Bugün size iki fotoğraf göstereceğim.

Birincisi, Almanya’da çekildi.

Bir marketin broşürü.

Türkiye’de beş yıldızlı otelde her şey dahil 22 günlük tatil 599 euro.





Turizm malum, bütün dünyada turizm, bizde durizm...

Turist adı üstünde, tur’layan insan, bize gelenler durist...

Uçakla gelip her şey dahil otele yerleşirler, hiçbir yeri turlamadan, çarşıya bile çıkmadan otelde durur’lar.

Sabahın köründen gecenin kör karanlığına kadar çatlarcasına tıkınırlar, canlı müzik eşliğinde doluştukları açık büfelerde trafik levhası ebatlarındaki tabaklara dönerin üstüne şöbiyet, balık buğulamanın yanına lahmacun, ıspanaklı krepin altına Adana kebap, karpuzla turşu doldurup, birer lokma tadarlar, gerisini çöpe atarız.

Kulaklarından fışkıracak kadar içip, dünyanın en güzel plajlarında kulaç atarken, ekmek arası sucuk ve haşlanmış mısır servisi alırlar.

Şezlongta popolarını kaşırken, iskelede piyano çalar, lokumla ikram edilen Türk kahvesini buzlu bira eşliğinde yudumlarlar.

Benim diyen spor kulüplerinde bile olmayan salonlarda bisiklet çevirip, saunada kavun, çilek, karadut atıştırarak ter atarken, hamamda meyve kokteyliyle serinleyerek kese attırırlar.

Antik tiyatro büyüklüğünde tribünlere oturup, dondurmalarını yalaya yalaya Brezilya’dan Küba’dan Çin’den getirilen şov gruplarını seyrederler, kumsalda yakılan romantik ateşin etrafında viskiyle sosis yiyerek dansözle göbek atarlar.

Daha birinci günün gecesi odalarına giderken, hepsi en az 3’er kilo almıştır ama, aman aç kalmasınlar diye, geceyarısından sabahın ilk ışıklarına kadar çorba ve köfte servisi vardır, kafalarını koydukları yastığa çikolata, sehpaya kraker ve üç şişe şarap bırakılır.

Çarşafı hergün değişir, havlusu hergün değişir, isterse 24 saat klima çalıştırır, isterse 24 saat yıkanır, şampuan zaten sebil.



22 gün 599 euro.



Herhangi bir Alman kendi evinde bile kalamaz bu paraya!



Bu kadar yemeyi içmeyi eğlenmeyi zaten satın alamaz da, barınayım dese, bu paraya 22 günlüğüne boş konteyner bile kiralayamaz.



(Cennet gibi ülkemizi “her şey dahil” saçmalığıyla ucuzlata ucuzlata işte bu noktaya getirdik. Sıkı durun lütfen... Şu anda Türkiye’de konaklama sektörünün 8.5 milyar dolar kredi yükü var. Güya her şey dahil sistemiyle bacasız sanayi kuracaklardı, beş kuruş kazanmadıkları gibi, üstüne 8.5 milyar dolar borca battılar.)



(22 gün 599 euro ama, bu paranın en az yarısı uçağa, transferlere, tur operatörüne, komisyonlara filan gidiyor, otele kala kala 300 euro filan kalıyor, günlüğü 13 euroya geliyor. Sektör öylesine batık vaziyette ki, bu 13 euroya bile razılar.)



(Üstelik... Şu kadar milyon turist geldi diye duyuruyorlar, aslında bu rakam, sınırdan giren “kelle” sayısını gösteriyor. Türkiye’ye geldi denilen turist sayısının 4 milyonu çocuk! Ailece gelen 0-12 yaş grubu çocuklar turist diye gösteriliyor, halbuki, otele beş kuruş ödemiyor.)





İkinci fotoğraf ise, değerli arkadaşım Turgut Erat tarafından, İsviçre’de bir yapı markette çekildi.

Küçük bir zeytin ağacı, 799 İsviçre frangı.

Yani, 15 bin lira.



Sen zeytin ağaçlarını kesip, zeytinlikleri yakıp, yerine otel dikiyorsun, o oteli de sata sata anca 22 günlüğüne 599 euroya satabiliyorsun, e bu kafayla 8.5 milyar dolar borca gömülüyorsun.

Elin oğlu o zeytin ağacının tanesini 799 İsviçre frangına satıyor.



Türkiye’de beş yıldızlı otelde her şey dahil 22 gün kaldığın parayla, Avrupa’da bir tek zeytin ağacını bile satın alamıyorsun.



Kafanın dank etmeyeceğinden eminim ama, yine de soralım...

Bahçesine zeytin dikmek için para ödeyen bir kültür, senin zeytin kesip beton diktiğin yere tatile gelip para öder mi?