-Seçimler, ulusal ve toplumsal istemlerin kaynağı ve dayanağıdır.-

Ülkeyi ve ulusu her yönden dana iyi duruma getirmek görevinin sorumlusu olan siyasal iktidar seçimlerle belirlenir. Demokratik düzenin temeli böyle atılır. Kendi kendini yönetmenin ulusal bağlamdaki kuralı budur. Ulusların bu düzeye gelme çabaları tarihlerin en büyük sorunları ve en kanlı konularıdır. Demokrasiye ulaşma, siyasal çabaların bedeli en ağır olanıdır. Hukuk kurallarıyla halkın kendi kendini yönetme düzeni, insanlık tarihinin çağdaşlaşma yolundaki en büyük kazanımındır. Bedelinin çok ağır olduğu tarihsel belgelerle belirlenmiştir.

Seçimler birer siyasal sınavdır. Toplumsal birer süzgeç niteliğiyle de yaşamsal önemi açıktır. Bu niteliği kazanıncaya ve gerçekleştirinceye kadar insanlık büyük sorunlar geçirmiş, gerçekten büyük bedeller ödemiştir. Günümüze gelinceye kadar ülkemizde de önemli sorunlar yaşanmış, büyük engeller aşılmış, yöneticilerin kusurları ve seçime katılanların aykırı davranışları zamanla giderilerek demokratik sürece ulaşılmıştır. Yine de seçim sorunları, demokratik düzenin kimi çirkinliklerine neden olanların tutum ve davranışları, aykırılıkları olarak gündemdedir.

Partizanlık, kişisel düşüklükler, girişimler, kalkışmalar, suç konusu eylemler seçimlerin başlıca sorunlarındandır. Başta yalan, sözlü, yazılı ve eylemli değişik saldırılar, toplu olaylar toplumsal aydınlığı karartmaktadır. İlkellik belirtisi durumlar, üzücü sonuçlarıyla yinelenmektedir. Toplumsal barışa aykırılıklardan kaçınılmamaktadır. Seçim çalışmaları da bir olgunluk, bir yarış, bir barış, bir uygarlık yarışması, bir hizmet sınavı biçiminde değil, kimi üzücü, kimi utandırıcı, kimi onarılmaz ve bağışlanmaz durumlarla geçmektedir. Bir özgürlük ve aydınlık çabası olması gerekirken kimi yerlerde, olmadık nedenlerle bir kavga nedeni yapılmaktadır. “Oy onurdur, oy namustur” anlayışı, uygar ve bilinçli toplamların değişmez ilkesidir.

Ulusal konularda özel yakınlıklar, kişisel bağlar gözetilmez. Tüm ulusu ilgilendiren, ülke sorunları niteliği taşıyan konular öncelik ve ağırlık taşır. Siyasal bağlamda ilgililerin bu özelliğe çok dikkat etmesi gerekir. Partizan tutumlar, söylemler ve etkinlikler özenle gerçekleştirilmeli, parti çıkarları ulusal değerlerin önüne ve üstüne alınmamalıdır. Ne yazık ki bu ölçüye gereken duyarlık yeterli biçimde ve ağırlıkta gösterilmemektedir. Partizanlık çıkışları, kişisel gösteriler, duyarsızlık ve dikkatsizlikler, anlamsız, çirkin konuşmalar ve yanıtlar toplumsal barışı yıkmakta, insanlık ve yurttaşlık ilişkilerini karartmaktadır. İktidarların muhalefetten daha çok dikkatli olması gereken bu konuda ülkemizde özlenen durumun çok uzağındayız. Yinelemeyi, belirtmeyi bile uygun bulmadığımız konuşmaların çoğu iktidardan gelmektedir. Kötü örnekler ortamı karartmaktadır. Makamları, yerleri, görevleri ve sıfatları yönünden yakışıksız, uygunsuz sözlerinin kendilerini daha kötü duruma düşürdüğünün bilincinde olmayanlar gereken karşılıkları alırlar.