Nazilli Sümerbank...

Türk tekstilinin temeliydi.

Ruslara yaptırdık.

Kredisini Rusya’dan aldık.

Makinalarını Rusya’dan aldık.

Rus mühendisler kurdu.

Tek kuruş ödemedik.

Domates, biber, patlıcan, portakal, mandalinayla ödedik!



Kayseri Sümerbank fabrikası.

Ruslara yaptırdık.

Tek kuruş ödemedik.

Para yerine, kuru üzüm, kabak, fındık verdik.



Ereğli Sümerbank fabrikası.

Ruslara yaptırdık.

Tek kuruş ödemedik.

Para yerine, buğday, zeytin, tütün verdik.



Cumhuriyet vizyonuydu.

1937 yılında Sovyetler Birliği’yle imzalanan Ticaret ve Tediye Anlaşması’nın eseriydi.



Cumhuriyet ilan edildiğinde ekmeklik unu bile ithal ediyorduk, ayçiçeği üretimi yoktu, şeker üretimi yoktu, pirinç ithal ediliyordu, yağmur yağmazsa sulama yoktu, dünyanın en bereketli topraklarında yem bile yoktu, hayvanlarımız bile açlıktan kırılıyordu.

Tarım, milli ekonominin temeli olarak ele alındı.

Beş yılda, tarımsal üretimde patlama yaşandı.

10 yılda, kendi kendine yeten ender ülkelerden biri haline geldik.

İhraç etmeye başladık.

Tarımsal üretimimiz öylesine büyümüştü ki, elaleme anahtar teslimi sanayi tesisleri yaptırıyor, para yerine sebze meyve, buğday arpa mercimek fasulye ödüyorduk.



1937 yılında Sovyetler Birliği’nin tarımsal gıda ihtiyacının yüzde 35’ini tek başına Türkiye karşılıyordu, Türkiye’ye muhtaçtı.



Aynı Cumhuriyet vizyonuyla 1967’de bir anlaşma daha imzalandı, metninde aynen şunlar yazıyordu... “İş bu anlaşma çerçevesinde, Sovyet teşekküllerince sağlanacak kredi, teçhizat, malzeme, teknik hizmetler ve Türk personelin mesleki eğitim bedeli, narenciye, yaş sebze meyve, kuru üzüm, zeytin ve fındıkla ödenecektir. Geri ödeme bedeli olarak Türkiye’den Sovyetler Birliği’ne ihraç edilecek malların fiyatları, dünya fiyatları esas alınarak tespit edilecektir.”



İskenderun demir çelik kuruldu.

Domatesle ödedik.

Seydişehir alüminyum kuruldu.

Patlıcanla ödedik.

Aliağa rafinerisi kuruldu.

Biberle ödedik.

Oymapınar barajı kuruldu.

Portakalla ödedik.

Bandırma sülfirik asit fabrikası kuruldu.

Kabakla ödedik.

Artvin lif levha fabrikası kuruldu.

Mandalinayla ödedik.

Çayırova cam fabrikası kuruldu.

Zeytinle ödedik.



Ve bugün...

Rusya’nın en büyük tarım ithalatçısı, Türkiye oldu!



Rusya’dan en fazla tarım ithalatı yapan ülke Çin’di.

Türkiye, 1.5 milyar nüfuslu Çin’i bile geçti.



Türkiye’de tarım konusunda en yetkin gazeteci olan değerli arkadaşım Ali Ekber Yıldırım, rakam rakam yazdı...

Rusya’dan en fazla “buğday”  ithal eden ülke, Türkiye.

Rusya’dan en fazla “ayçiçek yağı”  ithal eden ülke, Türkiye.

Rusya’dan en fazla “arpa”  ithal eden ülke, Türkiye.

Rusya’dan en fazla “kepek”  ithal eden ülke, Türkiye.

Rusya’dan nohut, bezelye, mısır, kanola, soya ithal ediyoruz.

Rusya’dan “saman” ithal ediyoruz!

Rusya’dan “sap” ithal ediyoruz!

Rusya’dan “kaba yem” ithal ediyoruz.



Sayın hükümetimiz, Afrika ülkelerine gıda yardımında bulunuyor ya...

O gıda maddelerini aslında Rusya’dan ithal ediyoruz.

Rusya’dan baklagil alıyorlar, Afrika’ya bağışlıyorlar!



Rusya devasa seralar kuruyor.

Üstelik, seracıları Türkiye’den getirip, kurduruyorlar.

Yakında Rusya’dan domates salatalık ithal edersek kimse şaşmasın.



Türkiye tarım ithalatı nedeniyle Rusya’ya yılda 5 milyar dolara yakın para ödüyor.

S400 füzelerine bir defalığına 2.5 milyar dolar verdik.

Tarım ithalatına her yıl füzelerin iki misli para ödüyoruz, her yıl!



1937’de Rusya bize muhtaçtı.

2000’lere kadar böyleydi.

2022’de Türkiye Rusya’ya muhtaç hale getirildi.



Konumuzla hiç alakası yok ama, şöyle bir atasözü var Rusların...

“Akıl doğuştandır, aptallık öğrenilir!”