Sevgili okurlarım, mayıs ayında adeta bir ölüm kalım seçimi gerçekleşecek. Zaman giderek azalıyor.

Seçim öncesinde altılı masaya tarihi bir görev düşecek.

Masayı oluşturan küçük partiler var.

En iriyarıları olarak CHP ve İYİ Parti görünüyor.

‘Görünüyor’ demek aslında haksızlık olur çünkü masayı oluşturan iki büyük parti onlar.

Dolayısıyla o iki partiden birinin genel başkanının cumhurbaşkanlığına aday gösterilmesi aklın ve mantığın gereği olacaktır.

★★★

Kritik viraja girmek üzereyiz.

Burada bir kez daha anımsatmak istiyorum.

Son pişmanlık fayda vermez.

Altılı masada ortaya çıkacak her görüş ayrılığı, her tatsızlık, zırıltı ve uyuşmazlığın Tayyipgiller iktidarına yarayacağı kesindir.

Dolayısıyla her parti adımlarını ona göre atmalı, sadece bugünü değil, kapımıza dayanmış olan seçim gününü de düşünmelidir.

★★★

85 milyonluk ülkeyi aslında çok zor bir süreç bekliyor...

AKP iktidardan düştüğü, hele de cumhurbaşkanı seçimini yitirdiği takdirde neler olacağını bilen yok.

Bunca yılın ‘tek adamlığı’ ve ‘şahsım devleti’ uygulamasını terk edip muhalefete düşmek onlara çok zor gelecek.

Yolsuzlukların, hukuksuzlukların hesabı sorulacak.

Farkındalar...

Ve bunu hepimizden çok daha iyi biliyorlar.

Dolayısıyla milyonlarca insanımızın aklında hep aynı soru var:

“AKP seçimi kaybederse iktidarı verir mi?”

Kimse endişe etmesin vermek zorundadır.

Aksi takdirde ortaya çıkacak ağır faturanın altında ezilirler.

★★★

Belki haddim olmayarak altılı masada yer alan bütün partilere ve onlarla birlikte milyonlarca seçmene sesleniyorum...

AKP iktidarına karşı olan, onlara oy vermeyeceği umulan insanlara da bu vesile ile bir anımsatma yapmak istiyorum.

Zira “Bizim kafa yapımızdaki” bazılarından duyuyor ve üzülüyorum...

“Masa Kılıçdaroğlu’nu aday gösterirse ben oy vermem arkadaş!..”

Neden vermezsin kardeşim?

Kılıçdaroğlu geçmişte (günümüzdeki bazıları gibi) yolsuzluklar mı yapmıştı?

Adı kirli ve karanlık işlere mi bulaşmıştı?

Millete yalanlar mı söylemişti?

Bu konulara değinen yok.

Hepsinden farklı yanıtlar geliyor da, kulaklarımla duymuş olduğum bazıları gerçekten ilginç!

“Ama o Alevi..”

İnsaf be kardeşim, Kılıçdaroğlu bugüne kadar attığı herhangi bir adımda, ya da konuşmasında mezhepçilik yaptı mı!

Bunları sorunca yanıt almanız mümkün olmuyor.

★★★

Sevgili okurlarım, altılı masa 26 Ocak günü bir kez daha, İYİ Parti’nin ev sahipliğinde toplanacak...

Masanın cumhurbaşkanı adayı henüz ortada yok.

Bu toplantı sonrasında da açıklanmazsa o zaman galiba biraz geç kalınmış olacak.

Şimdi bir düşünelim...

Aday belirlenecek.

Uygulayacağı kapsamlı programı hazırlamak ve millete anlatmak zorunda.

Aday kim olursa olsun mart-mayıs ayları içerisinde bütün Türkiye’yi, başka bir deyişle 81 ili dolaşmak zorunda.

En basit ve kolaycı hesapla, hiç ara vermeden bir uçtan diğer uca iki il dolaşsa bile 40 gün gerekecek...

Buna genel başkanın öteki programlarını, öteki gezilerini de eklerseniz zamanın nasıl daralmakta olduğunu görürsünüz.

★★★

Bu işin artık şakaya gelir tarafı kalmadı...

Vatandaş bu konuda en kısa zamanda diğer partilerin de onayacağı kesin kararın alınmasını bekliyor.

Partilerden ve genel başkanlardan önemli bir beklenti daha var:

-Hiç kimse mızıkçılık etmesin.

-Olay yaratmasın.

-Kişisel veya siyasal kapris yapmasın.

HHH

Karşı tarafı soracak olursanız onlar hazırlıklı...

Yolsuzluk, vurgun, adam kayırma, peşkeş çekme gibi konular onları hiç mi hiç ırgalamıyor.

Bu konularda fazlasıyla deneyime sahipler!

Ama bir yandan da korkuyorlar...

Zira sandıktan yenik çıkmaları çok büyük olasılık.

İşte o zaman ne yapacaklarını, ne diyeceklerini bilemiyorlar.

Fırsat bu fırsattır...

Kapris yapmanın, küçük siyasi hesaplar peşinde koşmanın zamanı çoktan geldi de geçiyor bile...

Bu aşamada en büyük görev altılı masaya düşüyor.