Oğuz Yorulmaz adını duymamış, duysanız bile unutmuş olabilirsiniz.

O halde ben anlatayım:

Polis çocuğu Bursalı Oğuz Yorulmaz, babası gibi mesleğe girdikten bir süre sonra Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Dairesi Başkanlığı bünyesinde kurulan “özel bir ekipte” görev yapmaya başladı.

Annesi Nurhan Yorulmaz oğlunu ve içinde yer aldığı özel ekibi şöyle anlatıyordu:

“Ben evladımı devlete memur olması için verdim. Çete olması için vermedim. Ama benim karşıma çete olarak çıkardılar oğlumu. Beni yaktılar, beni mahvettiler!..”

Acılı anne haklıydı. Çünkü oğlu “Susurluk Çetesi” olarak anılan yapılanmada yer almış ve 5 polis arkadaşıyla birlikte yargılanıp 4’er yıl hapse mahkum olmuşlardı.

Cezaevinden çıktıktan sonra da Bursa’da karıştığı kavga sırasında kurşunlanarak hayatını kaybetmişti.

★★★

ARENA ekibinin mangal yürekli değerli muhabirlerinden Hatice Demircan, acılı anne Nurhan Yorulmaz’ı bulup, unutulmaz bir röportaj yapmıştı.

ARENA: Merhum oğlunuz Oğuz Yorulmaz’a devlet içinde özel bir görev verildiğini ve bir ekip oluşturulduğunu biliyoruz. Bu özel görevin ne olduğunu, ekibin nasıl oluşturulduğunu oğlunuz sağlığında size anlattı mı?

Nurhan Yorulmaz (N.Y.): O zaman Başbakan Tansu Çiller’di. Mehmet Ağar da İçişleri Bakanı. İbrahim Şahin (Özel Harekat Dairesi Başkan Vekili) ve isimlerini şimdi hatırlayamadığım daha birçok kişi bu ekibin içindeydi.

ARENA: Oluşturulan özel ekibin görevi neydi?

(N.Y.): PKK’ya yardım eden iş adamları, uyuşturucu tüccarları vardı. Onları ortadan kaldırmaktı görevleri.

ARENA: Yani, PKK’ya destek sağlayan bazı iş adamlarını öldürme görevi oğlunuzun da içinde bulunduğu ekibe mi verilmişti?

(N.Y.): Evet!..

ARENA: Devlet bu kişileri bizim için öldürün mü demiş?

(N:Y.): Evet, bu kişileri öldürün demişler. Bu emirleri verenler benim evladımı da yaktı, beni de...

ARENA: Oğlunuzun da içinde bulunduğu ekip, İçişleri Bakanlığı’na bağlıydı. Tansu Çiller’in Başbakanlığı döneminde bu ekibin başta Savaş Buldan ve Behçet Cantürk olmak üzere pek çok kişiyi öldürdüğü öne sürülüyor. Bu iddialar doğru mu?

(N:Y.): Doğru, doğru!.. Ömer Lütfü Topal’ı da (Kumarhaneler Kralı) diğerlerini de, hepsini öldürdüler.

ARENA: Bunları vatan için yaptıklarını mı söylüyorlardı?

(N.Y.): Onlar öyle biliyorlardı. Vatan için yaptıklarını sanıyorlardı. Oğuz çok geç anladı. “Ben bu pisliğin içine nasıl düştüm anne” diyordu. Ama çok geçti. Onlardan ayrılması mümkün değildi. Bunu yaptıklarında kardeşi kardeşe bile vurdururlarmış. “O yüzden ayrılamadım anne, ayrılamıyorum” derdi. Melek gibi evladımı devlet çete yaptı.

ARENA: Çok şeyin para için yapıldığını, herkesin cebini doldurmak için çaba harcadığını merhum oğlunuz ne zaman fark etti?

(N.Y.): En son, en son fark eden o oldu!..

ARENA: Oğlunuz Milletvekili Sedat Bucak’ın korumalığını yaptığı sırada Meclis lojmanlarında Mehmet Ağar’la karşılaşıyor. Neler konuşuyorlar?

(N.Y.): Mehmet Ağar sarılıyor oğluma... Diyor ki “Oğuz, ben size çok para gönderdim. Sakın har vurup harman savurma. Yatırım yap” diyor. Oğlum da “Ben 100 dolardan fazla para görmedim” cevabını veriyor.

ARENA: Nasıl bir tepki göstermiş Ağar?

(N.Y.): Küfürlü konuşmuş, paranın üstüne nasıl otururlar diye. Benim evladımın hiçbir şeyi yok. Maaşının haricinde sadece 100 dolar aldı.

ARENA: O zaman oğlunuz bazılarının keseyi doldurduklarını mı anlıyor?

(N:Y.): Evet, o zaman anlıyor zaten. Oğlum “Anne bana bir şey olursa Mehmet Ağar’a git, hakkımı ara” dedi. Ben de gittim aradım ama hiçbir şey görmedim! Başsağlığı bile dilemedi!..

ARENA: Oğlunuz ve arkadaşları devlet adına bazı kişileri öldürdü. Bunların sayısı hakkında sağlığında size bir şey söyledi mi?

(N.Y.): Bana 93-94 kişiyi öldürdüklerini söyledi. Devlet adına, PKK’yı (uyuşturucu kaçakçılığı yaparak) destekledikleri için öldürmüşler!..

ARENA: Oğlunuzun geride bıraktıklarına sahip çıkıldı mı?

(N.Y.): Hiç çıkılmadı! Torunum var. Turşu, tarhana, erişte yapıp satarak yardım ediyorum. Gelinimle aramız iyi değil. Maşa gibi kullandılar evladımı. Ama onlar sefalarını sürüyorlar. Benim eşim polis olarak devletimize 37 yıl hizmet etti. Çocuklarımı devletin ekmeğiyle büyüttüm. Benim oğlum bunları yapacak adam değildi...”

★★★

Burada Tarık Ümit için bir parantez açmak gerekiyor.

Düzceli Tarık Ümit, hemşerisi ve adı eroin kaçakçılığıyla anılan Ferda Seven’in yardımıyla, dönemin en namlı kabadayısı Dündar Kılıç’ın işyerinde müdür oldu..

1975 yılında Milli İstihbarat Teşkilatı’nca (MİT) muhbir olarak kullanılmaya başlanan, sonra da “ikinci sınıf uzman” kadrosuna alınan Ümit, 80’li yılların başında, İstanbul’daki yer altı dünyasının bazı polis şefleri ve bürokrasiyle olan bağlantılarını anlatan MİT Raporu’nun yazılmasında etkin görev yaptı.

MİT’e çalışırken Korkut Eken tarafından Mehmet Ağar’la tanıştırıldı. Bu arada eroin üretiminde kullanılan yüklü miktarda asit anhidritin ele geçirilmesini sağladı.

★★★

2 Mart 1995 gecesi, saat 21.30 civarında, İstanbul Bağdat Caddesi’ndeki bir kafeden Susurluk Çetesi mensuplarından Ayhan Akça ve Ziya Bandırmalıdoğlu tarafından alınıp -iddiaya göre- yakınlardaki ofisinde kendisini beklemekte olan İbrahim Şahin’in yanına götürüldü.

Arabası 4 gün sonra, Silivri yakınlarında terk edilmiş olarak bulundu.

★★★

Tarık Ümit’i büyüten ve uzun süre Almanyada yaşamasını ve eğitim almasını sağlayan amcası  Dr. Cemalettin Ümit, cinayetin aydınlanması için büyük gayret gösterdi. İddiasına göre; yeğeni bir süredir Korkut Eken tarafından ölümle tehdit ediliyordu.

Ona göre; Tarık Ümit kaçırıldıktan sonra Yalova’daki bir evde, aralarında Abdullah Çatlı, Casino sahibi Sami Hoştan ve Haluk Kırcı’nın da bulunduğu grupça 3 gün süreyle işkenceyle sorgulanmış, elleri kırılmış ve öldürülüp betona gömülerek denize atılmıştı.

Başka bir iddiaya göre ise öldürüldükten sonra betonlanıp, Çatalca taraflarındaki bir çiftliğe gömülmüştü.

Ancak bunların hiçbiri kanıtlanamadı.

Cemalettin Ümit’in faili meçhul kalan ölümü aydınlatmak için yaptığı yoğun uğraşlar sonuç vermedi ve 2020 yılında vefat etti.

Tarık Ümit’i Bağdat Caddesi’ndeki pastaneden alan özel harekatçı polislerden Ziya Bandırmalıoğlu da 2021 yılında İstanbul’da silahlı çıkar çatışmasında öldürüldü.

Casino sahibi Sami Hoştan, 2015 yılında sırlarıyla birlikte vefat etti.

Ortağı Ali Fevzi Bir ise Parkinson hastalığının pençesinde kıvranıyor.

Tarık Ümit,


★★★

Peki Tarık Ümit, neden öldürüldü?

MİT’in eski yetkililerinden Mehmet Eymür’e yakınlığı nedeniyle Mehmet Ağar, Korkut Eken, İbrahim Şahin ve Susurluk Çetesi’ndeki diğer isimlerin tepkisini çekiyordu.

Ama onun ölümünü uzun süre araştıran, mahkemelerde tanıklık yapan ve Cemalettin Ümit’le birçok kez konuşan bu satırların yazarına göre; Tarık Ümit’in ölüm emri, yüklü bir uyuşturucu parasının paylaşımındaki ihanet nedeniyle verilmişti.

Sedat Peker, o cinayeti örten sır perdesini kaldırırsa, iddia olarak dile getirdiğim gerçeği  hep birlikte öğrenmiş oluruz.