- Kaçak olarak nasıl gidileceğini biliyor muydun? Kimlerle irtibat kurdun, nasıl güvendin?

Hayır bu konuda en ufak bir fikrim yoktu. Başka çarem kalmayınca, güvendiğim arkadaşlarım aracılığı ile bu işin nasıl yapıldığını öğrendim. İstanbul merkezli uluslararası insan kaçakçılığı yapan organizasyonla bir tanıdık aracılığı ile kontak kurdum. 6 bin Euro’ya beni İtalya’ya götürebileceklerini söylediler. Geminin Bodrum civarlarından kalkacağını, İtalya’ya ayak bastığım zaman paranın bizim kefil olduğumuz kişi tarafından kendilerine verileceğini söylediler. Normalde bu iş şöyle işliyor. Bu işin içinde bazı kuyumcular ve dövizciler var. İki tarafa aracılık yapıyor.

- Bodrum’daki bir döviz bürosuna 6 bin avroyu verdin. Sonra ne oldu?

Evet. Ben Türkiye’den çıkmadan önce parayı döviz bürosuna bıraktım. İtalya’ya vardığımda döviz bürosunu arayıp tamam ben İtalya’ya vardım dediğimde 6 bin Euro’yu kaçakçılara ödeyeceklerdi. Bu insanlar her iki taraf için de güvenilir insan oluyor. Sistem böyle işliyor. Sonuçta başka çarem yoktu ve anlaştık.

★★★

- Anlaştıktan sonra neler oldu?

İstanbul’dan Bodrum otobüsüne bindim. Bodrum Otobüs Garajı’nda karşıladılar beni. Bir otele götürdüler ve çıkış zamanının kaç gün sonra olacağı belli değil diyerek beklememi söylediler. Organizasyonun başında bir Türk vardı. İsmi Kuzey. Herkes öyle sesleniyor ama muhtemelen gerçek ismi değil. Bodrum Yalıkavak’ta Kuzey ile buluştuk. Bana üç geminin çıkacağını, gemilerden birinin kaptan yardımcısı olan Rus’un alkolik olduğunu ve bu yüzden işlerini bozduğunu, kendilerinin de Rus’u kovduklarını, onun yerine benim kaptan yardımcısı olarak görünmem gerektiğini söyledi. Bu teklifi kabul edersem hem teknenin altında seyahat etmeyeceğimi, havasız kalmayacağımı daha rahat edeceğimi söyledi. Ben de hemen kabul ettim hiç düşünmedim.

- Böyle bir ehliyetin var mıydı? Nasıl bir anda yardımcı kaptan oldun?

Onlarla gitmem gerektiğini, teknenin birine yardımcı kaptan olarak işleteceklerini söyledi. Kaptan ve kaptan yardımcısı evrakları için siz hiçbir şeye karışmayacaksınız biz halledeceğiz dedi. Nüfus cüzdanlarınızı alıp girip çıkacağım ben. Merak etmeyin hepsi bizim adamlar dedi. Tekne Türk bayraklıydı.

- Tekne dediğin nasıl bir şey? Yat mı, başka bir deniz aracı mı?

14 metrelik yatlar. Lüks yatlar var ya işte onlardan.

- Sonra ne oldu?

Altı kişi bir araya geldik. (Not: üç teknenin birer kaptan ve yardımcısı) Bu Kuzey denilen adam bizim evrakları aldı. İçeri girdi. Marinanın içinde yatların giriş çıkış yapması için bir ofis var oraya. Evrakları verdi. Birkaç dakika sonra geri geldi hallettim dedi. Girmesiyle çıkması bir oldu. Bu arada ilginç bir olay oldu. Kuzey denilen adam tabelacıya gitmesi gerektiğini, çünkü teknelerden birinin isminin değişmesi gerektiğini söyledi. Siz yata geçin son kontrolleri yapın dedi. Teknemiz Türk bayraklı ve ismi de Alavera’ydı. Katakulli burada oluyor zaten. Bu Kuzey gitti geldi, elinde Alman bayrağı!.. Hemen bayrağı ve ismi değiştirdik. Tekne oldu Alman uyruklu. Zaten marinanın içindekilerle bunlar sıkı fıkı. Belli ki bu işleri birlikte yapıyorlardı.

★★★

- Türk yatı oldu Alman uyruklu!.. Senin ve kaptanın dışında yatınızda kaç kişi daha vardı?

64 yolcu vardı, altısı çocuk.

- 14 metrelik yata kaptan ve sen hariç 64 kişi nasıl sığdınız? Nereye gittiniz Bodrum’dan?

Bodrum’dan çıktıktan sonra hiç durmadan İtalya’ya gittik. Yedi gün sürdü. Çok açıktan gittik biz. Denizcilik kuralları varmış. 14 milin açığından mı ne gidecekmişsin. O yüzden biz de üç yat açıktan gittik. Zaten giderken birbirimizi görüyorduk.

- Üç yat da Bodrum Yalıkavak Marina’dan mı çıktı?

Evet, evet hepimiz aynı yerden ayrıldık. Sadece aynı anda ayrılmadık. Dediğim gibi aramızda yarım saat fark vardı. Öyle tembih ettiler. Zaten kaptanlar işi biliyor. Onlar birbirleri ile konuşarak ayarlamaları yaptılar. Şöyle bir sistem var. Biz birbirimizi bilmiyoruz. Getirdiler bize telefon verdiler. Uluslar arası hatta açık sıfır bir telefon verdiler. WhatsApp grubu kurulmuş. Kuzey denen adam oradan birinci tekne çık diyor çıkıyor. Biz de takip ediyoruz zaten.

- Siz bunları yaparken marinada hiçbir yetkili şüphelenmiyor mu, sizi görmüyor mu?

Görüyorlar. Kimsenin çekindiği yok ki. Sistem öyle kurulmuş herkes çok rahat!..

- Yaşadığını söylediğin bu olayın tarihi neydi?

2020’nin eylül ayında oldu bunlar.

- Anlattığın tarihte marinanın yönetim kurulu başkanı eski bakanlardan Mehmet Ağar. Hiç onu gördünüz mü? Onun marinanın yönetiminde olduğunu biliyor muydunuz?

Hayır ne tanıyordum ne biliyordum. Kimsenin de böyle bir konudan söz ettiğini duymadım. Orası çok lüks bir yer. Giriş kapılarından biri B kapısı. Oradan giriyorsun. Girişte güvenlik var. Bu kapı daha çok yatların personeli ile sahiplerinin giriş çıkış yaptığı yer. Bizi götürenler güvenlikçilerin hepsini tanıyordu. Hiçbir sorun yaşamadık. Elimizi kolumuzu sallayarak giriyorduk. Hatta şunu söyleyeyim bizim dışımızdaki insanlar da minibüsle gelip içeri girdi. Yatlara erzak ve su getiren minibüslerle.

- Bu kadar insan minibüsle getirilip tekneye bindiriliyor. Hiç mi dikkat çekmiyor?

Hayır çekmiyor. Onu da şöyle açıklayayım: Tekneleri öyle bir yere bağlıyorlar ki iskelenin ucu. Mesela benim gideceğim yat 39 numarada bağlıydı. En uç köşede. Yatların çok olmadığı yerde. Gece oluyor bütün bu işler. Teknenin yanına kadar erzak getiren minibüs yanaşabiliyor. Karanlıkta insanları hızlı hızlı minibüsten tekneye alıyorlar. Güvenlikçiler var. Hatta devriye atanlar da var ama işi bildikleri için ses çıkarmıyorlar. Bodrum’dan böyle yola çıktık ve İtalya’nın Sicilya limanına gittik.”

★★★

Meslektaşımız a3haber.com yazarı Serdar Öztürk’ün, yazıları ve sosyal medya paylaşımları nedeniyle mahkumiyet alan S.U. ile 1 Temmuz 2021’de yaptığı çarpıcı röportajda adı geçen Yalıkavak Marina, Türkiye’nin gündemine Sedat Peker’in iddialarıyla yerleşmişti.

Peker, Azerbaycan kökenli iş insanı  Mübariz Gurbanoğlu’nun (Mansimov) marinasına uyuşturucu ticareti amacıyla çöküldüğünü öne sürmüştü.

Serdar Öztürk’ün röportajı, bu marinadan insan kaçakçılığı da yapıldığını belgelemişti.

Peker’in suçladığı eski İçişleri ve Adalet bakanlarından Mehmet Ağar ise “Bu marina döviz makinesidir. Buraya gemi değil, yatlar geliyor. Prensler, dünyanın sayılı zenginleri uyuşturucu mu taşıyor? Kimin geldiği belli. Devletin polisi, sahil güvenliği var” demişti.

★★★

Dün erken saatlerde Bodrum’da uyuşturucu kaçakçılığı ihbarını alan Sahil Güvenlik, 27 metre boyundaki lüks bir yata operasyon düzenledi.

İhtarlara rağmen durmayan tekne Yunanistan karasularına geçmek üzereyken, önü kesilerek durduruldu.

Bu arada yattakiler 2 Sahil Güvenlik botuna ateş açmaya başladılar. Sahil Güvenlik botlarındandan karşılık verilince çatışma çıktı.

Kovalamacada ağır hasar alan yat, Yalıkavak Marina’ya götürüldü.

Olay üzerine, bakışlar bir kez daha Bodrum’a ve Sedat Peker’in uyuşturucu kaçakçılığı iddialarına çevrildi.