Baştan söylemekte fayda var: Bir siyasetçinin başka bir siyasetçiyi eleştirdiği konuşmayı asker alkışlarsa tarafını, rengini ortaya koymuş olur! Her ne sebepten olursa olsun zaten sorunlu olan siyaset-asker ilişkisinde yeni bir sayfa daha açılmasının fitilini ateşler.

Baştan söylemekte fayda var: TSK’nın terör örgütüne, PKK-YPG’ye karşı operasyonları sadece siyasi parti kararı değil devlet kararıdır.

Şimdi söze devam edelim.

Tarih 26 Ekim 2016...

FETÖ/PDY Darbe Komisyonu’nda dinlenen Genelkurmay eski Başkanı Işık Koşaner, 2011 yılındaki YAŞ toplantısından 2 gün önce (29 Temmuz 2011) neden görevinden istifa ettiğini açıkladı:

“... Büyük bir general, subay, astsubay kitlesi yok yere hapisteydi. Mahkeme görevini yapmıyordu. Savcı ve hakimlerin tutumları aleni olarak hukuka aykırıydı. Rastgele toplu tutuklamalarla, silahlı kuvvetlere bir mesaj veriliyordu. Kamuoyu nezdinde aşağılamak ve kadrolarımızı boşaltmak, kendi kadrolarına yer açmaktı. Biz asker olarak emir verdiğimizde askerimiz koşarak ölüme gidiyor. Biz onun hakkını korumak zorundayız, ölümüne korumak zorundayız. YAŞ kararlarında bunların hepsini bana attıracaklardı. Bu mümkün değildi. Yaptığım zaman bu suça ortak olacaktım.”

Üç gün önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ya da AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştiren konuşmasını alkışlayan generaller tartışmasını düşünürken aklıma geldi Koşaner Paşa!

Reşadiye baskınından sonra


Dün, AKP Sözcüsü Ömer Çelik’i dinlerken Koşaner Paşa’yı istifaya götüren süreç ve o karanlık yılların nasıl unutulduğuna hayıflandım!

AKP’li Çelik dedi ki:

“TSK’nın ortaya koyduğu başarılar, dostlarımız tarafından takdir ediliyor, Türkiye’yi sevmeyenler tarafından eleştiriliyor. Kılıçdaroğlu’nun dünkü sözlerini alt alta yazsalardı ve ‘Yunanistan’da bir siyasetçi bunları söyledi’ diye haber yapılsaydı herkes inanırdı. Bu sözler vahimdir ve şiddetle kınanması gereken bir meseledir.”

Arşiv unutmaz. Unutmamalıyız!

Ergenekon- Balyoz günleri... AKP-cemaat yargısı, 11 Şubat 2011 tarihinde 134 subayın tutuklanmasına, 29 subay hakkında da yakalama kararı çıkarılmasına karar verdi. Hayatları boyunca terörle mücadele etmiş, Milli Gemi projelerine imza atmış subaylardı, generallerdi haklarında tutuklama kararı verilenler.

Ve... O günler için “Bağırsaklar temizleniyor” dedi iktidar. Aynı TSK, 17 Ağustos 2011’de sınır ötesi operasyon başlatmış ve ekim ayına kadar sürmüştü bu durum. O gün yapılan açıklamaları alt alta yazsalar ve bunları Yunan siyasetçiler söylüyor deseler, herkes inanırdı! Hatta medya! Medyanın büyük bölümü “Daha karpuz kesecektik” derken, “İhanetin başı TSK” derken bile kimsenin sesi çıkmıyordu! O zaman da TSK operasyon yapıyordu bugün de!

Bitmedi...

Taraf Gazetesi, 7 Aralık 2009’da, Tokat Reşadiye’de 7 askerin şehit edildiği saldırıyla ilgili “33 asker şüphesi” sürmanşetiyle yayın yapmış ve “Bu provokasyon, 1993 Bingöl katliamını hatırlatıyor” diye yazmıştı. O gün; Genelkurmay Başkanlığı, terör örgütü üyelerinin telsiz konuşmalarını yayımlamış ve saldırıyı PKK’nın yaptığını açıklamıştı. PKK da 10 Aralık’ta saldırıyı üstlenmişti. Buna rağmen inanmayanlar vardı... O günlerde AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Taraf’a yaptığı özel açıklamada şöyle konuşmuştu: “Ne zaman barışa yönelik adım atılsa provokasyon yaşanıyor. 33 erin şehit edildiği süreci düşünün. Hâlâ karanlıkta. Tokat ayrıca bir zamanlar Ergenekon’un üssüydü.”

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da 11 Aralık 2009’da PKK saldırısına inanmadığını şu cümlelerle anlatıyordu: “... Olayı kim yapmıştır, niçin yapmıştır ancak bunları yakaladıktan sonra ortaya çıkabilecektir. Bu eylemin PKK örgütü adına işlendiği bugün için gerçekleşmiştir. Bazı olayların perde arkasını yıllar sonra anlayabiliyoruz.”

Bugün ne değişti? O gün o cümleleri kuranlar, iktidar, özeleştiri verdi mi?

Kafasına kurşun sıkan subaylar


Bence de CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarında sorunlu yerler var. Örneğin; “Sevgili arkadaşlarım, sevgili halkım; açık söylüyorum, biz değiştik, biz halkın partisiyiz. Biz hangi yanlışları terk ettiysek, artık saray tam odur. Statükocu, anti reformcu, anti özgürlükçü Kenan Evren kafasına geldiler bunların tamamı, Kenan Evren’in hizasındalar” cümleleri. Bunlar ayrıca tartışılmalı. Cengiz Çandar’ın bile “Bravo Kılıçdaroğlu” dediği yerde düşünürüm ve dururum!

Ancak...

Şu cümlesi herkesin ortak duygusu Kılıçdaroğlu’nun: “Bir daha söylüyorum, siyaset askerin işi değildir.”

Çünkü... “Benim askerim, senin askerin” dediğin an hiyerarşi bozulur!

SONUÇ: Bugün eline toplu iğne batsa ağlayacak olan birileri, kafasına kurşun sıkıp intihar eden Yarbay Ali Tatar’ı unutmasın. Bu iktidar için de muhalefet için de geçerli! Ya da, İzmir’de beylik tabancasıyla intihar eden Deniz Kurmay Albay Berk Erden’i!