Domino taşları estetik bir figür oluşturacak şekilde, kısa aralıklarla peşpeşe dizilir, hepsi dengede, hepsi ayaktadır.

Ama, ilk taşın dengesi bozulur ve önündekine doğru devrilirse, zincirleme reaksiyonla ilerler, önündekine çarparak devirir, o önündekine, öbürü daha önündekine, artık durdurulamaz.

“Sonsuz düşüş” başlar.

İster yüz tane domino taşı dizilmiş olsun, ister dört milyon tane dizilmiş olsun, farketmez, sonuna kadar devrilir.



Hepimizin bildiği bu eğlenceli çocuk oyununda, domino taşlarının hepsi aynı boyda, hepsi aynı ağırlıktadır.

Halbuki...

Devrilen her domino taşı, kendisinin 1.5 katı büyüklüğünde bir domino taşını devirmeye yetecek momentuma sahiptir.



Hollanda Leiden Üniversitesi’nde bunun deneyi yapıldı.

(Merak edenler internete girip, videosunu izleyebilir.)

İlk domino taşı, beş milimetre boyunda ve bir milimetre kalınlığında olursa... Hemen önüne 1.5 katı büyüklüğünde bir domino taşı, onun da önüne 1.5 katı bir domino taşı yerleştirilirse... 13’üncü domino taşı, bir metre boyunda ve 50 kilogram ağırlığında oluyor!



Aynı silsileyle devam edersek, 29’uncu domino taşı, 400 metre boyunda ve yüzbinlerce ton ağırlığında oluyor!



Sadece yarım santim boyundaki taşın dengesi bozulursa, sadece 29 adım sonra Çamlıca Kulesi’nden daha büyük taşı yıkabiliyor!



“Sonsuz düşüş” işte böylesine ürkütücü bir güce sahiptir.



Enflasyon denilen, aslında budur.

İlk zam taşının dengesi bozulursa, zincirleme reaksiyonla ilerler, kendisinden sonraki zammı tetikler, o önündekine, öbürü daha önündekine... “Sonsuz düşüş”le yıkar.

Her zam kendisinden daha büyük bir zamma sebep olur.

Her fiyat artışı, kendisinden sonraki fiyat artışının domino taşıdır.



Yoksulluk, budur.

Bana ne onun sorunu dersin.

Düşerse, kendisinden katbebat büyük zengini de yıkar.



Cehalet, budur.

Ne hali varsa görsün dersin.

Düşmesine gözyumarsan, eğitimli de ayakta kalamaz.



Pandemi mesela...

Bak teee Çin’de sadece bir kişi hastalandı.

“Sonsuz düşüş”le bütün dünyaya bulaştırdı.

Hiç mi ders almadın?

İstediğin kadar maske tak, istediğin kadar mesafeli dur.

Herkesi koruyamazsan, kimseyi koruyamazsın.



İnsan hakları, budur.

Herhangi bir kişiye hukuksuzluk yapılırsa, silsile halinde sirayet eder, o toplumda o hukuksuzluktan nasibi almayacak bir kişi bile kalmaz.

O hukuksuzluğa uğrayan kişi sana çoook uzakmış gibi görünebilir ama, “sonsuz düşüş”le sıra illa ki sana da gelir.



Şu güzel tatil gününde, güzel şeyler yazmak isterdim.

Ama maalesef Türkiye... Ekonomiden adalete, eğitimden güvenliğe, tarımdan sağlığa, çevreden kültüre, her alanda “sonsuz düşüş”e girdi.

Herkesin çaresizlikle seyrettiği, herkesin kendi sırasını beklediği ve hiç kimsenin ayakta kalamayacağı bir sonsuz düşüş...