Aşağıdaki haber, 15 Temmuz 2007 tarihinde Hürriyet gazetesinde yayımlandı.

★★★

Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali’ye göre; Kızılay’daki değişimi gösteren iki dönem var: “UÖ” ve “US”! Yani “Uğur Dündar’dan önce” ve “Uğur Dündar’dan sonra.”

1999’daki büyük Marmara Depremi’nde yetersiz kalınca eleştiri bombardımanına tutulan, ardından Uğur Dündar’ın depolarına yaptığı baskınla çağın ne kadar gerisinde kaldığı ortaya çıkan Kızılay, bugün afetle mücadelede çok daha iddialı.

Halk tarafından bir devlet kurumu gibi algılanan Kızılay, aslında bir dernek.

185 üyeli Uluslararası Kızılhaç ve Kızılay Dernekleri Federasyonu’nun da yönetim kurulu üyesi olan Kızılay, yeniden yapılanma atağıyla eski tek kullanımlık battaniyelerini bile uzun ömürlü polar battaniyelere çevirmiş durumda.

★★★

Başkan Küçükali, geçmişle ilgilenmiyor, geleceğe bakıyoruz diyor. Son iki yılın Kızılay’ın sıçrama dönemi olduğu konusunda ısrarlı: “Uğur Dündar’ın programına bakarak ’Türk Kızılay’ı iyi işler yapmamış’ dedik. O eleştirilerden sonra görevi aldığımda kamuoyunda hiç de iyi bir görüntümüz yoktu ama bu bizi yıldırmamalıydı. Bugün Berlin Kızılhaç Genel Başkanı’yla ortak protokol yaptık. Ankara’da küçük bir çadır fabrikamız var, onlara çadır satacağız.” Kızılay, Uğur Dündar’ın yaptıklarından o kadar memnun ki “Kurumun yeniden yapılanmasına katkılarından dolayı” Dündar’ı geçen ay onur üyesi yaptık ve teşekkür plaketi verdik.”

★★★

Kızılay, 58 ülkeye yardım taşıyor. Lübnan, Filistin ve Sudan Darfur bunların başında geliyor. “Sudan Darfur’daki sahra hastanesi, ABD Başkanı George Bush’un bile dikkatini çekti” diyor, Küçükali. “Bosna’da seralar yaptık, yanına da çadırlar kurarak insanlara ne ekip biçeceklerini, nasıl satacaklarını öğrettik...”

★★★

Şu anda Kızılay, Türkiye’nin en büyük Özürlü Çocuklar Rehabilitasyon Merkezi’ni kuruyor. Bir bağışçı 40 dönüm yer bağışladı, bir başka bağışçı 7 milyon dolarlık bina ve donanımı yapacak. Bir başka proje de 81 ilde kan birimleri, 13 bölgede de kan merkezi kurmak. Projenin 2008 sonundan itibaren Türkiye’deki kan sorununu çözmesi bekleniyor.

★★★

Çadırlarımız bal dök yala denecek kadar yeni. Verdiğimiz çadırların büyük kısmını geri almıyoruz. Yeni bir model sunuyoruz, Kızılay obaları kuruyoruz. Çelik afet evleri dediğimiz beş yıl dayanıklı evler yapıyoruz. Bunların kileri, ocağı, duşu var, -22 dereceye kadar vücut ısısıyla içinde kalınabiliyor.

★★★

Kızılay tsunamiden sonra Endonezya’nın Banda Aceh eyaletinde 1053 konut ve 4 okul yaptı. Bunlardan Mustafa Kemal Atatürk Lisesi, eyaletin en büyük okulu. New York Times’ta, geçen yıl Temmuz ayında, Endonezya’daki tsunamiden sonra uluslararası yardım gruplarının inşaatlarıyla ilgili sorunlara yer veren bir haber yayınladı. Haberde tüm olumsuz örnekler sıralandıktan sonra sadece Türk Kızılay’ının tuğla evlerinde yaşayanların ne kadar memnun olduğu yazılıyordu. Lampuuk’ta yaşayan inşaat işçisi Khairuman ve eşi Suginah, mavi çinili ve küvetli banyolarını göstererek, “Türk Kızılay’ı bize iyi kalite sundu” diyordu..

★★★

Pakistan depreminden sonra oraya ilk giden yardım kuruluşu da Türk Kızılay’ı oldu. 11 bin çadır kuruldu, 100 bin insana aylarca bakıldı.
26 Aralık 2004’teki Güney Asya depremi ve tsunami felaketinde Kızılay, Endonezya ve Sri Lanka’ya gitti. Kampanyalarda 40 milyon dolara yakın para toplanmıştı. Sri Lanka’da Midigama isimli bir Türk köyü kuruldu. Burada Zübeyde Hanım Anaokulu, sağlık ocağı, 22 dükkan ve bir toplum merkezi inşa edildi. Budistler’e çok güzel bir tapınak yapıldı. Kızılay Midigama’da köye traktör aldı, su arıtma tesisi kurdu.

Evlerin teslim töreninde Midigama Belediye Başkanı “Müslümanlarla Budistler ilk kez aynı töreni paylaşıyoruz” dedi. Törende Budistler kendi dualarını ettiler, bir de imam geldi ve Kur’an okudu.”

★★★

Muhteşem bir başarı değil mi?

Evet öyle ama başarının cezasız kalmadığı güzel ülkemizde, devrim gibi değişime imza atan  Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali, Hürriyet’in bu haberinden bir süre sonra, görevden ayrılmak zorunda bırakıldı!

Şimdi günümüze dönüyor ve CHP İstanbul milletvekili Gürsel Tekin’in, “Kızılay’ı resmen batırıyorlar!” başlığıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na dün sunduğu soru önergesine göz atıyoruz:

★★★

CHP İstanbul milletvekili Gürsel Tekin, “Son yıllarda yolsuzluk ve israf skandallarıyla gündemden düşmeyen Kızılay hakkındaki iddiaları Meclis gündeme taşıdı. Tekin, “Kızılay, hayır kurumu işlevini tamamen yitirerek, mal alan satan bir ticarethaneye dönüşmüş durumda. Anlaşılan o ki, Kızılay, AKP’nin kendi kişisel şirketi haline gelmiş” dedi.

Soru önergesinin Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay tarafından yazılı olarak cevaplandırılmasını isteyen Tekin şu iddiaları dile getirdi:  “Eskiden milletin hayır niyetine malını, mülkünü bağışladığı Kızılay’ı bile tükettiler. Halk enflasyonun altında ezilip yoksullukla boğuşurken, yardım kuruluşu Kızılay’ın genel müdürleri 27 bin ile 38 bin TL arasında maaş alıyor. Kızılay’ı resmen batırıyorlar! TBMM’nin konuya bir an önce el atması, herhangi bir usulsüzlük varsa ortaya çıkartması, milletimizin de Kızılay’a olan güvenini tazelemesi gerekir. Araştırma önergesini Meclis’e sunduk, gerekenin yapılmasını bekliyoruz...”

★★★

Bir kurum ve iki ayrı haber...

Aynı kurum hakkındaki bu iki haber, AKP iktidarı döneminde liyakatsizliğin çok başarılı kurumları bile ne hale getirdiğini gözler önüne seriyor.

Okurken içim acıdı, yüreğim daraldı...