Sevinip etrafını sardılar. Atatürk, “Çocuklar eğlenceniz çok hoşuma gitti. Aranızda bulunmayı arzu ettim. Ne güzel, Türk gençleri çalışmasını da eğlenmesini de bilmeli” dedi. Gençler coşku ile, ‘çok yaşa, vatan sana minnettar’ falan deyince Atatürk sözlerini kesip şunu dedi: “Biz inkılabı sizlerin babanızla, dayınızla, annelerinizle velhasıl bütün yurttaşlarımızla yaptık!”
1937’nin Eylül ayında, Florya Deniz Evi’nin de olduğu halk plajında yaşandı bu anı. Türk gençlerinden çok şeyler uman Atatürk çocuklar gibi şen görünse de gerçekte hastaydı!
***
Mustafa Kemal Atatürk, 1935’te Florya tarafına gidip yüksekten uzun süre denize bakmış, yanındakilere, “Bütün güzelliği ve yakınlığına rağmen denize küskün görünmüyor muyuz” diye sormuştu.
Kısa süre sonra doktorlar hastalığın gideceği yönü anladıklarından Atatürk’e sakin, havası temiz bir yerde dinlenmesini önerdi. Bu gelişme üzerine İstanbul Belediyesi, Florya’da bir dinlenme evi için harekete geçti.
Proje yarışması açıldı. Genç Cumhuriyet’in önemli mimarı soyadını Atatürk’ün verdiği Seyfi Arkan kazandı. Arkan’ın projesini Atatürk de beğendi. Çünkü, mimar yapıyı kıyıya önermemiş, sahili halktan koparıp Cumhurbaşkanı’nın ‘özel plajı’ yapmamış, bunun yerine beyaz bir gemi gibi denizin ortasına konumlandırmıştı! Böylece Atatürk duvarların ardında, ulaşılmaz olmayacaktı!
İnşaat henüz başlamıştı ki Atatürk’ün hastalığı daha da ilerledi! Bu yüzden rekor bir sürede, 43 günde bitirildi Florya Atatürk Deniz Evi...
Belki de mutlu son günlerini orada geçirdi Atatürk. Son kez 28 Mayıs 1938’de kaldı, bir daha gelemedi!
***
Florya Atatürk Deniz Evi uzun zamandır müze!
Atatürk’ün yaşamının son günlerini geçirdiği, 18 Temmuz 1936 akşamında Montrö Anlaşması’nın imzalandığını haber veren telgrafı alıp, “Boğazları kapatmışız” dediği yer burası!
İşte böyle güzel, böyle önemli, böyle gözümüz gibi bakıp bayram yeri gibi tutmamız gereken bir mekan, ama belki de Türkiye’nin en çok ihmal edilen, gözlerden uzak müzesi! Aya sert iniş hazırlıklarının sürdüğü çağda böyle değerli bir müzenin bir internette sayfası bile yok!
Geçen hafta gittim, gördüm! Üç beş ziyaretçi, kasvetli ortama uyum sağlamış çalışanları, içindeki insanı kederlendiren yalnızlık, özensizlik, yorgun hal, pasaklı bir hanımın evindeki gibi kirli perdeler, eprimiş mobilyalar, öylesine dizilmiş porselenler, Atatürk’ün mayosu, şapkası, terliği...
Sahilin arkasında pek çok yapı var. Ama o güzelim yerde su alıp içecek bir yer bile yok! Müze, Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile Cumhurbaşkanlığı’na geçse de Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne aitmiş, o binalar da millet değil milletin vekilleri ve yakınları içinmiş!
Ne kadar zamandır böyle diye baktım. Haberler eski... Yani Florya Atatürk Deniz Evi uzun zamandır hüzünlü!
Daha da fenası; bir zamanlar Atatürk’ün halk plajında halkıyla denize girdiği, uzandığı kumsalın dibinde bir kulübe var şimdi. Kulübedeki görevliye 10 lira ödeyen giriyor Atatürk’ün evine!
***
Yarın 19 Mayıs! Mustafa Kemal’in Samsun’a çıktığı, Kurtuluş Savaşı’nı başlattığı gün. Gençliğe armağan edilen bayram...
Memleketin dört bir köşesinde ve özellikle de İstanbul’da yaşayan her yaştaki Atatürk gençleri! Bu 19 Mayıs’ta iyi bir şey yapın... Adres veriyorum, tüm yalnız bırakılmışlığına rağmen, Florya’da denizin ortasında Bandırma Vapuru gibi duran Atatürk Deniz Evi’ne gidin!
Kulübeye vardığınızda giriş ücreti için cüzdanınızdan çıkardığınız 10 liranın ön yüzündeki Atatürk’ün fotoğrafına tam da orada dikkatlice bakın! Garanti veriyorum, Atatürk gibi siz de inanamayacak gülümseyeceksiniz halk plajına para ile girilmesine!
Sonra da gördüğünüz boşvermişliği herkese anlatın, sosyal medya hesaplarınızda yayın... Belki birilerinin yüzü falan kızarır da, 214 milyon lira harcanarak yapılan Ahlat’taki Kışlık Saray’ın yanına 151 milyon lira harcanarak yapılacak 9 bakan köşkünden biraz para ayırır Atatürk Deniz Evi Müzesi’ne!
