-Ortam aydınlığı yaşamın tadıdır.-

Toplumsal yaşamımızın aydınlık kaynakları değişik ve çoktur. Hepsinin başında güven, inan, sevgi ve saygı ile bağlılık gelir. Tüm özenlere ve çabalara karşın yaşamı karartan yanlışlıklar, bozukluklar, çarpıklıklar ve kötülükler zaman zaman günleri çekilmez kılmaktadır. Yaradılış özellikleri ve değişiklikleri toplumsal ilişkileri etkilemekte, ayrıca terbiyeyi yansıtan durumlar ve tutumlar kişisel davranışları yönlendirmektedir. Yalnız terbiyeye aykırı çirkin sözler değil “Yalan” dediğimiz gerçeklere aykırı sözler de dil bozukluğudur, dil karasıdır, dil kiridir.

Ölümünden bir hafta önce Anayasa Mahkemesi başkanlığında öğle yemeğinde konuğum olan Uğur MUMCU’nun hepimizi üzen vefatından sonra eşinin çağrısı üzerine bir akşam vakıflarına giderek konuşma yapmıştım. Karşılanmış, uğurlanmıştım. Daha sonra nasıl ve neler oldu bilmiyorum. Çağdaş Türk Dili dergisinin Nisan 1993 tarihli 62. sayısının 8. sayfasında başında “Uğur MUMCU’ ya” özgülemesi yazılı 27.1.1993 günlü “Büyük acı” adlı şiirim yayımlanmıştır. Gerçeklerin tersine kırıcı yazı yazıldı, insanlıkla, terbiyeyle, dürüstlükle, soylulukla ilgisi olmayan yalanlarla karalamaya kalkıştılar. Ortam ve çevre etkisiyle kişisel düşüklüklerin neden olduğunu sandığım çirkinlik, ibretlik bir örnek olarak zaman zaman söz konusu yapılmaktadır.

Tüm düzeyi yapı ve yönleriyle kişiliği yansıtan dil, ağızdaki özgün bir yapı olmaktan öte, insanların ortak yaşamının en belirgin organıdır. Dil için nice atasözü, nice tanım, nice anlatım, nice fıkra vardır. Anlaşma, kaynaşma aracı olmaktan başka duygu ve düşünceleri açıklayan, tadları duyuran yaşam öznesidir. Tüm canlılar için varlık koşuludur. “Dil yarası” denilen olumsuz sözcükler yaşamı karartan çıkışlardır. Kişiliği, insanlığı en gerçekçi biçimde yansıtan dil, yaşam anahtarıdır. Yaşam canlılığıdır. Diline egemen olmak bir beceri,  bir başarı, bir ustalıktır.

“Temiz dil” gerçeklere bağlı kalan, gerçek dışıyla hiç ilgisi olmayan, sözcükleri incitici içerik taşımayan, değinmeleri izlenen, dinlenen dildir. Siyasal değerlendirmelerin kimilerinin duygusal olması bir yana gerçeklerle ilgileri bulunmuyor. Beni Anayasa Mahkemesi üyeliğine seçen Cumhuriyet Senatosu da, avukatlığım sırasında mahkemenin seçtiği bilirkişi olarak dâvacı önceki bir vali, davasında verdiğim görüşü beğenmeyerek seçimime karşı çıkmıştı. O sırada Demirel’e imza için giren Sadettin Bilgiç’in katıldığım bir çalışmada yansızlığımı olayı anlatarak vurgulaması üzerine Demirel’in grubu serbest bırakmasıyla benim seçimim gerçekleşmişti. Ben atamayla değil, CHP’nin hukuk danışmanlığını yapan bir avukat olmama karşı Adalet Partisi’nin desteğiyle Anayasa Mahkemesi üyesi oldum. Gerçekleri saptıranlar kamuya karşı saygısızlık, hatta kötülük yapanlardır. Gerçekler yaşamın aydınlığı ve kanıtıdır.