Ulusal yaşamı­mızın güvence­lerinden barış, kazanılan savaşın ödülü sayılacak bir sonuçtur. Tarifi­mizde özgün ve değerli yeri olan başarılar yaşam aydınlığımızın kay­naklarıdır. Antlaşmalar ve anlaşmalar barışın belgeleri ve dayanaklarıdır. Yaşam­sal olmadıkça düşünül­memesi gereken savaş­lar insanlık ortamının kanlı karanlıklarıdır. Bu durumları irdeleyen bir yazı o1arak Sayın Özgün ÖK­MEN’in gönderdiği metni okurlarımızla paylaşmayı uygun buldum. Hoşgö­rülmem dileğiyle aşağıya alıyorum:

Montri Sözleşmesi, Çanakkale (Ege Denizi) ve İstanbul (Karadeniz) bo­ğazlarındaki deniz trafiğini düzenleyen bir antlaşmadır. Karadeniz’in bir barış denizi olarak gergin­liklerin dışında kalma­sını sağlamışsa da bu durum, her zaman için sözleşmeye taraf olma­yan ABD’nin tepkisini çekmiştir. Montrö Söz­leşmesi, Türkiye’nin taraf olduğu ve onayladığı bir uluslararası antlaşmadır ve ortadan kaldırılamaz. Sözleşmenin kaldırılması, feshi ya da değiştirilmesi tek taraflı olmadığı gibi ancak ve ancak sözleşme­ye imza koyan tarafların bir araya gelerek birlikte alacakları kararla mümkün olabilir. Bugün, tarih tekerrür ederek dünya yine iki kutuplu hale geliyor. Bir tarafta ABD, AB, Japonya, Güney Kore, Avustralya, Yeni Zelanda diğer tarafta, Çin, Rusya, İran, Kuzey Kore olarak şekilleniyor. Bu bloklaş­ma süreci, Güneydoğu Asya’da, Orta Asya’da, Ortadoğu’da birçok ülkeyi taraf olmaya zorluyor. Geç­mişteki İngiltere - Rusya çatışması günümüzde ABD - Rusya çatışmasıdır. Zira ABD, Montrö Boğazlar Sözleşmesine bağlı kal­maksızın Karadeniz’e çıkıp Rusya’yı çevrele­mek istiyor... Ukrayna sebep, Rusya sonuçtur.

Eğer Birinci Dünya Harbinde de Montrö gibi boğazlardan harp gemile­rinin geçişini düzenleyen bir sözleşme olsaydı belki Alman gemileri Karade­niz’e çıkamayacak, Rus gemileri ve limanlarına saldıramayacak ve bir oldu bitti ile Osmanlı impa­ratorluğu hazır olmadığı savaşa sürüklenmeyecekti. Eğer bugün Karadeniz sükûnet içerisindeyse bu Montrö Boğazlar Sözleşmesi sayesinde­dir. Çünkü Karadeniz, Montrö sözleşmesi sayesinde ABD donan­masının cirit atamadığı bir alandır. Boğazlar hakkında Montrö gibi bir sözleşme olmasaydı Tür­kiye, bu iki filin (ABD ve Rusya) arasında kalıp her daim çiğnenme tehlikesi geçirirdi... Durum böyle ise; Montrö’yü vazgeçil­mez bir kazanç olarak görüp, bunu gelecek için ülkemize öngörü yapan değerli general­lerin cezaevinde yatı­yor olmasının, huku­kun hak ve evrensellik ilkesine uygun olup olmadığını topluma her daim değerli şahsi­yetler tarafından hatır­latılması gerekir.