İYİ Parti lideri Meral Akşener’in hafta sonu katıldığı Diyarbakır ve Şanlıurfa il kongrelerini izleme şansı buldum.

Akşener, sohbetimizde “Geçmişte parça parça söylediklerimi birleştirdim. Söylediklerim benim için normal” dese de Kürt meselesiyle ilgili çok önemli ifadeler kullandı. İşte altını çizdiğim birkaç cümle:

“Ben buraya bu cennet topraklar, kurumasın diye; Dicle’de, bir damla su olmaya geldim. Hevsel’in çiçekleri solmasın diye, bir avuç güneş olmaya geldim. Bu tepelerde maral olmaya, marazları kovmaya geldim!”

“Mesele, Cumhuriyeti sözde değil, özde sahiplenmekse; mesele, ahde vefa, akde sadakatse; mesele, silahlara veda, kan dökmeye de tövbe etmekse; mesele, her türlü musibetin karşısında, çelikten, sarsılmaz bir, ‘biz’ olmak; sırtını da kalbini de, o sapasağlam ‘bize’ yaslamaksa; biz varız!”

“Haneler bereketsiz. Memleket, bayram sofrasını unutmuş. Nevruzundan, baharından kopartılmış. 1920’nin kıymetini bilmedik, 2020’yi kaybettik. 1923’ün kıymetini bilmezsek, 2023’ü kaybederiz.”

“Gelin, bu demiri, beraber dövelim. Gelin, zulmün çekicini, zalimin elinden alalım.”

Meral Akşener, seçim süreci ve altılı masa çalışmalarına ilişkin gelişmeleri Diyarbakır ve Şanlıurfa programını takip eden yazarımız Deniz Zeyrek’e değerlendirdi.


DİYARBAKIR’DAN VEKİL ÇIKARACAĞIZ

Akşener’e bu Demirci Kava’ya gönderme yapacak kadar iddialı cümlelerini anımsatıp, “Bu cümleler seçimlerde bu bölgede kendi partinizin oyunu almak için miydi yoksa cumhurbaşkanı adayınızın HDP oylarını alabilmesi için bir hazırlık mıydı” sorusunu yönelttim.

Yanıtı şöyle oldu:

“Diyarbakır’da cumhurbaşkanı adayı olarak 8 bin 500 oy almıştım. Hepsi benim için çok kıymetliydi. Şimdi partimizin 13 bin üyesi var. Hatalarından ders alan biriyim. Üzülüp özeleştiri yaptıktan sonra o hatayı mutlaka düzeltmişimdir. Dolayısıyla bugünkü söylediklerim normal. Bakan olduğum yıllarda batıda doğup büyüyüp Diyarbakır’a en çok gitmiş siyasetçiyim. Oy verirler vermezler bakmayız. Buradaki mevzu hukuk ve rıza meselesidir. Kayyum meselesi de öyledir. Diyarbakır’da bu kez kongreye katılıp ayrıldım. Bir daha geleceğim ve esnaf ziyareti yapacağım.

MHP’deyken ve Meclis Başkanvekiliyken HDP’ye benden başka kimse söz vermezdi. Selahattin Demirtaş, ‘niçin siz’ diye sordu. ‘İçtüzük size bu hakkı vermiş. Yaptığım lütuf değil. Bu benim görevim. Siz de iç tüzüğe aykırı şekilde hareket edemezsiniz’ karşılığını verdim.

Diyarbakır’da milletvekili çıkarabilir pozisyondayız. CHP de çıkarabilir. Şanlıurfa’da ortak listeyle 4 milletvekili çıkabilir.”

Gördüğüm kadarıyla Akşener, başta Pervin Buldan olmak üzere bazı HDP’lilerin iktidarı bırakıp kendisini ve partisini hedef tahtasına koymasından, Susurluk göndermesi yapmalarından hayli rahatsız. Her seferinde Pervin Buldan’ın eşi Savaş Buldan öldürüldüğünde kendisinin İçişleri Bakanı değil akademisyen olduğunun altını çiziyor. İYİ Partililer de Pervin Buldan’ın 2015’te seçimler öncesinde TBMM’nin kapanış toplantısında Pervin Buldan’ın ‘Meclisi adil yönettiği’ gerekçesiyle Akşener’e teşekkür ettiği konuşmayı paylaşıyor.

MASA SEÇİM İTTİFAKINA EVRİLECEK

Akşener’le 26 Ocak’ta ev sahipliği yapacağı Altılı Masa toplantısını ve Cumhurbaşkanı adaylığı meselesini de konuştuk. Uzun uzun süreci anlattı. Adaylık konusunda vatandaşın beklentisini bildiğini, isim açıklanmayınca da seçmen açısından mutluluk hissi oluşmadığını gördüğünü anlatsa da gönlünden geçen aday konusunda ser verip sır vermedi yine.

“26 Ocak’ta aday belirleme yolunu yöntemini konuşmaya başlayacağız” diyen Akşener sözlerini şöyle sürdürdü:

“Birbirinden farklı altı kişi var. Farklılıklara saygı duyuyoruz. Neticede seçim Başkanlık sistemiyle yapılacak. Yani tek kişi seçimi olacak. Biz Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem çalışmalarını tamamladık. Sandık güvenliği konusunda her sandığa insan koyabilecek durumdayız. Sandık güvenliği çalışması çok güzel gidiyor. Son olarak da adayı belirleyeceğiz ve masa muhtemelen bir ittifaka evirilecek.”

Akşener, son altılı masada gözden kaçtığını düşündüğü bir noktaya da dikkat çekti:

“Bir komisyon kurduk. 41 ilde seçimlere ayrı girilecek. Onun dışındaki illerde ortak liste yapalım istiyoruz.”

SARAÇHANE’DE BÜTÜNLEŞMEYİ SAĞLAYAMADIK

Akşener’e Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ı neden bu kadar öne çıkardığı da soruldu. Yanıtı şöyle oldu:

“Ben iki arkadaşımız nezdinde diğer belediye başkanlarımıza dikkat çekmeye çalışıyorum. Bu belediye başkanları elbette CHP’li başkanlar. Ancak Millet İttifakı’nın adayları oldular. Onların başarısızlığı bize yazar. Hem Mansur Bey’in tehdit altında olduğunu düşünüyorum hem İmamoğlu’na yapılan hepimize yapıldı. O yüzden o gün Saraçhane’ye giderken bütün liderleri aradım. Hepsine ‘gidelim’ dedim. Kalabalık güçtür. Tayyip Bey cezaevine giderken ben de oradaydım. Bütün DYP oradaydı. Herkesin işi vardı. Ben gittim. Ekrem Bey, ‘Bekler misiniz? Kısa bir konuşma yapar mısınız?” dedi. Kabul ettim. Konuştuktan sonra otobüsten inmeyip Ekrem İmamoğlu’nun konuşmasını dinledim. Ekrem İmamoğlu oranın öznesiydi. Ancak özne kalmadı. Sahiplenmemek kabahat olacakken sahiplenmek kabahat oldu. Bütünleşmeyi sağlayamadık.”

ADAYLIĞI KONUSUNDA SORU İŞARETİ VAR

Akşener, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yeniden aday olması konusunda hukukçuların farklı düşündüğüne dikkat çekerek, “Muhalefet tarafından olan hukukçulardan bazıları da aday olabilir diyor ama neticede adaylığı konusunda bir soru işareti var. YSK’ya gidecekler, YSK’dan bir karar çıkacak” dedi.

30 OCAK’TA HÜKÜMET PROGRAMI AÇIKLAYACAĞIZ


Altılı Masa, ortak listeyle parlamentoda maksimum sandalyeyi yakalamayı hedefliyor. Akşener, 30 Ocak’ta açıklayacakları programın bir nevi hükümet programı olacağına dikkat çekerek şunları söyledi:

“Aday da belli olduktan sonra onun da katkılarını alıp imzalayacağız ve yola çıkacağız. Kampanyada bunları vaat edeceğiz.

Parlamento sürecine nasıl geçilecek, cumhurbaşkanı yetkileri nasıl kullanacak, yol haritasında bunlar olacak. Seçim kazanıldıktan sonra resmi olarak olmasa da psikolojik olarak parlamenter sisteme geçilmiş gibi hareket edilecek. Bunların detaylarını perşembe günü yapılacak basın açıklamasına ekleyeceğiz.”

Kendisinin bir buçuk yıl önce samimiyetle aday olmayacağını açıkladığını anımsatan Akşener, şöyle devam etti:

“Bazı endişelerim vardı. Birbirimize düşmekten yürütememekten endişe etmiştim. Birinci parti olma hedefi koydum. Başbakan olabilmem için birinci parti olmamız lazım. Bu seçim 1995 seçimlerine benzeyecek. Partiler az farkla dizilecek. Biz birinci olmak istiyoruz.

Kendimden önce, bu seçimi almayı düşünüyorum. Bunu almazsak bir daha parlamenter sistem konuşamayız. Seçimler Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle devam edip gider.”