Her yıl Dünya Mutluluk Raporu yayınlanıyor.

Rapor, Birleşmiş Milletler’in öncülüğünde, Oxford Üniversitesi ve Gallup Araştırma gibi, küresel düzeyde saygınlığa sahip olan birçok kurumun iş birliğiyle hazırlanıyor.

Raporda 146 ülke vatandaşının mutluluk algısı araştırılıyor.

Araştırmada hem katılımcıların yanıtları, hem de ülkelerle ilgili bazı resmi veriler değerlendiriliyor.

Katılımcılardan bireysel mutlulukları, zorda kaldıklarında kamudan sosyal destek görebilme ihtimali, hayat seçimlerini yaparken kendilerini ne kadar özgür hissettikleri, ülkelerine yönelik yolsuzluk algısı, bireysel cömertlik eğilimi (bağışta bulunma sıklığı) ile, sıradan bir gün boyunca yaşadıkları pozitif ve negatif duygularla ilgili puan vermeleri isteniyor. Ayrıca kişi başına düşen milli gelirle ortalama hayat beklentileri de, endeksin hazırlanmasındaki önemli kriterler arasında yer alıyor.

★★★

Listenin birinci sırasında; kişi başına düşen milli gelirin 50 bin dolar dolayında bulunmasına karşın, insanların genellikle ikinci el mağazalarından ya da bitpazarından giyindikleri, lüks ve israftan özenle kaçınarak doğaya saygılı bir yaşam sürdükleri Finlandiya bulunuyor.

Finlandiya, son 5 yıldır mutluluk kulvarındaki birinciliğini koruyor.

★★★

10 üzerinden 4.7 puan alan Türkiye’nin rapordaki durumu maalesef  kötü. Ülkemizin mutluluk puanı vasatın altında ve dünya ortalamasının gerisinde. Raporda 146 ülke arasında 112. sırada bulunan Türkiye’nin iç savaş ve çatışma yaşanan Suriye, Filistin ve Lübnan hariç, tüm komşularından ve yakın çevresinde yer alan ülkelerden geride olduğu, altı çizilerek vurgulanıyor. (Örneğin İsrail 9. Güney Kıbrıs 41. Yunanistan 58. KKTC 79. Rusya 80. Ermenistan 82. Bulgaristan 85. Kuzey Makedonya 89. Arnavutluk 90. Azerbaycan 92. Ukrayna 99. Gürcistan 105. İran 110. sırada konumlanıyor...)

★★★

Türkiye ayrıca, 144 ülke arasında mutluluk seviyesinin son 9 yılda en çok düşüş gösterdiği ilk 20 ülke arasında 19. durumda.

Ülkece mutluluk oranımız son 9 yılda 5.2’den 4.7’ye gerilemiş bulunmakta.

★★★

Bu yazıyı kaleme alırken elektronik posta kutuma CHP Adıyaman Milletvekili Avukat Abdurrahman Tutdere’nin bir iletisi geldi.

Vatandaşların yüksek enflasyon karşısında satın alma gücünün iyice eridiğini belirten Tutdere, insanlarımızın banka ve finansman şirketlerine olan  borcunun 1 trilyon 137 milyar lirayı aştığını ve 4 milyon 143 bin kişinin ise 5 yıldır ödeyemediği borçları nedeniyle haciz kıskacında yaşadığını  duyuruyor.

Tabii buna yaşamak denilirse!..

★★★

Enflasyonun elde avuçta ne varsa erittiği, hayat pahalılığının sabit gelirlileri ezdiği, yargının siyasetin emrine girdiği, liyakatın geçerliliğini yitirdiği, insanlarda “yarın ne olacağız” endişesinin her geçen gün biraz daha arttığı, gençlerin yurt dışına gidebilmek için yarıştığı ülkemizde, tuzu kuru olanların bile -eğer vicdanları nasırlaşmamışsa- mutluyuz diyebilmeleri mümkün mü?..