İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “İzmir’de 150 bin civarında göçmen var. Kentsel Adalet Daire Başkanlığı kurduk. Onların gündelik hayatlarında kolaylaştırıcı olmak, bir sorun yaratılmasına imkan vermemek için çabalıyoruz. Adalet arayışları, sosyal hayata entegrasyonları, ne varsa bunlarla ilgilenen birimimiz var. Onlar bir biçimde hayatın içerisindeler. Onlarla yaşıyoruz. Bunu herkesin hazmetmesi ve bununla devam etmeyi öğrenmemiz lazım” demiş.

★★★

Başkan doğru söylüyor. Özellikle Suriyeli göçmenler İzmir’de hayatın hemen her alanında karşınıza çıkıyor.

★★★

Hiç unutmuyorum, bu güzel kentte yaşadığım yakın geçmişte bir gün, aracımı her zaman yıkattığım yere götürdüm. Beni gördüklerinde güler yüzle karşılayıp fotoğraf çektiren yıkayıcı gençler gitmiş, yerlerine asık suratlı yenileri gelmişti. Orayı yöneten kişiye bu değişikliğin nedenini sordum. “Abi bizimkiler verdiğim parayı beğenmiyorlar. Onları gönderip bu Suriyelileri aldım” dedi.

★★★

Aracımla çıkıp, ilk kırmızı ışıkta durduğumda, yine Suriyeli çocuklar koşup, az önce pırıl pırıl yıkanmış camları güya temizliyormuş gibi yaparak, kirletmeye başladılar!

Para verip uzaklaştırarak Alsancak’a doğru yola koyuldum!.

★★★

Aracımı bıraktığım otoparktan çıkarken Suriyeli bir kağıt toplayıcı önümü kesti. Aç olduğunu söylüyordu. Gerçekten de bitkin bir görünümü vardı. Avurtları çökmüş, gözlerinin akı sararmıştı. Her halinden hasta olduğu belliydi. Yüreğim kaldırmadığından cebimde ne varsa onunla paylaştım.

Garip öylesine sevindi ki, o mecalsiz haliyle adeta uçarak uzaklaştı...

★★★

Param kalmadığından, karşı kaldırımdaki bankamatikten çekmem gerekiyordu. İşlemi tamamlayıp paraları cebime koymaya çalışırken bir de ne göreyim? İri kıyım iki göçmen genç, gözlerini elimdeki paraya dikmiş, bir şeyler vermemi beklemiyorlar mı!.. Soğuk kanlılığımı kaybetmeden ikisine de hâlâ para makinesinin sıcaklığını koruyan 10’ar liralık banknotlardan verdim. Başlarıyla “yetmez” gibisinden bir işaret yaptılar. Biraz bekledim. Gitmeye niyetlerinin olmadığını anlayınca, birer 10 lira daha uzattım. Yine yeterli görmediler. İşte o an, kentin göbeğinde bulunmama rağmen başımın belaya gireceğini hissettim. Bunun üzerine her şeyi göze alıp, bir omuz darbesiyle aralarından sıyrıldım ve hiç arkama bakmadan hızlı adımlarla uzaklaşarak yakındaki bir cafeye ulaşmayı başardım.

★★★

Güler yüzlü garson “Uğur Bey hoş geldiniz. Ne istersiniz?” deyince derin bir oh çekip “Ne isteyeyim kardeşim? Nihayet Türkçe konuşan, benden para istemeyen ve kendimi güvende hissettiren birine rastladım. Biraz nefesleneyim, bir şeyler içerim” dedim.

★★★

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, insancıl bakış açısı ve iyi niyetle “Onların gündelik hayatlarında kolaylaştırıcı olmak, bir sorun yaratılmasına imkan vermemek için çabalıyoruz” diyor ama, göçmenlerin artık taşınamaz hale gelen varlığı, toplumumuz için başlı başına büyük bir sorun olmuş durumda.

Hem de acilen müdahale edilmesi gereken ve ülkemizin geleceğini tehdit eden çok büyük bir sorun!..