Bazı operasyon­ların isimsiz kahra­manları vardır. Yıllar sonra ortaya çıkar! Emekli olduktan sonra bir köyde, torunlarıyla yaşama­ya başlamıştır ve sessiz sedasız yaşananları izler. O isimsiz kahramanı anlata­cağım ve elle tutulur hale getireceğim.

Önce 1992 yılının Aralık ayına uzanalım. Emniyet Genel Müdürlüğü İs­tihbarat Başkanlığı’nın hazırladığı “Hizbullah Raporu”ndaki tespitle başlayalım:

“... 1991 yılı Mayıs ayın­dan itibaren Güneydoğu Anadolu Bölgemizin bazı il ve ilçelerinde PKK ile kamuoyunda Hizbullah­çılar olarak adlandırılan grubun adam öldürme, bombalama, kundak­lama, darp ve silahlı saldırı şeklinde cereyan eden karşılıklı çatışma­lar sürmektedir.” Bu raporla birlikte Hizbullah artık bilinir ve görünür oldu! Hem devlette hem de kamuoyunda.

Şimdi gelelim o isimsiz kahramana...

Niyazi Palabıyık... Emniyet istihbaratta önemli görevlerde bulundu. 17 Ocak 2000’de İstanbul/ Beykoz’da Hizbul­lah lideri Hüseyin Velioğlu’na yapılan operasyonu yönetti ve suskunluğunu SÖZCÜ’ye bozdu. 2000 yılında, İstihba­rat Şube Müdürlüğü’nden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı olan Niyazi Palabıyık adım adım hücre evi baskınını anlattı.

PKK BAŞ PARMAKSA İŞARET PARMAĞI DA HİZBULLAH

“... Hizbullah’ın ismi 1990’lı yıllarda duyuldu. Süreç ilk etapta, PKK’lı bilinen insanları satırla öldürmeleriyle başladı. Diyarbakır, Batman ve Mar­din’de en çok görülüyor. Bir insanın el uzvuna bakın.

Elden sonra parmaklar gelir. PKK baş parmak­sa işaret parmağı da Hizbullah! Bunların temel amacı Kürtçülük üzerin­den devlet kurmak. PKK, Marksist-Leninist temellere dayanıp dini inancı reddet­ti, Hizbullah dini inancı öne aldı. Bu yüzden PKK’yla mücadele başlıyor.

Niyazi Palabıyık


MOBİL EYLEMLER

Hizbullah’ın eylemleri daha önce yöreseldi... Bat­man, Diyarbakır, Mardin ölçekliyken daha sonra PKK’nın yoğun olduğu illere taşındı. 1991-1996 arasında Mersin’de istihbaratta görev­liydim. İlk mobil eylemlerini Adana, Mersin’de yaptı. Örneğin beş mobil eylem timi kurmuş, ikişer kişiden oluşuyor, 10 kişi. Mersin’de bunlardan altısını yakaladık. Örgüte ilk vakıfi­yetim orada başladı.



PUSULAYLA HABERLEŞME

Daha sonra görev yerim İzmir oldu. Konca Kuriş isimli bir araştırmacı-yazar vardı. Kuriş, 16 Temmuz 1998’de ortadan kayboldu. Ben 1998’in Şubat ayında İstanbul’da göreve başla­dım. Çok vahşi bir örgüt bu! Yaptığı eylemi duyamı­yorsunuz PKK gibi. Hemen üstlenmiyorlar. İnsanlar ortadan kayboluyor. Haber yok vs... 2000 yılına kadar Türkiye genelinde eylem­ler oldu. Yaklaşık 1.5 yıl boyunca Hizbullah’la ilgili çalışma yaptık. Elle tutulur, gözle görülür bilgilere ihtiyacımız vardı ve bulduk. Zor bulduk! Çünkü; tele­fon trafiği yok, elekt­ronik haberleşmeyi çok kullanmıyorlar, pusulalar şeklinde haber­leşiyorlardı. Fiziki takipleri yaptık... Hiç ummadığımız şekilde bazı bilgilere ulaştık.

180 BİN SAYFA DOKÜMAN

Beykoz’daki hücre evini bulduk ve 17 Ocak 2000’de düğmeye bas­tık. Öncesinde emniyette toplantı yaptık. ‘Burada bir hücre evi var, örgütün beyin kadrosu burada ve silahlı çatışma yaşanacak’ dedikten sonra operasyona başladık. Çatış­ma oldu ve Ve­lioğlu öldürüldü. Üst düzey bir isim var; Edip Gümüş. Bu ismi aklınızda tutun. Gümüş, siyasi kanat sorumlusu, askeri kanat sorumlu­su da Cemal Tutar’dı. Bunları canlı yakaladık, Hüseyin Velioğlu öldürüldü. En önemlisi bilgisayarlar­dı ve onları topladım. Çünkü hepsini kurşunlamıştı Velioğlu. O bilgisayar­lardan 180 bin sayfa doküman çıkarttım. Hizbullah’ın Beykoz’daki evinden elde ettiğim dokümanları ben özel kuryelerle 43 ile gönderdim. Bunlardan en önemlisi Diyarbakır, Batman, Mardin’di. Bir o kadar da Gaziantep, Ada­na, Ankara var. Saydığım yerlerin hepsinde öldürülüp gömülmüş insanlara ulaştık. Mezar evler çıktı. Konca Kuriş’in cesedi Konya’da bulundu. Hücre evinden bu­lunan belgelerle Hizbullah bitme noktasına gelmişse bunun kilidi Beykoz operas­yonudur.

Edip Gümüş… 4 Ocak 2011’de tahliye edildi, yurtdışına kaçtı.


İŞKENCEYLE ÖLDÜRÜLENLERİN KAMERA KAYITLARI ADLİ MAKAMLARDA, BAKSINLAR

“... Edip Gümüş’ü aklı­nızda tutun dedim. Siyasi kanat sorumlusu. Ele geçen bilgilerden sonra Gümüş ve Cemal Tutar cezaevine konuldu. Bu Edip Gümüş ne hikmet­se bakın ne hikmetse diyorum bu iktidar döne­minde 2011’de saldılar. Gümüş kim? 250 insanın katili! Bunu neden söyle­dim? O evde bulduğumuz kayıtlar var, tellerle, işken­celerle insanlar öldürüldü. Biz valizler dolusu kamera kayıtlarını adli makamlara teslim ettik. Yarın bir gün bu kayıtları bulamadık der­lerse... Sadettin Tantan Bey orada, izlediler! Kimse kayıt yok deme­sin. Edip Gümüş... 250 kişinin katili. Hepsini mi konuşturdun, hayır. Ama elde edilen gö­rüntülü, diğer ifadelerle desteklenmiş cinayetler var. Uydurmuyorum. Desteksiz konuşmuyorum! Allah’tan korkmak lazım. Gümüş nasıl oluyor da 11 yıl sonra çıkıyor?

30 Mayıs 2000


PALABIYIK: ÇAKICI VE AKBİL OPERASYONUNUN MERKEZİNDEYDİ

Niyazi Palabıyık, Hiz­bullah başta olmak üzere sayısız operasyona imza attı. Bunlardan birisi de Alaattin Çakıcı’nın Türki­ye’ye getirilmesiydi. Yine AKP kadrolarını yakından ilgilendiren AKBİL operas­yonunun merkezindeydi. 2003 yılında İçişleri Baka­nı Abdülkadir Aksu tarafın­dan merkeze alındı ve aktif görev verilmedi. 2015’te de emekli oldu. Emekli edildikten sonra Ankara’ya gitti ve “FETÖ’cülerle beni aynı anda nasıl emekli edersiniz” diye isyan etti.