-Mutluluk, yaşam aydınlığı ve esenliğidir.-

Koşuda yolun sonuna hızla, yürüyüşte yavaşlayarak varılır. Sonuç alınmış, çaba bitmiştir. Halk diliyle “Olan olmuştur.” Ülkemizde de yönetimin işlemleri, tutum davranışlarıyla toplumsal yaşam “Şöyle böyle” sürdürülmekte, karşılaşılan güçlükler, çekilen yoksunluklar, birbirini izleyen ayırmalar, kayırmalar hız kesmeden sürmektedir. Partizanlık yönetimlerin değişmez ve geçmez hastalığıdır. Yaşam karanlığından kurtulmak olanağı gerçekleşmemiştir. Mutluluk bir düş olarak algılanmaktadır.

İyiye giden bir şeyden söz etmek güç. Toplumsal yaşam güçlükler içinde. Salgın sürüyor. Ekonomik sıkıntılar artarak büyüyor. Halkın deyimiyle “Pahalılık almış başını gidiyor.” Tüm yaşam alanlarına yansıyan olumsuzluklardan kaynaklanan yakınmalar birbirine ekleniyor ve giderek artıyor. Haksızlık, hukuksuzluk yakınmaları alabildiğine... Eğitim-öğretim alabora. Güneyde, Suriye sınırı karışıklığı ve uzantısı PKK olayları. Koyu partizanlık. Anayasa’ya aykırılıklar. En başta cumhurbaşkanlığı ile siyasal parti liderliğinin aynı kişiyle temsili. İşsizlik. Kayırma ve torpil olayları. Toplumsal yıkım sayılacak işlemler ve kalkışmalar, yanlı atamalar, görevler, uygulamalar, torpiller.

Sağlık ve geçim sorunları ağırlığını giderek artırıyor. Halkın belini büken pahalılık için gerçekçi bir çaba ve çözüm yok. Öğrenim koşulları ağır. İş alanında, ücretten yerleşime uzanan sorunlar. Toplumsal karanlık her gün biraz daha koyulaşıyor, yoğunlaşıyor. Siyasal gösteriler, usandırıcı sözler, kimi yalanlar ve abartılarla süslü anlatımlar hız kesmiyor. Yaşam sorunlarına yetersiz çözüm çabaları partizanlığın gerisinde kalıyor. Çalışma ve öğrenim alanına özel ağırlık verilmesi gerekirken ‘lâf’tan başka birşey yok. Nitelik düşüklüğü her alanın sorunu. Yönetim kadrosunda siyasal atamalar, vazgeçilmeyen partizanlık, yakın kayırma, siyasal amaçlı atama, yerleştirme ve nakiller. Devletin yansızlığı ve saygınlığıyla asla bağdaşmayan durumlar, tutumlar, işlemler.

Demokrasinin, çağdaşlığın, hukuksallığın belirtilerinden uzak gidişin sakıncaları yalnız bugünleri değil, yarınları de etkiler. Olumsuzluğun yıkımları her alanda görülür. Partizanlıktan, bencillik sayılan yanılgı ve yanlışlardan kaynaklanan yakınmalar gereksinim duyulan ortamı, tutum ve davranışları her gün daha büyük oranda duyurmaktadır. Toplumun, halkın, ulusun gereksinimlerini gözetmeyen, giderip çözmeye çalışmayan ya da beceremeyen yönetim kendi yıkımının sorumlusudur. Ülkemizde siyasal aykırılıklar gereken duyarlıkla karşılanmıyor, yanılgı ve yanlışlar etkin biçimde yanıtlanmıyor. Özellikle 15 Temmuz’da Saraçhane’deki yanlı konuşmasıyla eleştirilerinin haksızlıkları yanıtlanmayan R.T. Erdoğan’ın yansızlığına aykırı tutumu gereken tepkiyi görmüyor. Olanlar demokrasiye oluyor. Ben bir tür hukuk savaşçısı olarak kötülüklere, olumsuzluklara karşı çıkıyor, yinelenmemeleri için eleştirilerimi açıklıyorum. Kişisel hiçbir beklentim ve istemim yok. Gerçeğin değeri her zaman geçerli ve üstündür.