‘İnsan dünyada, hayal ettiği kadar vardır.’

Hayal etmek bir bebeğin ilk adımlarına benzer. Heyecanlı, meraklı ve cesurca olan bu duruşun, insanoğluna kattığı en güzel şey, başlangıçtır. Hayal ettikçe, hayatımızın geri kalanına yön verebiliriz.

İşte bu hayalleri gerçeğe dönüştürüp, geleceğe yön veren insanların, meslekleri de kendileri gibi çok kıymetli kılınıyor.

Sanatçı, sporcu, iş insanı, öğretmen, doktor, mühendis vb birçok meslek grupları, bizlerin çok gurur duyduğu insan gruplarını oluşturuyor.

Her biri aslında birer toplum ustasıdır.

Toplumlara yön verir ve ayna işlevi görürler.

Ben bu yazımda, sanat ve sanatçıyı ele almak istiyorum.

Şimdi alışılagelmiş fakat geçmişten bugüne hâlâ net bir cevabı bulunamayan bir soru ile devam edeceğim yazıma.

‘Sanat, sanat için midir yoksa sanat toplum için midir?’

İşte bu soru, insanın sanata öznel bakış açısını değerlendirmek adına, güzel bir başlangıçtır.

Sanatın en büyük kaynağı insandır. İnsan yaşadığı ve ilerlediği sürece sanatla olan bağlantısı hep devam eder. Bu yüzden sanat, hep çok zengin ve kaynağı gibi verimli olmuştur.

Bu nedenle düşüncem şu ki; ‘Sanat toplumun büyük bir parçasını kaplar ve değişken hayat rutiniyle birlikte toplumdaki bakış açısını da geliştirir. Sanat, toplum için değil, toplum sanat içindir.’

Şimdi sizlere toplumda yer edinmiş ve genç yaşlarından bu yana güzel alkışlar toplamış bir sanatçımızdan bahsetmeyi istiyorum.

‘Armağan Zengin’

İzmir Karşıyaka’da dünyaya gelen ve orada büyüyen Armağan, 3 üniversite 1 master mezunudur. Celâl Bayar Üniversitesi lisans, Anadolu Üniversitesi lisans, MSM Sahne Sanatları lisans, İstanbul Okan Üniversitesi’nde ise yüksek lisans yaparak eğitimlerini tamamlamıştır. İngilizce, İspanyolca ve İtalyanca lisanları olarak 3 dil bilmektedir.

Devlet Tiyatrosu sanatçısı olan Armağan Zengin, oyunculuk dışında sunuculuk, seslendirme ve müzisyenlik olarak da nice projelere imza atmıştır.

Pekâlâ ben, Armağan Zengin’i nereden biliyor ve tanıyorum?

Yıllar yıllar önce İzmir’de bulunduğum süreçte arkadaşlarım ile tiyatro oyununa gitmeyi istemiştik. Arkadaşlarımdan birçoğu ‘Yedi Kocalı Hürmüz’ ve ‘Keşanlı Ali Destanı’ oyunları arasında kalmıştı fakat ‘Yedi Kocalı Hürmüz’ oyununa gitmemiz oy birliği ile istenmişti. Ben de uyumlu bir arkadaş olarak hiç düşünmeden kabûl etmiştim. İzmir’de bulunduğum bu süreçte müzikal tiyatro oyununa gitmenin şansını ve mutluluğunu yaşamıştık. ‘Yedi Kocalı Hürmüz’ oyununda ‘Fişek Ömer’ rolünü oynayan bu genci çok beğenmiş ve kuliste tanışmayı çok istemiştik. Öyle ahlâklı, öyle yetenekli, öyle zarif bir sanatçı adayıydı ki, biz daha yeni tanımamıza rağmen onunla gurur duymuştuk. Kuliste fotoğraf çektirdikten sonra bizleri diğer oyunu olan; ‘Keşanlı Ali Destanı’ na davet etmişti ve sabah yaptığımız o minik oylamayı hatırlayarak, ufak da olsa gülüşmelere sebep olmuştuk. Her neyse kırar mıyız böyle nezaketli ve yetenekli bir sanatçı evlâdımızı! Kırmadık tabi ki ve ikinci müzikal oyunu olan ‘Keşanlı Ali Destanı’na iştirak ettik. Öyle büyük bir kitleye hitap ediyorlardı ki onlarla birlikte heyecanlanmamak elde değildi. Genç sanatçı, bu oyunda ise ‘İzmarit Nuri’ karakterini canlandırıyordu. Oyun bitiminde büyük alkış alan bu evlâdımızı tekrar kulisinde ziyaret ettik. Sadece tarihçi ve yazar olarak değil, güzel insanlığı olarak da gurur duyduğumuz, Sunay Akın da o kuliste tebriğe gelmişti Armağan evlâdımızı. Bu da bizi ayrı bir gururlandırmıştı. İşte yıllar önce bu gurur duyduğum tanışıklıktan sonra, Armağan Zengin ismini Türkiye Cumhuriyeti’ne getirdiği ödüller ile tekrar duymuştum. Öyle gururlanmıştım ki yine ve yeniden... Devlet tiyatrosu sanatçısı olan Armağan Zengin, Dolunay dizisindeki Burak karakteriyle İtalya ve Azerbaycan’da büyük hayran kitlesine ulaşmış olup, adını hem ulusal basın, hem de uluslararası basında çok güçlü bir şekilde duyurmuş. İtalya’daki yoğun sevginin karşılığını, yurtdışında en çok izlenen dizi olan ‘En İyi Türk Dizi Dolunay’ ödülü ile alan, sonrasında ise Azerbaycan Bakü’de büyük kitleye ulaşan yeteneğimiz Armağan Zengin ‘En iyi çıkış yapan erkek oyuncu ödülü’ ile ülkemizi gururlandırıp, aldığı ödülü ülkenin kardeşliğine ve karşılıksız sevgisine armağan ettiğini açıklamıştır.

Yıllar önce gözlerim ışıl ışıl izlediğim bu genç oyuncumuzu, şimdilerde ise gözlerim dolarak ve gururlanarak izliyorum.”