“Hemen belirteyim ki Başbakan Erdoğan’ın Suriye politikası Cumhuriyet tarihine, devlet yönetimindeki en büyük basiretsizlik, gaflet, yeteneksizlik ve Türkiye’nin güvenliğine en ağır ve yıkıcı zararlar verme örneği olarak geçecektir...

Bu zararların birincisi; PKK’nın 29 yıldır hayal ettiği ve ağır kayıplar vermesine rağmen gerçekleştiremediği hedefleri Erdoğan’ın Suriye politikası sayesinde elde etmesidir.

Nitekim, PKK’nın uzantısı PYD, Suriye’nin zengin petrol kaynaklarına sahip Kuzeydoğusunda Rojova adlı bir hakimiyet bölgesi kurarak, PKK’ya maddi ve moral güce ilaveten geniş bir hareket alanı da kazandırmıştır. Ayrıca, bu şekilde Kuzey Irak Kürt Yönetimi’ne ilaveten ikinci bir Kürt hakimiyet alanının kurulmasıyla hem büyük Kürdistan’a zemin hazırlanmış, hem de Kuzey Irak’ı Akdeniz’e bağlayacak Kürt koridorunun gerçekleştirilmesinin temel taşları döşenmiştir.

★★★

“AKP iktidarı, kendi elleriyle Türkiye’nin başına El-Kaide belasını sardırmakla kalmamış, bu şekilde Suriye’de de çözümü güçleştiren bir faktör yaratmıştır. Bu belanın/tehdidin oluşumunun temelinde, AKP iktidarının, “Esad’ı düşürmek için her şey mubahtır” görüşüyle radikal İslamcı grupların Türkiye’den Suriye’ye geçiş ve lojistik ikmal merkezi olarak yararlanmalarına izin vermesi yatıyor. Washington’un ısrarlı ve öfkeli “yanlış yapıyorsunuz” uyarılarına rağmen, Ankara bu gruplara silah ve cephane de sağlayarak palazlanmalarına yardım etti. Kısa süre önce bu cihatçı gruplardan 13 tanesi Özgür Suriye Ordusu’ndan (ÖSO) koparak El-Kaide’nin lideri Ayman El Zevahiri’ye bağlı El-Nusra örgütü çatısı altında birleşince, Obama yönetiminin bu husustaki uyarılarının ne denli doğru olduğu anlaşıldı. El Kaide cephesinin amacı Suriye’de şeriata dayalı İslam devleti kurmak. Halen Suriye ile sınırdaş vilayetlerimizde üsler kurarak içimize girmiş olan El Nusra buralarda mücahit militan devşiriyor. ABD’den gelen baskılar nedeniyle Türkiye sınır kapılarını kapatma mecburiyetinde kalınca El-Kaide’nin tepkisi iki türlü oldu. Önce, yine El Kaide’nin bir kolu olan Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) örgütü, Özgür Suriye Ordusu’nun (ÖSO) elindeki ve Kilis’in 3 km. güneyindeki Azez kasabasını saldırıyla ele geçirdi. Arkadan da El Kaide’den Türkiye’nin kapıları açmaması durumunda intihar saldırılarına hedef olacağı tehdidi geldi. Bunu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınırımız yakınındaki IŞİD mevzilerini misilleme olarak topa tutması izledi. Halen IŞİD ve El Nusra ile ÖSO arasında Halep’te şiddetli çatışmalar cereyan ediyor. ÖSO’nun en büyük destekçisinin Türkiye olduğu dikkate alınırsa, ülkemizin El Kaide’nin hedef tahtasında olduğu kolayca anlaşılır.

★★★

“Önce El Kaide tehdidine karşı konulması gerekiyor. Bunun için Başbakan Erdoğan, gerçekleri hesaba katan öngörülü politikalara yönelmeli ve bu bağlamda Esad’ın askeri yöntemle saf dışı edilmesi saplantısından vazgeçerek derhal El Kaide tehdidini bertaraf etmeye ve kendi vatandaşlarının güvenliğini sağlamaya odaklanmalıdır. Suriye’deki duruma gelince, burada ibrenin birden Esad tarafına döndüğünü görüyoruz. Kerry’nin (John Kerry, dönemin ABD Dışişleri Bakanı) Esad’ı övmesinin nedeni, sadece Esad’ın Suriye’deki kimyasal silahlarının imhasında gösterdiği işbirliğinin takdir edilmesinden ileri gelmiyor... Kerry’nin iltifatkar sözleri aynı zamanda, “Esad’ın yerini El Kaide dolduracaksa, o zaman Esad kalmalı” görüşünden kaynaklanıyor. Bu ortamda öncelikli sorun “Suriye’yi El Kaide’den kimin kurtaracağı” oluyor. Görünürde de bunu Esad’dan başka yapabilecek kimse yok... Bu durum, Esad rejiminin ömrünün uzamasının garantisi oluyor. Ayrıca, ABD’nin de Cenevre-2 sürecinde Esad rejiminin de olacağı bir çözümü öngören Rus formülüne sıcak bakmasına yol açıyor...”

★★★

Size 19 Ekim 2013 tarihli köşemden alıntılar sundum...

Suriye krizinin patlak vermesinden kısa bir süre sonra tüm öngörüleri doğru çıkan emekli Büyükelçi Şükrü Elekdağ ile yaptığımız söyleşide özetle demişiz ki; Beşar Esad’ı devirme hayaliyle başlattığınız saldırı PKK’yı güçlendirir, terör örgütünün petrol bölgelerine yerleşmesini sağlar, ülkemiz için beka sorunu yaratır, emperyalizmin planı olan Büyük Kürdistan’a zemin hazırlar...

Şunu da söylemişiz; iktidar, Esad’ın askeri yöntemle saf dışı edilmesi saplantısından vazgeçerek derhal El Kaide/IŞİD tehdidini bertaraf etmeye ve kendi vatandaşlarının güvenliğini sağlamaya odaklanmalıdır.

Aksi takdirde ülkemiz ağır bedeller ödemek durumunda kalır.

★★★

Ayrıca Sayın Elekdağ şu tarihi tespiti de net biçimde yapmış:

“Suriye politikası Cumhuriyet tarihine, devlet yönetimindeki en büyük basiretsizlik, gaflet, yeteneksizlik ve Türkiye’nin güvenliğine en ağır ve yıkıcı zararlar verme örneği olarak geçecektir...”

Hepsi oldu mu? Ne yazık ki oldu!..

Ağır bedeller ödedik mi? Ödedik ve hala ödemekteyiz! Nice şehitler ve terör katliamlarında masum kurbanlar verdik mi? Verdik!.. Maalesef şehitler vermeye devam ediyoruz.

Türkiye sığınmacı deposu haline geldi mi? Geldi!..

Peki, Nihayet Beşar Esad’a zeytin dalı uzattık mı? Evet uzattık!..

O halde soralım:

Ne uğruna ödendi bunca ağır fatura?...