■ Egemenlik saraydaydı.

■ Limanlar yabancılarındı, liman işletme imtiyazları sebil gibi dağıtılmıştı.

■ Tütün tekeli yabancılara bırakılmıştı, Tütün rejisi denilen şirketin yönetimi Alman, Avusturya, Fransız bankalarına aitti.

■ Madenlerimiz yabancılarındı, yeraltı kaynaklarımızın imtiyazları 99 yıllığına İngiliz’e Alman’a Amerikalı’ya Fransız’a İtalyan’a verilmişti.

■ Demiryolları yabancılarındı.

■ Telefon şirketi yabancılarındı, İngilizler tarafından işletiliyordu.

■ Elektrik şirketi yabancılara aitti, 1961 yılına kadar imtiyazları vardı.

■ Havagazı fabrikalarını yabancılar işletiyordu.

■ Ayasofya harap vaziyetteydi, içinde halı bile yoktu, avlusu kahvehane olarak kullanılıyordu.

■ Ayçiçeği üretimi yoktu, şeker üretimi yoktu, ekmeklik un bile ithal ediliyordu, pirinç ithal ediliyordu, yağmur yağmazsa sulama yoktu.

■ Osmanlı iflas etmişti, padişah efendimizin kararnamesiyle Duyun-u Umumiye kurulmuştu, haciz kuruluşuydu, devletin gelirlerine alacaklılar tarafından en konulmuştu, yönetim kurulu İngiliz, Alman, Fransız, İtalyan ve Avusturyalıydı, uluslararası tefecilerin kölesi olmuştuk, devletin hazinesini inek gibi sağıyorlardı.



23 Nisan oldu.



■ Egemenlik saraydan alındı, halk’a verildi.

■ Limanlarımızı elalemden tek tek satın aldık, millileştirdik.

■ Tekel millileştirildi.

■ Madenlerimiz yabancılardan tek tek satın alındı, imtiyazları feshedildi, yeraltı kaynaklarımız Türk milletinin oldu.

■ Demiryolları yabancılardan satın alındı, memleketin dört bir yanı Türk mühendisleriyle Türk işçileriyle Türk malı trenlerle örüldü.

■ Telefon şirketi satın alındı, millileştirildi.

■ Elektrik şirketi satın alındı, imtiyaz feshedildi, halk’ın oldu.

■ Havagazı fabrikaları satın alındı, halk’ın oldu.

■ Ayasofya’ya sahip çıkıldı, restore edildi, dinsel fanatizmle değil, insanlığın ortak kültür mirası olarak bakıldı, müze haline getirildi.

■ Toprak Mahsulleri Ofisi kuruldu, tarımda kendi kendine yetebilen ülke haline geldik, tarım ihracatçısı olduk.

■ Duyun-u Umumiye’yi lağvettik, Osmanlı’nın borcunu ödedik, milli gelir ve altın üzerinden hesap yapıldığında, Osmanlı yüzünden ödediğimiz borç bugünün 500 milyar dolarına denk geliyordu.

■ Atatürk Orman Çiftliği kuruldu.

■ Şeker fabrikaları kuruldu.

■ Kağıt yoktu, ithal ediyorduk, SEKA kuruldu.

■ Ankara 19 Mayıs Stadyumu kuruldu, semboldü, spor tesisi miladı’ydı.

■ Hıfzıhhıssa Enstitüsü kuruldu, Çin’e aşı ihraç edildi.

■ Merkez Bankası kuruldu.

■ Sümerbank kuruldu.

■ Etibank kuruldu.

■ Denizbank kuruldu.

■ Yeşilköy havaalanı kuruldu, tarihimizde ilk tarifeli uçak seferi, İstanbul-Ankara uçuşu, Yeşilköy havaalanından yapıldı, Yeşilköy havaalanı zamanla Atatürk Havalimanı’na dönüştü.

■ Fiskobirlik kuruldu.



Bugün.



■ Egemenlik halk’tan alındı, yeniden saraya verildi.

■ Limanlarımız tek tek satıldı, liman işletme imtiyazları yeniden sebil gibi dağıtıldı.

■ Tekel yeniden yabancılara satıldı.

■ Madenlerimiz yeniden tek tek satıldı.

■ Demiryollarını yeniden yabancılara yaptırmaya başladılar, hızlı trenleri Çinlilere yaptırdılar, rayları İtalya’dan aldılar, lokomotifleri İspanya’dan aldılar, vagonları Güney Kore’den aldılar, raylı sistemin testlerini Almanya’da Fransa’da yaptırdılar, Marmaray’ı Japonlara yaptırdılar, metroyu Almanlara yaptırdılar, metrodan vazgeçtik, metrobüsleri bile Hollanda’dan aldılar.

■ Telekom satıldı.

■ Elektrik dağıtımını halk’ın elinden alıp, yandaşlara verdiler.

■ Doğalgaz dağıtımını halk’ın elinden alıp, yandaşlara verdiler.

■ Ayasofya yeniden camiye dönüştürüldü, açılış hutbesinde diyanet işleri başkanı tarafından Atatürk’e lanet okundu, daha şimdiden tarihi kapısında tahribat oldu, zırcahillerin “kutsal” diyerek, Bizanslıların yaptığı 1400 yıllık kapıyı parça parça koparıp yedikleri ortaya çıktı.

■ Toprak Mahsulleri Ofisi tarım ürünleri ithal ediyor, buğdaydan ayçiçek yağına, tarımda dünyanın en büyük ithalatçısı olduk, ithal ineği ithal samanla besliyoruz.

■ Güya Duyun-u Umumiye yok ama, Türkiye’nin yabancı ülkelere ve yabancı bankalara yine 500 milyar dolar borcu var.

■ Atatürk Orman Çiftliği parsel parsel yok edildi, saray dikildi, maket dinozor parkı filan yapıldı, ağaçları katledildi.

■ Şeker fabrikaları satıldı.

■ SEKA kapatıldı, kağıdı yine ithal ediyoruz.

■ Ankara 19 Mayıs Stadyumu yıkıldı.

■ Hıfzıhhıssa Enstitüsü kapatıldı, Çin’den aşı ithal ediliyor.

■ Merkez Bankası’nın kasası boşaltıldı.

■ Sümerbank yokedildi.

■ Etibank yokedildi.

■ Denizbank satıldı.

■ Atatürk Havalimanı yokedildi.

■ Fiskobirlik adım adım küçültüldü, piyasanın en büyük aktörüyken, faktör olmaktan çıkarıldı, fındık piyasası İtalya’ya teslim edildi.



Wagons-Lits...

Fransız demiryolu şirketiydi.

Paris-İstanbul arasında çalışan meşhur Şark Ekspresi’nin sahibiydi.

Padişahımız efendimizi kafalayarak, 1897 yılında, İzmir-Aydın demiryolunu ve Manisa-Uşak demiryolunu kapmışlardı.

İmtiyaz sözleşmesini imzalarken, o güne kadar tarihte görülmemiş bir başka imtiyazı koparmışlardı.

Bu hatlarda çalışan trenlerine ikişer adet lüks vagon ekleyeceklerdi.

Bu vagonlar yemekli olacaktı, diğer vagonlara göre çok daha pahalı olacaktı, zengin müşterilere hizmet vereceklerdi.

Ancak...

İmtiyaz sözleşmesine göre, bu lüks vagonlar dolmazsa, boş kalan koltukların bedelini Osmanlı devleti ödeyecekti!

Yani...

“Yolcu garantili proje”ydi!

Binmediğimiz trenin parasını ödüyorduk!



23 Nisan oldu.



Wagons-Lits’in imtiyazlarını feshettik.

Türkiye’de faaliyetini yasakladık.



Bugün.



Geçmediğimiz köprünün, girmediğimiz tünelin, uçmadığımız havalimanının, görmediğimiz otoyolun, gitmediğimiz tren garının, yatmadığımız hastanenin parasını ödüyoruz.

Türkiye’yi komple “yolcu garantili proje” haline getirdiler.



Egemenlik saraydayken yabancılara toprak satılıyordu.



23 Nisan oldu.



Egemenlik saraydan alınıp, halk’a verilince, toprak satışı durduruldu, yabancılara bir metrekare bile toprak satılmadı.



Bugün.



Egemenlik halk’tan alınıp, yeniden saraya verilince, toprağımız yine şakır şakır satılıyor, Arap emlakçılar reklamla İstanbul’u pazarlıyor, Katar emirinin annesi Kanal İstanbul’da arazi kapatıyor, parayı bastırana tapuyla beraber vatandaşlık satılıyor, asrın liderimiz vatan toprağını arsa’ya benzetiyor, “bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğruna ölen varsa vatandır, ben bunu hep şuna benzetiyorum, arsa var, arazi var, araziyi arsaya dönüştürmek için belli bir bedel ödemek gerekiyor, aksi taktirde arazinin hiçbir anlamı yok” diyor, sayın hükümetimiz Türkiye’nin gayrimenkullerini yabancılara pazarlayan emlak şirketlerine maddi destek vermek için kararname çıkarıyor, vatan toprağını satanlara ödül veriyoruz.



23 Nisan...

Bu zihniyetle neşe dolmuyor insan.

Yılmaz Özdil’in yeni kitabı Anka Kuşu'nu Sözcü Kitabevi aracılığıyla edinmek için tıklayın

.