Canan Kaftancıoğlu, 13 Ocak 2018’de CHP İstanbul İl Başkanı seçildi. Aradan İki gün geçmişti ki,  tee 7 yıl önceki sosyal medya paylaşımı gerekçe gösterilerek Cumhurbaşkanı’na hakaretten hakkında soruşturma başlatıldı!

Dosya açık bekletildi! Tesadüfe bak, Adalet Bakanlığı 24 Haziran 2018 genel seçimlerinden hemen önce soruşturmaya izin verdi!

31 Mart 2019 yerel seçimler yapıldı. Millet, İstanbul’un yönetimini yıllar sonra AKP’den alıp az bir farkla CHP’ye verdi. Verdi ama, YSK 6 Mayıs’ta seçimi iptal etti! Tesadüfe bak, 22 Mayıs’ta Kaftancıoğlu soruşturmasında iddianame hazırlandı, dava açıldı!

Bir ay sonra, 23 Haziran 2019’da tekrarlanan İstanbul seçimini bu kez ezici üstünlükle yine CHP kazandı!

Bir ay sonra, 18 Temmuz 2019’da Canan Kaftancıoğlu’nun ‘Cumhurbaşkanına hakaret’, ‘Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme’, ‘Silahlı terör örgütü propagandası yapmak’, ‘Kamu görevlisine hakaret’, ‘Türkiye Cumhuriyeti devleti askeri teşkilatını aşağılamak’ suçlarından ötürü 4 yıl 10 aydan 17 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi!

Suç teşkil ettiği öne sürülen sosyal medya paylaşımının üzerinden 10 yıl geçtikten sonra, 12 Mayıs 2022... Temyiz incelemesini tamamlayan Yargıtay, Kaftancıoğlu kararını verdi: 4 yıl 11 ay hapis cezası ve ceza bitene kadar siyasi yasak getirilmesine!

Sosyal medya yıkılıyor. Siyasi partilerden hukukçulara, yurttaşlardan sanatçılara herkes Canan Kaftancıoğlu’na verilen cezayı kınıyor, yanlış buluyor.

Avrupalılar bile PES dedi! 

Gerçekten... Avrupa Parlamentosu’nun 232 sandalye ile ikinci büyük siyasi oluşumu olan Avrupalı Sosyalistler Partisi (PES), “Hiçbir suç işlemeyen Kaftancıoğlu’nun onanan hapis cezasından dolayı üzüntü duyuyoruz. PES, bu kararı Türkiye’deki yargı sisteminin muhalefetten intikam almak için kullanıldığının işareti olarak tanıyor” açıklaması yaptı.

Adaletin yerini bulmadığına inananların, cezayı haksız bulanların tepkileri çığ gibi devam ediyor... Sinirleniyoruz, konuşup yazıp çiziyoruz da, bir Allah’ın kulu çıkıp bundan sonrası için şöyle bir önerim var diyemiyor!

Hep laf, icraat yok derken, en sağlam öneri dolaylı bir şekilde çok farklı bir kanaldan gelmiş, ama memleketin hay huyu arasında gözlerden kaçmış!

***

2015 yılıydı. Cengiz İravur isimli genç, arkadaşıyla husumetlileri yaşadığı için giremediği İstanbul’daki bir mahalleye, asker eğlencesine gitti. Husumetli aile tarafından yolları kesilince kavga çıktı. Yaralananlar oldu, hastaneye kaldırıldılar. Hafif yaralananlardan biri yakınlarından silah istedi. Getirilen silahla Cengiz İravur’un içinde bulunduğu araca defalarca ateş edildi. İravur yaşamını yitirdi. Karşı aileden 8 kişi şüpheli durumundaydı ama savcılık, ateş eden şüpheliyi bir türlü tespit edemedi.

7 yıl sonra geçenlerde nihayet karar açıklanacaktı ki Cengiz İravur’un umudu tükenen, çaresiz kalan yakını Murat İravur, savcının mütalaasına karşı beyanda bulundu. Türk adaletinden şunu istedi: Sayın Hakim, öldürülen kardeşimizin dosyasının bir an evvel kapatılarak, Müge Anlı’nın Tatlı Sert programına taşınmasını istiyoruz. Arz ederim!

Hadi canım böyle bir şey kara komik Kemal Sunal filmlerinde bile olmaz deyip inanmadınız şimdi... Pek alemsiniz, Kaftancıoğlu’nun başına getirilen onca tesadüfün tesadüf olduğuna inanıyorsunuz da buna mı inanmıyorsunuz? Elbette gerçek! Adaletimizde oldu!

İyi de oldu!

Güvenmekten başka çaremizin olmadığı mahkemelerimizde verilen kararlara inanamayan, şaşırıp kalan, ne yapacağını, hangi kapıyı çalacağını, kimi kime şikayet edeceğini bilemeyenlere yol gösterir, bir umut kapısı olur belki! 

Sinir bir şekilde gülüyoruz hüngür hüngür ağlanacak halimize ama, burası Türkiye.

Canan Kaftancıoğlu’nun avukatları da adaletin yerini bulması için mahkemeye başvurup dosyanın kapatılarak, Müge Anlı’nın Tatlı Sert programına taşınmasını mı istese!!!