Yıl 1977...…

Genel seçimler sonrasında TRT haber ekibi, Bitlis’in bir köyünde çekim yapıyor. Muhabir Orhan Baykal köyün tamamının merhum Süleyman Demirel’in Genel Başkanı olduğu Adalet Partisi’ne oy verdiğini öğrenince, bunun nedenini soruyor. Köylüler de hep bir ağızdan “Biz Kırat’çıyız, Demirel’ciyiz. Tercihimiz budur” cevabını veriyorlar.

Çekimler bitirilip veda zamanı gelince, genç bir köylü TRT ekibine yaklaşıp, adeta fısıldar gibi gerçeği anlatmaya başlıyor:

“Abi, büyüklerimizin söylediği doğru değil!.. Seçim öncesi milletvekilimiz Kamran İnan köyümüze geldi. Önce ağamızla, sonra bizlerle görüştü. Diğer partilere de oy çıkacağını öğrenince, çok kızdı. Köylüyü toplayıp, ayağıyla toprağı eşeledi. Başka partilere tek oy atılırsa, köyün lanetleneceğini, hiç ürün alamayacağımızı, dolayısıyla açlığa mahkum olacağımızı duyurdu. O hiddetle köyü terk ettikten sonra ağamız yalnızca Kırat’a oy vermemizi, aksini yapanlar olursa, hemen bulunacağını ve köyden kovulacaklarını söyledi. Zira köylüler Kamran İnan’ı ‘şıh’ olarak görüyor, ona karşı çıkanların kıtlığa sebep olacaklarına inanıyorlar. Buna ağanın da baskısı eklenince, tüm oylar Adalet Partisi’ne gitti...”

★★★

TRT habercileri Bitlis şehir merkezine dönerken Orhan Baykal, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde okuduğu yıllarda Anayasa Hukuku’nun efsanevi hocası Prof. Tarık Zafer Tunaya’nın, ilk dersinde anlattığı bir anısını hatırladı:

“İngiltere’de bir konferansa gitmiştim. Bu fırsattan yararlanıp Londra’nın banliyösünde  yaşayan, uzun süredir görmediğim bir dostumu ziyaret etmek istedim. Eve giderken bir çiçekçi dükkanına uğradım. Çiçekçi orta yaşlarda, güler yüzlü bir kadındı. İstediğim çiçekleri hazırlarken, o hafta sonu yapılacak seçimlerde oy kullanıp kullanmayacağını, sandığa giderse hangi partiyi tercih edeceğini sordum. Çiçekleri bıraktı ve gözlerimin içine bakarak “Elbette sandığa gideceğim ve oyumu İşçi Partisi’ne vereceğim” dedi. “Niye” dememi beklemeden devam etti:

“İşçi Partisi lideri Harold Wilson bizim sesimizdir. Özgürlüklerimizin korunması, grev haklarımız, adil gelir dağılımı, sağlık harcamaları, ücret adaleti… Bunların hepsi Wilson’un programında yer alıyor. Ben emeğiyle hayatını kazanan bir çiçekçi olarak tabii ki Wilson’u destekleyeceğim ve göreceksiniz seçimi kazanacak”

Çiçekçi kadın yanılmamıştı. Seçimleri  Harold Wilson’un İşçi Partisi kazandı.”

★★★

Tunaya Hoca sınıfa döndü ve “İşte ben güzel ülkemde bu işçi kadın gibi bilinçli seçmenleri arıyorum” diyerek amfinin çıkış kapısına doğru yöneldi. Tüm sınıf hocanın konuşmasından çok etkilenmişti. Salonda büyük bir alkış koptu.

★★★

Aradan yarım asıra yakın bir süre geçti.

Kamran İnan vefat etti. Ama bugün o köye yine bir ‘şıh’ gitse ve aynı telkinlerde bulunup “Oyunuzu Adalet ve Kalkınma Partisi’ne (AKP) vereceksiniz. Aksini yaparsanız köy lanetlenir ve kıtlık olur” dese, hiç kuşkunuz olmasın ki AKP’ye tulum çıkar.

Çiçekçi kadının sahip olduğu seçmen bilincinin o köylere uğraması için acaba kaç asrın geçmesi gerekecek?..

(Yalandan Kim Ölmüş; Uğur Dündar-Orhan Baykal)