin takdiriyle geçiyordu.

Hayata küçük yaşlarda atılmanın yararını çok geçmeden görecek ve henüz 19 yaşında iken soyadını taşıyan oto yedek parça firmasını kuracaktı. Piyasada tutununca bir adım daha attı ve yeni şirketiyle oto yedek parça üretimine başladı. Firmalarına, son halkayı bir petrol dağıtım şirketi kurarak ekledi. Halen dünya devi bir petrol kuruluşunun Ege, Akdeniz, kısmen İç Anadolu ve İstanbul’un Avrupa yakası akaryakıt dağıtımını, bu firmasıyla sürdürüyor.

★★★

Sporu, özellikle futbolu çok seviyordu. Hatta ortaokul yıllarında Bornova’nın Altınay adlı amatör spor kulübünde forma giyecek kadar yetenekli bir futbolcuydu. Futbola olan tutkusu, Bornova’daki bazı amatör kulüplerde başkanlıklarla sürecek, bir ara da İzmir’in şanlı geçmişe sahip kulüplerinden Altay’da Başkan Yardımcılığı yapacaktı.

★★★

Bu arada eşi Ufuk’la mutlu bir yuva kurmuş, çok geçmeden kızları Nilüfer ve oğlu Ertürk dünyaya gelmişlerdi.

Çocuklar büyürken o doktorasını bitiriyor ve eğitimini aldığı Yaşar Üniversitesi’nde yüksek lisans öğrencilerine “Kobilerde Kaynak Planlama ve Bütçe Yönetimi” dersleri veriyordu.

Sosyal hayatı da çok renkliydi.

TOBB üyeliği ve delegeliğinin yanı sıra Ege’deki çok sayıda iş dünyası derneğine üye olmakla kalmıyor, kimilerinde dönem dönem başkanlık yapıyor ve İzmir iş çevrelerinde sevilen, sayılan bir isim haline geliyordu.

★★★

“Neden siyaset?” diye soranlara da şu cevabı veriyordu:

“Ben babası gurbette çalışmış, kendisi daha çocuk yaşlarda iş hayatına atılmış emekçi bir ailenin bireyiyim. Buna sektörümde alaylı olarak yetişirken edindiğim tecrübeyi  ekleyin, profesyonel iş dünyası tanışıklıklarımı ve bütçe deneyimlerimi katın, üstüne akademik eğitimimi de alıp doktora yaptığımı ilave edin...Haliyle yol sizi siyasete çıkarıyor. Eğer korkmazsanız veya bencillik edip ‘Kendime çalışmaya devam edeyim’ demezseniz, bu ilçe, bu şehir, bu güzel  ülke bizim...”

★★★

Siyasete gençlik yıllarından bu yana ilgisi vardı. Katıldığı etkinliklerde kendisini “Atatürkçü bir ailenin Cumhuriyet’in temel değerlerinden hiç ayrılmayan emekçi bir çocuğu” olarak tanıyordu.

Hem iş hem de sosyal yaşamımda pusulası, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesiydi.

Ve 2007’de, bu değerleri temsil ettiğine inandığı Cumhuriyet Halk Partisi’nin rozetini taktı.

Çok çalıştı, çok uğraştı, “ona buna yaranmacı”, “şununla bununla arayı iyi tutmacı” gibi bir tavrın içinde hiç olmadı. “Çok çalışıp elimden geleni yaparsam, nasılsa insanlar görürler, hissederler” düşüncesiyle kan ter içinde koşuşturdu.

2014 yılındaki seçimlerde Bornova Belediye Başkanlığı için aday adayı oldu. Partinin üst yönetimi bir başka arkadaşını tercih edince küsüp darılmadı.

“Kırgın mısın?” diye soranlara “Eğer para için siyaset yapmıyorsanız veya egosantrik bir halde ‘başkan olayım, talimatlar vereyim’ gibi kompleksli bir yapınız yoksa küsmezsiniz” diyordu.

★★★

Nitekim 2019 seçimleri geldiğinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve diğer parti yöneticileri bu kez onu tercih ettiler.

O tarihten bu yana da ekip arkadaşlarıyla birlikte doğup büyüdüğü, sevdalısı olduğu  Bornova’yı büyütmek, halkın refahını sağlamak, ülke genelinde örnek olacak, model alınacak işler yapmak için çalışıyor.

★★★

İlk ve en büyük başarılarından biri çöp kamyonları gibi kiralık, günde sadece 7 saat çalışan hizmet araçlarına halkın parasını oluk oluk akıtmayı bırakmak oldu. Araçları satın aldı. 142 aracın tüm ödemelerini bitirip belediyeyi sıfır çöp araçlarının sahibi yaptı. Bakım maliyetlerini de bütçeye ekstra bir yük bindirmeden karşıladı. Pandemi döneminde 3 katına çıkan evsel atıklar, yani çöpler, bu çalışma modeli sayesinde hiç sorun yaşanmadan toplanabildi.

★★★

Bornova’da en önemli sorunlardan biri de yolları...Şu anda 20 milyon TL yatırımla saatte 160 ton asfalt üretimi yapacak olan tesisin açılışı için gün sayılıyor. Böylece en az 30 yıl süreyle Bornova’nın yol sorununun  olmayacağı hesaplanıyor. Üstelik tesisin 2-3 yıl gibi kısa bir sürede yatırım bedelini de karşılayacağı belirtiliyor.

★★★

İki buçuk yıl içerisinde Bornova Belediyesi’ne 43 tapu kazandırdı. Artık çoğu hizmet binasına kira verilmiyor. Döneminden önce kapatılan Özkanlar Pazaryerini yeniden açtığı gibi, tezgâh satışından elde ettiği gelirle Bornova merkezinde 8 katlı bir bina satın aldı. Burayı 300 kişilik bir kız yurdu haline getiriyor. Aynı gelirle belediyenin bitişiğindeki bir banka şubesini de alarak 50 görevlinin 7/24 Bornovalının ihtiyaç ve şikayetlerini dinlediği, sorunlarına çözüm ürettiği Bornova İletişim Merkezi’ni kurdu.

Daha birçok projeyi de hayata geçirmek için harıl harıl çalışıyor.

★★★

Bu arada bir projenin hayata geçirilmesine, Belediye Sarayı’nın inşasına karşı çıktı.

Bunun gerekçesini soranlara da şunları söyledi:

“Bornovamız, Anadolu’da futbolun ilk kez oynandığı şehir. İzmir’deki 272 amatör kulübün 52’si Bornova’da ve tüm amatör futbol karşılaşmalarının yarısından fazlası Bornova’da oynanıyor. Belediye Sarayı, işte bu karşılaşmalara ev sahibi olan Bornova Şehir Stadı’nının yıkılması ve onun olduğu yere 300 milyon lira da para harcayıp yapılacaktı. Ben rahat oturayım diye yüzlerce amatör futbolcu gencimizi sokağa atacaktık. Yani misafirlerimi daha havalı binalarda karşılayabilme uğruna bu vicdan azabına katlanamazdım...”

★★★

Altın Bilezik diye bir proje ile bugüne kadar 3 bin kişiyi uygun işlere yerleştirdi. Engelli bireylerin eğitimine katkı koyması için Dijital Sınıf projesi oluşturarak 40 bin öğrenciye ulaştılar ve ülke geneli için örnek bir model oluşturdu.

Bunlara ilaveten Bornova Belediyesi, 4 bin aileye protein zinciriyle iki ayda bir bitkisel proteinden oluşan destek paketleri gönderiyor. Bir Bornovalı olarak gurur duyduğu işlerden biri de:  Bornova’nın ünlü bamyası ve misket üzümünün coğrafi işaret belgesini almak oldu ki Bornova bir tarım ilçesi değil!

En büyük hedefi ise; Bornova’nın ve tüm İzmir’in kentsel dönüşümü ve deprem riski bulunmayan yapılara kavuşması...

★★★

Peki bütçe ne durumda?

İki buçuk yılda belediyenin öz kaynaklarını 200 milyon TL’den fazla büyüttü.

Şimdi sıkı durun!

Belediyenin kasasında para var ve borcu sıfır!

★★★

Değerli okurlarım,

Bu yazıda başarı öyküsünü anlattığım Bornova Belediye Başkanı Dr. Mustafa İduğ ile hiç bir araya gelmedim. Yani dostluğum, arkadaşlığım hatta çay, kahve içmişliğim bile söz konusu değil. Ancak İzmir’de yaklaşık 6 yıl yaşayan bir İstanbullu olarak onun başarılı işler yaptığını ve Bornovalıların kendisini çok sevdiklerini gözlemledim.

Ayrıca sordum, soruşturdum, Belediye’nin parasına tenezzül edecek bir ahlaki yapıya sahip bulunmadığını da öğrendim.

Ve başarısızları eleştirdiğimiz gibi başarılı olanları da cesaretlendirmek gerektiğine inandığım için bu öyküyü yazdım.

Çünkü belediye başkanlığı doğum, evlenme ve ölüm gibi hayatlarımızın en büyük mutluluğunu ve en dayanılmaz acılarını yaşadığımız anlarında halkının yanında olmayı gerektiren çok yüce bir görev...

Ne mutlu bunu layıkıyla yapanlara...