3 Mayıs 1918...…

Kurtuluş Savaşı’nın  planlarını zihninde oluşturmaya başlayan  Mustafa Kemal Atatürk, o gün ziyaret ettiği Fenerbahçe Spor Kulübü’nün yöneticileriyle 3 saat süren bir toplantı yapıyor. Ve bu ziyaret sırasında Kulüp anı defterine Fenerbahçe’nin başarılarını takdir ettiğini belirten unutulmaz satırları yazıyor.

★★★

Yıl 1921...…

İstanbul işgal altında...…

Ancak Fenerbahçeliler tüm tehlikeleri göze alıp, adeta bir cephaneliğe dönüştürdükleri kulüp binasından geceleri Anadolu’daki Kuvayı Milliye güçlerine silah ve mühimmat sevk ediyor.

İşgalcilerin içimizdeki hain işbirlikçilerinin ihbarı üzerine, düşman askerleri, Kulüp binasına baskın düzenliyor. Ancak onlardan önce davranan Fenerbahçeli sporcular, silah ve cephaneleri evlerine kaçırarak delil bırakmıyor.

İşgal Orduları Komutanı General Charles Harrington, kapısına kilit vurulan Fenerbahçe Kulübü’nün önünde bir müfreze görevlendiriyor.…

★★★

29 Haziran 1923...…

O gün İstanbul’da büyük kupa maçı oynanıyor.

General Harrington”un ortaya dev bir kupa koyup, tüm Türk kulüplerine  “Dilediğiniz kadar takviye alabilirsiniz, yeter ki benim takımımın karşısına çıkma cesaretini gösterin” diyerek yaptığı meydan okumayı Fenerbahçeliler kabul ediyor.

Üstelik hiçbir takviyeye gerek görmeden!..

★★★

Günün erken saatlerinden itibaren Taksim Stadyumu’nu hıncahınç dolduran coşkulu kalabalık önünde Fenerbahçe, Malta ve Cebelitarık”taki İngiliz kuvvetlerinden getirilen futbolcularla çok güçlenen Harrington”ın Guardlar Karması’nı Zeki Rıza Sporel’in golleriyle 2-1 yeniyor.

Maçtan sonra Fenerbahçeli futbolcuları omuzlarına alan halk adeta bir bayram havasında Pera’ya (Beyoğlu) doğru ilerliyor.

İstanbul “Yaşa Fenerbahçe” nidalarıyla inliyor...…

★★★

3 Temmuz 2011...…

İşgalcilerin ve yerli işbirlikçilerinin Fenerbahçeliler’e yaptığı zulümden yaklaşık 100 yıl sonra...…

O sabah FETÖ’cü savcılar, sezonu şampiyonlukla kapatan Fenerbahçe’nin efsanevi Başkanı Aziz Yıldırım ile bazı yönetici arkadaşlarının ve kulüp çalışanlarının da aralarında bulunduğu kişileri, sözde şike iddiasıyla gözaltına alıyor!..

Böylece Fenerbahçe ve yöneticileri işgalci emperyalistler ve yerli işbirlikçilerinin zulmünden bir asır sonra, yine benzer bir saldırının hedefi haline geliyor.

★★★

Ancak ilk şaşkınlık kısa sürede atlatılıyor. Başkanı ve yöneticiler Şekip Mosturoğlu ile İlhan Ekşioğlu'nun çevresinde kenetlenen Fenerbahçe camiası, Cumhuriyet’i yıkmayı planlayan FETÖ’ ye karşı “son kale” olmanın gerektirdiği muhteşem direnişi sergilemeye başlıyor.

Aziz Yıldırım’ın “Ne şikesi, memleket elden gidiyor” sözleriyle yaptığı tarihi uyarı, Türkiye”nin en büyük sivil toplum kuruluşuna gönül veren milyonları hareketlendiriyor.

Sarı lacivertliler Bağdat Caddesi’nde yürüyor, Anıtkabir’e akıyor, adalet için fener yakıyor ve Türk Ordusu’nun silahla başaramadığını, Fenerbahçe Ordusu silahsız demokratik bir direnişle başararak, FETÖ kumpasını çökertiyor.…

Kadını, erkeğiyle, yaşlısı ve genciyle 7’den 77’ye adeta destan yazıyor.…

★★★

Nitekim 15 Temmuz 2016’daki hain darbe girişimi de Aziz Yıldırım’ın “memleket elden gidiyor” tespitinde ne denli isabet kaydettiğini, asıl hedefin Fenerbahçe üzerinden rejimi ele geçirmek, yani Atatürk Cumhuriyeti’ni yıkmak olduğunu, bir kez daha gözler önüne seriyor...…

★★★

Yerel mahkemelerden sonra Yargıtay’ca da onaylanan kararlarla Aziz Yıldırım ile  arkadaşlarının iftiraya uğradıkları ve büyük mağduriyet yaşadıkları tescil ediliyor.

Bunun üzerine kumpasçılar ve müfterilerden hesap sorma süreci başlıyor.

Ceza davalarının yanı sıra ağır tazminat davaları açılıyor...…

★★★

Aziz Yıldırım’dan bayrağı devralan Fenerbahçe Başkanı Ali Koç ve yönetici arkadaşları, büyük azim ve kararlılık içinde hesap sorma sürecinin takipçileri oluyor...

★★★

Bugün 3 Temmuz 2011’in 11. yıldönümü...…

Büyük olmak, daha da ötesi hep büyük kalmak zordur, meşakkatlidir.

Fenerbahçe camiası tarihi boyunca bunu defalarca deneyimlemiş; 100 yıl önce işgal ordularına karşı ortaya koyduğu direnişten aldığı ilhamla girdiği tüm badirelerden, alnının akıyla çıkmasını bilmiştir.

Çok iyi biliyoruz ki; bundan önce olduğu gibi, bundan sonra da camiamız hedef göstermelere, engellemelere ve saldırılara maruz kalacak ancak onları da Başkanı ve yönetiminin çevresinde kenetlenerek aşmasını bilecektir.

Çünkü Fenerbahçe’nin ruhunda, özünde, karakterinde yılgınlığa ve teslimiyete asla yer yoktur.

Fenerbahçeliler şanlı tarihleriyle ve “3 Temmuz muhteşem direnişiyle” ne kadar gurur duysalar yeridir.…

Yaşasın Fenerbahçe...…

Yaşasın Atatürk’ün eşsiz emaneti Türkiye Cumhuriyeti...…

UĞUR DÜNDAR’IN NOTU: Bu vesileyle Balkan Harbi, 1.Dünya Savaşı, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı’nda şehit düşen Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve diğer kulüplerimizin kahraman sporcularını rahmet ve minnetle anıyor, aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum.