Sevgili okurlarım, Türkiye Cumhuriyeti’nin kaderini belirleyecek seçimlere çok az kaldı...

Hem Meclis seçimi yapılacak hem de cumhurbaşkanlığı...

İkisini birden ya da bunlardan birini bile olsa AKP’nin kazandığını şöyle kısaca bir düşünelim...

Ve şu konuda hiç kimsenin kuşkusu olmasın, Türkiye o takdirde çok sıkıntılı bir dönem yaşayacaktır.

Bugün neler oluyorsa, geçmişte neler olduysa önümüzdeki yıllarda da aynı olayların daha hızlı bir biçimde sürüp gideceğine tanık olacağız demektir.

Sayın sayabildiğiniz kadar...

-Temel hak ve özgürlükler.

-Enflasyon.

-Yolsuzluklar.

-Yasaklar.

-Yargının iktidar tarafından ele geçirilmiş olması.

-Din ticareti ve din sömürüsü.

Bunlar koskoca bir ülkeyi çöküşe götürecek şeylerdir.

Bizde Cumhuriyet’in temeli sağlam olduğu için çökmüyor ve yıkılmıyoruz.

★★★

Önümüzdeki seçim sürecinde bunların tümünü ve daha fazlasını çok daha beter boyutlarda yaşayacağız.

İşte o zaman çok şeyler olacak.

Baskı artacak.

Geriye kalmış olan demokrasi ve özgürlük kırıntıları da mümkün olduğunca yok edilecek.

Seçime yönelik CHP-HDP işbirliği görüşmeleri işte böylesine kritik bir ortamda dün devreye girdi.

★★★

HDP, AKP ve CHP’den sonra Meclis’te temsil edilen üçüncü büyük parti...

Siz bakmayın Devlet Bahçeli’nin falan afra tafralarına!

HDP’nin milletvekili sayısı MHP’den daha fazla.

Son seçimde aldığı oyların miktarı da MHP’den daha fazla.

★★★

CHP ile HDP arasında dün ilk görüşme gerçekleşti. Yapılan açıklamalarda herhangi bir olumsuzluk yoktu.

Şimdi bizi bu konuda seçim öncesinde nelerin bekleyeceğine kısaca bir göz atalım...

HDP seçime tek başına girdiğinde gerek cumhurbaşkanlığı ve gerekse milletvekili seçimlerinde yüksek bir başarı elde etme olasılığı var mı?

Hele cumhurbaşkanlığında hiç yok.

O halde HDP’nin cumhurbaşkanı adayına verilecek her oy aslında Recep Tayyip’e gitmiş olacaktır.

Oysa HDP seçmeni Tayyip’çi olmaktan uzaktır.

Kendi partisini yeterince güçlü ve iddialı gördüğü takdirde, bu seçimde gidip AKP’ye, ya da MHP’ye oy vermez.

Ya kime vermelidir?

Bu sorunun yanıtını HDP seçmeni kendi kafasında soruşturup bulmalıdır!..

Ve gerçekleri görmelidir.

Eğer memleketin gidişi onu memnun ediyorsa buyursun gitsin, oyunu AKP-MHP ikilisine versin.

★★★

Yandaş medyanın bütün borazanları bugünden itibaren aynı nefesi üflemeye başlayacak!

“Vay efendim bu CHP kimin partisidir, kime hizmet vermektedir. Nasıl oluyor da HDP ile yakın ilişki kurmaya çalışıyor.”

Kendilerinin Cumhuriyet ve laiklik düşmanı bir takım partilerle kurmuş oldukları yakın ilişkiyi bu yolla unutturmaya çalışacaklar.

Ama açıkça söyleyeyim, bu konuda HDP’ye de bundan sonra çok önemli bir görev düşecek.

Artık ‘Türkiye’nin partisi’ olmaları gerekiyor.

Kürtçülük ayrı, bölücülük ayrı ve özelikle de PKK’cılık ayrı...

Haksızlıkların, hukuksuz uygulamaların üzerine elbette gitsinler de, bunu Meclis çatısı altında yapsınlar.

Aksi takdirde yeni bir AKP-MHP iktidarına yol vermiş olurlar ki, bütün toplumu birkaç yıl daha geriye savurmuş olurlar.

Bedeli ağır olur ve işin ağırlığı altında hep birlikte eziliriz.

★★★

Milletvekili seçimleri için bir şey diyemem. Zaten bu konuda siyasi tablo henüz ortaya çıkmış değil.

Ama özellikle cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda HDP kesin tavrını kısa süre içerisinde açık seçik ortaya koymalıdır.

“Oylarımız Kılıçdaroğlu içindir” diyebilmelidir.

Bunu açıkça söyleyemese bile kulaktan kulağa yaymalıdır.

HDP’yi önümüzdeki haftalarda tarihi bir görev bekliyor.