Sevgili okurlarım, şöyle birkaç dakika için kendi kendinize güzelce bir düşünmeye çalışın...

Konumunuz, işiniz, siyasi tercihleriniz ne olursa olsun, sabah yatağınızdan kalkınca hayatınıza biraz olsun iyimser ve umutlu bakabiliyor musunuz?

Hayatınızı da bırakın bir yana, başlayan gününüz için bu duyguları kendi içinizde hissetmeniz mümkün oluyor mu?

12 milyon insanımız işsiz.

İş arıyor ama bulamıyor. Eğer şansı yaver gidip de bulursa hep aynı şeyi duyuyor:

“Asgari ücrete razıysan gel. İstemezsen kapıda yüzlerce işsiz sıra bekliyor.”

İcra dosyalarının sayısı 26 milyona ulaştı. O dosyalardan biri size ait olmayabilir ama gerçek böyle.

Sokağa çıkıyorsunuz, her yerde kavga dövüş var.

Cinayet, gasp olayları, hırsızlık, kavga dövüş...

Zamlar derseniz her gün ve birbiri ardına kafanızın üzerinde patlıyor.

★★★

Şu yolsuzluklara bakınız, nasıl soyulduğumuzu iyi görmeye ve biraz olsun anlamaya çalışınız!

İstisnasız her alımda ve her ihalede sizi soyanları ve soyduranları artık görmek için biraz olsun çaba harcayınız.

Korkunç bir soygun ve vurgun döneminde elleriniz kelepçeli olarak nefes almaya çalışıyorsunuz.

“İyi ama bizi soyanlar hiç değilse Müslüman, öbürleri gelirse ne olacağı belli değil. Bunlar hiç değilse çalışıyor” demenin vakti çoktaan geçti, artık uyan sayın vatandaşım.

★★★

Koskoca Türkiye’yi 20 yıldan bu yana belli taktiklerle, belli cingözlüklerle yönetmeye çalışıyorlar.

Devlet gücü, iktidar gücü, para gücü.

Devlet ve iktidar zaten ellerinde.

Buna, ele geçirdikleri ve kritik konularda özellikle kullandıkları yargıyı da eklemek gerek.

Ya para gücü!

Kendilerine hizmet verecek müteahhit çeteleri, devlet kadroları oluşturdular.

Her ihalede avanta, hukuksuzluk ve torpil yarışıyor.

Milletin cebinden çalınan paralar kendi adamlarına hortumlanıyor.

★★★

İçinde yaşadığımız şu siyasi ortama bakın...

Baskı rejimi, polis rejimi kurdular.

Milleti birbirine düşman ettiler.

Geçmiş yıllarda biz bu düşmanlıkların en çirkin örneklerini yaşamıştık.

1950’li yılların sonunda Adnan Menderes dönemi...

Adına Vatan Cephesi denilen ne idüğü belirsiz bir örgütlenme kurdular. Sözüm ona her gün binlerce kişi bu örgütlenmeye katılır, isimleri çoluk çocuk her akşam devlet radyosundan okunurdu! Her yönüyle gerçek bir rezaletti.

Aradan uzun süre geçti, bu kez 1970’li yıllarda CHP’ye karşı Milliyetçi Cephe kuruldu. Millet birbirine düşürüldü.

Sonra karşımıza ülkücü-devrimci cinayetleri çıkarıldı.

Şimdi ise kendi siyasi nutuklarını Genelkurmay Başkanı dahil en üst düzey komutanlara alkışlatıyorlar.

★★★

Medyanın çok büyük bir bölümü ellerinde...

Milyarlarca dolar harcayıp medyayı ele geçirmeyi de başardılar!

Her gün gazetelerinde, ekranlarında ve internet sitelerinde bitmek tükenmek bilmeyen palavralara, propaganda nutuklarına esir oluyoruz.

Bir sürü palavra ile uyutuluyoruz.

İşte görün, Karadeniz’de bir trilyon dolarlık doğalgaz bulundu!

Bunlar olurken din ticareti-din sömürüsü olanca hızıyla sürüp gidiyor.

★★★

Biz millet olarak geçmiş yıllarda her gelen iktidarın çeşitli hayallerine, baskılarına ve özellikle de yalanlarına alet edildik ama bunlar gibisi şimdiye kadar görülmemişti.

Fakat açıkça itiraf edelim, bunların kendilerine göre iyi sonuçlar veren bir özelliği var...

Türk toplumunu iyi tanıyorlar.

Ne yapılırsa yapılsın bu toplumun tepki vermediğini, vermeyeceğini anladılar ve deneyerek gördüler. 

Bunun tek istisnası Gezi olaylarıdır.

Bu gerçekleri aslında kendimizden deneyerek de hep görüyoruz.

Hangi pisliği, yolsuzluğu, hukuksuzluğu belgeleriyle yazarsak yazalım, söylersek söyleyelim, çok zorda kalmadıkları sürece umursamıyorlar.

Kendi aralarında kullandıkları, ancak açığa vuramadıkları ‘parola’ aynen şöyle:

“Bırakın, bunlara yanıt yetiştirmekle uğraşmayın. İki gün yazarlar, üç gün konuşurlar ama sonra susarlar. Her şey unutulur gider!”

★★★

Şimdi yine dönelim bir kez daha yazının en başındaki sorulara:

Sabah yatağınızdan kalkınca hayatınıza biraz olsun iyimser ve umutlu bakabiliyor musunuz?

Hayatınızı da bırakın bir yana, başlayan gününüz için bu duyguları kendi içinizde hissetmeniz mümkün oluyor mu?

Bu sorulara “Evet” dediyseniz siz her şeye layıksınız. Büyük ikramiyeyi kazandınız!

“Hayır” diyenler ise yalan söylemiş oldu!